bayan kim

1.3K 146 12
                                    

İki beden salonda karşı karşıya oturmuş aralarından birinin konuşması için bekliyordu. Taehyung nasıl konuya girmesi gerektiğini, Jimin'den nasıl özür dileyeceğini düşünüyordu.

Jimin için ise...durumlar farklıydı. Taehyung'un kirpiklerini saymaya o kadar dalmıştı ki çocuğun odaklanmış yüzü Taehyung'u korkutuyor, konuya girme isteğini iyice söndürüyordu.

'10...11...12...' Diye içinden saymaya devam eden Jimin Taehyung'un öksürmesiyle girdiği transtan çıktı. Parmaklarıyla gergince oynayan Taehyung'u süzdü birkaç kere. Jimin'in ona olan tüm kırgınlığı geçip gitmişti. Taehyung onun için geri geldiğinde, sırılsıklam ve ağlamaktan gözleri kıpkırmızı bir şekilde Jimin'i aramaya çıktığında çocuğun ona olan bütün kırgınlığı geçip gitmişti. Taehyung Jimin'in önce evini, sonra da kalbini kırmıştı. Fakat Jimin, Taehyung tarafından olduğu sürece kırılmayı da kabul ediyordu.

Taehyung onun bu yabancı dünyaya alışmasını sağlamış, ona evini açmıştı. Her şeyi sabırla öğretmişti ona. Önce yemek yemeyi, sonra da sevmeyi. Taehyung onun için bu kadar önemliyken nasıl onu bırakıp gidebilirdi ki? Taehyung'un biraz aptal olduğunu düşündü. Hemen de inanmıştı Jimin'in onu bırakıp gidebileceğine.

Taehyung'un kendi içindeki kavgayı fark eden Jimin olayı kendi kontrolüne almaya karar verdi. Bu gidişle Taehyung'un konuşacağı yoktu. Oturduğu yerden yavaşça kalktığında Taehyung hızlıca kafasını kaldırdı ve Jimin onun endişeli gözlerini gördü.

Ancak genç çocuk yan bir şekilde Taehyung'un kucağına yerleşip kollarını onun boynuna sardığında Taehyung'un rahat bir nefes verdiğini hissetti. Bu Taehyung'un uzun süredir beklediği cesaretin ona gelmesini sağlarken hızlıca konuşmaya başladı. "B-ben çok özür dilerim Jiminie. Nasıl sana git diyebilirim? Çok özür dilerim, çok-"

"Gideceğimi nasıl düşündün ki? O kadar uğraşmışken beni sevmen için..."

Çocuğun kendi kendine homurdanması Taehyung'un yüzünde belli belirsiz bir tebessümün oluşmasını sağlamıştı. Jimin'i kaybetmeye hiç bu kadar yaklaşacağını düşünmemişti. Onsuz bir hayat hayal bile edemiyordu. Sabah üstüne atlayarak onu uyandıran, kıyafetlerini çalıp giyen, çamaşır makinesinin önünde saatlerce oturup dönmesini izleyen bir çocuk olmadan hayatı ona zehir olurdu.

Jimin'den önce yalnızdı, eksikti. Fakat şimdi hayatına pembe saçlı şapşal bir çocuk girmişti. Sadece Taehyung bir şeyler öğretmemişti çocuğa, Jimin de ona birçok şey öğretmişti. En güzel sevmeyi öğretmişti ona.

Jimin yeniden kollarının arasındayken özlemle burnunu çocuğun pembe tutamlarında gezdiriyordu. Dünyadaki hiçbir kokuya değişmezdi sevgilisinin kokusunu. Dünya üzerindeki hiçbir çiçek bu kadar güzel kokamazdı, Jimin çiçekleri kıskandıracak kadar güzel ve özeldi onun için.

Eliyle çocuğun yanağını kavradığında yüzünü kendine doğru çevirdi. "Bir daha gitmene izin vermeyeceğim." demişti Taehyung kararlı bir şekilde. Jimin hızlı hızlı kafasını salladı. O da gitmeyecekti. Taehyung git dese dahi onu bırakmayacaktı.

Birbirleriyle özlem giderdikleri, birbirlerinin boynunda soluklandıkları dakikaları kapının zili böldü. Taehyung kapıya bakmak için ayaklanmaya yeltendiyse de Jimin ona engel oldu, daha da sıkılaştırdı boynundaki kollarını.

"Kapıya bakmam lazım..."

Jimin huysuzca mızırdandı fakat yine de Taehyung'a sarılı kollarını çözüp gitmesine izin verdi. Taehyung kapıya giderken kimin gelmiş olabileceğini düşünüyordu. Büyük ihtimalle tuz, un ya da şeker istemeye gelen bir komşuydu. Kapıyı açtığında karşısında annesini bulmayı beklemiyordu.

fragile love ❆ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin