1. BÖLÜM / BEBEK (Bahar'ın anlatımıyla)

91 5 4
                                    

1.BÖLÜM / BEBEK

(Ortadoğu'da herhangi bir yer)

(Bahar'ın anlatımıyla)

Raziye benim en iyi arkadaşım. Hatta her şeyim, o benim hayatımın en ayrılmaz parçası. Onsuz yaşayamayacağımı düşünecek kadar sevgi doluyum ona karşı. Bir elmayı ikiye bölseler bu iki parça ancak bizim kadar bir birine benzer. Dağların zirvelerine bembeyaz karlar ne kadar yakışıyorsa bizde o kadar birbirini tamamlayan parçalarız. Ben onun altındaki dağım. O ise benim başımın üstünde taşıdığım en güzel yük. Biliyorum ki o da bensiz yaşayamaz. Evet, onun bir ailesi var, annesi ablası, abisi var. Ama ben ve o bu hayatı başka bir boyutta yaşıyoruz adeta.

Benim adım Bahar. Adımın bahar olduğuna bakmayın. Özlemden verilmiş bir isimdir bu. Bahara duyulan özlemin adıdır bu. Ne penceremden baktığımda gördüğüm çorak topraklarda ne de büyüklerimin yüreğinde baharı gören olmamıştır.

Bizim taştan ve çamurdan evimiz Raziye'lerin evine yaklaşık on dakikalık mesafededir. Koştuğum zaman bu mesafe yarı yarıya azalıyor. Çünkü bazen koşmam gerekiyor. Bir dereyi ve toprak -çoğu zaman çamurlu- yolu koştuğum zaman Raziye'me kavuşmanın arzusuyla bu süre kısacık geliverir çoğu zaman.

Galiba aynı yaştayız. Tam olarak bilmiyorum, hatta kimse bilmiyor. Çünkü nüfusta yazan doğum tarihlerimiz asla doğduğumuz gün değildir.

Kuyudan su taşımak, küçük kardeşime göz kulak olmak, ateşi yakmak, tavukları yemlemek ve annemin bana yüklediği daha birçok işin üstesinden gelmeye çalışırım gün içinde. Bu işlerin bir kısmını sabah okula gitmeden önce diğer yarısını da okuldan döndükten sonra uykuya dalıncaya kadarki zaman diliminde yaparım.

Eğer çok işim yoksa veya hasta değilsem mutlaka ona canımın içine Raziye'me giderim. Giderim diyorum çünkü o bana gelemez. Kaybolabilir.

Basegan köyünün yolları topraktır. Yol kenarlarında ise dikenler, ağaçlar, su birikintileri, yıkılmış evler ve başlarında düşüncelere dalmış, gözü yaşlı kadınların dualar okuduğu mezarlar bulunur.

Geçen gün amcam geldi bize. Nasılda sevindik. Büyük şehirde yaşıyor amcam. Bir kamyonu var ve nakliye işi yapıyor ve çok para kazanıyor. Nereden mi biliyorum? Her gelişinde bizlere hediyeler getirir ve amcamdan başka hiç kimseden hediye almadım ben. Sadece ben değil bu köyün bütün çocukları hediye denen şeyi masalsı bir şey zanneder.

Bana bir oyuncak bebek getirmiş. Bu bebeğin bir benzerini bir süre önce hastalandığımda gittiğim hastanede doktor sırası beklerken başka bir kız çocuğunda görmüştüm. Öyle çok canım istemişti ki o bebekle oynamayı. Hatta o bebeğin sonsuza kadar benim olmasını. Büyüdüğümde bile sandığımdan çıkarıp altın sarı saçları olan o bebeği sevebileceğimin hayaline daldım bir süre. Hayal işte. Hayallerin gerçekleşmesi ne kadar zordur bilir misiniz? Doktorun odasına giderken bile dönüp dönüp sadece bebeğe bakmıştım. Annem elimden tutup çekiştirirken bağırmıştı hatta bana. Annemin her bağırmasından korkarım. Ama korkmama rağmen kapı kapanana kadar bebeğin mavi gözlerine, ipek gibi saçlarına, ışıldayan kıyafetlerine bakıp kalmıştım.

Doktorun odasından çıktığımda çocukta, oyuncak bebeği de yoktu.

Amcam adeta içimden geçenleri okumuş olmalıydı. Öyle ki neredeyse aynısından bir bebek getirmişti bana. Hediye paketini açtığımda istemsiz bir çığlık attım. Bizim buralarda sevincinizi bile tam olarak ifade edemezsiniz. Ayıp bir şey yapmış gibi bakınmış ve edepli olmam gerektiğini söyleyen bakışlarla karşılaşmıştım.

Bebeğime Ayperi ismini verdim. Geceleri onunla uyuyorum. Hatta konuşuyorum onunla. Mavi, gözleriyle adeta beni anlıyormuş gibi bakıyor.

Ne kadar muhtacım anlaşılmaya.

Çocuk dendiği zaman aklımıza her şeyden önce güzellik gelir. Tatlı sözcükler çıkardığı ağzından çıkan anlamsız ama çevresine sevinç katan sözler, ilk adımları atarken yaşadığı acemiliğin güzelliği, ailesine kattığı tarifsiz mutluluk.

Güzel elbiseler hayal ederiz üzerinde. Eski olsa bile temizdir mutlaka. Yamalı değildir. Yakınlarda oyun oynayacağı bir çocuk parkı ve mutlaka bir okul olmalı yaşı geldiği zaman gideceği.

Onu kimseye muhtaç etmeyecek bir ailesi ve kendi gibi mutlu arkadaşları olmalı.

Dünyanın birçok ülkesinde çocuklar bu şekilde yaşar. Normal şartlar altında.

Ama bizler normal olan hiçbir şey yaşamıyoruz. Hangi ülkede bir bomba sesi ile çocuklar uyanır ki.

Nefes alan ve hayat sahibi insanlar arasında beni sadece Raziye anlıyor. Bu sebepten Ayperi ile Raziye'yi tanıştırdım. Eline aldı ve onu sevdi. Raziye çok konuşmaz, soru bile sormaz neredeyse. Benim gibi geveze bir arkadaşı varken dinlemek ona yetiyor zaten.

Ama o gün bana bir soru sordu. Bir süre Ayperi'yi sevdikten sonra adeta göz göze gelmek ister gibi bana doğru baktı ve sordu:

"Saçları ne renk?"

KÖMÜR KARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin