Çok uzun süre olmuş buraya gelmeyeli..
-İYİ OKUMALAR-
Motor yolculuğumuz devam ederken, Jimin'den hiç ses çıkmamıştı. Son dediğinden sonra, ikimizde konuşmamış etrafımızı izlemiştik.
''Daha ne kadar kaldı?'' diye sordu Jimin, derin bir nefesi ciğerlerime çekerken dudaklarımı yavaşça araladım. ''Normalde gitmemiz gereken yoldan gitmiyorum. Trafiğe takılırsak oradan 3 saatte çıkamazdık. Başka yola girdim ama, bu yol da pek kısa değil.'' tebessüm edip, aynadan bana bakan yüzüne baktım. ''Kısacası, yolun yüzde 95'ini bitirdik. Birazdan AVM'ye gelmiş oluruz. Sıkıldın mı?'' diye sordum.
Bakışlarını kısa bir anlık başka yöne çevirip tekrar bana baktığında, gözlerimi yola çevirdim. Biraz daha yola bakmazsam eğer kaza yapacaktık.
''Sıkılmak değil, böyle tüm gün bile gezebilirim. Sadece merak etmesinler diye söylemiştim.''
''Anladım.'' dedim, sessizce mırıldanarak. ''Anladın.'' dedi benim gibi mırıldanarak. Bakışlarım tekrar yüzüne kayınca, yüz ifadesi aşırı hoşuma gitmişti. O kadar tatlı gelmişti ki bir an gözüme gülmeden edemedim.
Gülüşümü duyduğu gibi gözleri anında yüzümü bulurken, yanağını yanağıma yaslayarak, çenesini omzuma gömdü ve gözlerini aynadan yüzüme odakladı.
''Neye gülüyorsun öyle?'' diye sordu. Omuz silkip, gülümsemeye devam ettim. Telefonum aniden çalmaya başlayınca, bir elimi yavaşça bırakarak arka cebime uzandım.
''Efendim?'' dedim, telefonu omzum ile kulağım arasına sıkıştırırken. ''Motoru sen kullanıyorsun, manyak mısın kızım? Ver telefonu Jimin'e. Kaza yapacaksın şimdi.''
Taehyung'un sert sesine karşılık, ''Tamam be, bağırma.'' diyerek telefonu Jimin'e uzattım. ''Taehyung.'' dedim kısaca. Başıyla onaylayıp, telefonu kulağına yaslarken belimdeki elini biraz daha sıkılaştırıp, çenesini omzuma gömdü.
''Efendim, Taehyung?'' dedikten sonra konuşmasını bekledi. O beklerken bende kafamı kafasına yapıştırıp, Taehyung'u duymaya çalıştım. Tabi, başarısız olmuştum.
''Neredesiniz diye sordu?'' Diyerek kafasını bana doğru döndürmeye çalışınca, ikimizde anlık duraksadık. Burnu elmacık kemiğime değerken, yavaşça geri çekilip boğazını temizledi.
''Hansaeng sokağındayız.'' dedim, sakince.
''Heanseng sokağı.'' dedi. Yanlış telaffuz etmişti, tam öyle değil diyecektim ki Jimin'in mahcup bir şekilde kıkırdadığını işittim. ''Özür dilerim, Hansaeng sokağı. Telaffuzum pek iyi değil. Kusuruma bakma.'' dedi.
Alt dudağımı bükerken, kaşlarımı çatmıştım. Sırf aksanı farklı olduğu için kaç insanı karşımda aşağılamışlardı. Umarım Jimin de böyle bir şey yaşamamıştır.
Telefonu kapattıktan sonra, cebine koyduğunu gördüm. Telefonuyla pek uğraşan birisi değildim zaten. Ki dışarı çıktığımda da çoğunlukla Taehyung'a verip cebine koymasını söylerdim. Birisi aradığında da ya ben ya o açardı.
AVM görüş açıma girdiğinde, derin bir nefes aldım ve gaza daha fazla bi' abanarak motorun bağırmasına sebep oldum. Hoşuma gidiyordu, tabi arkada kalan insanların yaptığım şeye karşı söylediği sözler de hoşuma gidiyordu. İnsanları sinir etmek gibi bir hobim vardı sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Roommate | PJM |
Fanfiction-Zorunlu bir oda arkadaşlığı değil de, gerçek bir arkadaşlık istiyorum. Ve sadece arkadaşlık değil... 21.05.2020 / Kapak Tasarımı :@thoosa_ ©®thoosa_ 박 지민 - 방탄소년단