2-Göl

83 6 0
                                    

Taş basamakları çıkıp odama yöneldim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Taş basamakları çıkıp odama yöneldim.İçeri girdiğimde kendimi yatağa bırakarak sırt üstü uzandım ve Gözlerimi kapatarak Niklas'ı düşündüm, meşe yeşili gözlerini,  pürüzsüz beyaz tenini, keskin çene hatlarını, kusursuz dudaklarını ve ....PAT! Başımı içeri paldır küldür giren Mona'ya çevirdim. Kendi şifonyerine doğru yürüyüp çekmecesinden bir kumaş parçası çıkardı ve siyah saçlarını at kuyruğu haline getirdi. Kıyafetinin üstüne yemek lekeleri bulaşmıştı.

"Bugün yemek sırası sen de mi?" İrkilip bana döndü.

"Olivia, seni görmemiştim." Sıcak bir gülümsemeyle devam etti.

"Evet,sen burada ne arıyorsun, yemek saati başlayacak ve sana tavsiyem salata dışında hiçbir şey yeme. Çocukların diğer yemeklere kattığı şeyleri görmeliydin." Kusarcasına bir hareket yaptı ve üstüne yeni bir tişört giyip odadan ayrıldı.

Kafamı tekrar yatağıma koyup tavana baktım. Salata yiyecektim ve rahibelerin sıkıcı derslerine girecektim. Biran tekrar baş ağrısı nedeniyle Niklas'ın yanına gitmeyi düşündüysem de bu düşünceyi çabucak sildim.Baş ağrısı kozunu daha sonra kullanacaktım, hepsini bir günde harcayamazdım. Uzandığım yerden kalktım ve koridora çıkıp yemekhaneye giden merdivenlere ilerlemeye başladım. Tam koridoru dönmüştüm ki büyük cüsseli bir bedene çarpmamla yere düşmem bir oldu. Kafamı kaldırarak koca bedenin sahibine baktım. Yetimhanenin kabadayı çetesinin liderine, Arvid Swanson'a.

"Önüne bakmıyor musun be!" Ellerini bana doğru sallayarak kükrüyordu. Ayağa kalkıp özür diledim. Sesimi duyunca daha dikkatli bakıp beni süzdü ve sırıtmaya başladı. Ağzından çıkan tükürükler etrafa yayılırken beni tekrardan yere itti.

"Demek bana çarpan sendin Olivia, pardon pardon ne diyorlardı sana ıhh...ah buldum Çatlak Bianchi" Kahkahası tüm koridorda yankılanıyordu. Gülmeyi bırakıp bir adım daha attı, tam elini kaldırmıştı ki aramıza bir çocuk girip onu durdurdu. Arvid'i ittirip beni kolumdan tuttu ve konuştu.

"Gel!" Beni kolumdan çekiştirirken taş merdivenlerden son hız iniyorduk. Arvid'in haykırışları arkamızdan duyuldu.

"Kaçmayın sizi pis alçaklar!" Çocuk beni daha da sert biçimde tutup koridoru döndü.Yetimhanenin kapısında geldiğimizde tahta kapıları sert bir biçimde açıp ormana yöneldi,beni nihayet bıraktığında dizlerim acıyla inliyordu. Bana döndü.

"İyi misin?"

"Evet, teşekkürler." Yanımda duran büyük kayaya yaslanıp devam etti.

"Swanson tam bir hödüktür. Yetimhanede böyle piçler varken daha dikkatli olmalısın,orada olmayabilirdim." Sevecen bir tavırla gülümsedi.

"Bu arada ben Simon." Elini bana doğru uzattı.

"Olivia Bianchi." Gülümsemesine karşılık verip elini sıktım. Elini çektiğinde önüne düşen kahverengi saç tutamını arkaya itti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Broken HeartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin