0.2

11.2K 341 160
                                    

Medya Emre

2

Söyleşiden çıkmış servisle okula geri dönüyorduk. Hocanın bizi uyarmasa karşılık doktorun hafif tebessümü gözümden kaçmamıştı. Bütün söyleşiyi kafama kapüşonumu geçirip kafamı eğerek geçirmiştim.

Servis okulun önünde durunca Burçin'le vedalaşıp yurda doğru yürümeye başladım. Cebimden telefonu çıkartıp safariye girdim 'doktor emre ışık' yazıp arattım. Karşıma çıkan ilk siteye tıkladım, bu bir randevu alma sitesiydi ve hakkında çeşitli bilgiler vardı. Çalıştığı hastane, bölümü, okuduğu okul ve daha bir çok bilgi vardı ayriyeten beyaz önlüklü bir fotoğrafı da vardı. Yalan yok, Burçin haklı, adam taş gibi ama egoist.

Okuduğu okulu birincilikle bitirmiş ve çalıştığı iki hastane var, biri yurda yakın olan bir devlet hastanesiyken diğeri bugün gittiğimiz özel üniversitenin hastanesiydi. Yakışıklı, zeki ve yazılanlara göre başarılı bir doktordu.

Yurda vardığımda bekçi Samet abi ye selam verip içeri girdim ve direk odama çıktım. Aç değildim ve bugünkü olaylarda sonra direk uyumak istiyordum. Tabii uyumadan önce biraz daha doktor beyi stalklıcaktım.

Üstümü dahi çıkarmadan kendimi sırt üstü yatağa bıraktım ve telefonuma geri döndüm sırada instagramı vardı. En zevkli kısım.

Genelde arkadaşlarıyla gezdiği fotoğrafları vardı. Diğer doktorlar gibi her yerde mesleğini belli etmeye çalışan bir havası yoktu. İnsatagramına girdiğinizde doktor olduğunu anlayamazdınız, bu güzeldi.

"Ayperi, şu ayakkabılarla odanın içinde gezmesene!"

"Yüzüm! Kızım bağırmasana."Cırlayan sesle korkup elimdeki telefonu yüzüme düşürdüm. Yüzüm acıyordu ve güzle burnuma umarım bir şey olmamıştı.

"Çıkar şu ayakkabılarını pasaklı Pakize." Ona dil çıkartıp yatağa geri yattım. Başak oda arkadaşımdı. İyi anlaşırdık, kavga etmediğim nadir insanlardı ama samimi değildik.

Telefonumu elime aldığımda özlerim açıldı, Emre'nin son attığı fotoğrafı beğenmişim ve atılma tarihi üç hafta önce. Allah belanı versin başak. Hemen beğeniyi geri çektim gerçi bildirimi çoktan gitmişti.

Başak'ın üstüne atlamak için ayaklanıp ona dönmüştüm ama çoktan odadan çıkmıştı. Uyurken boğmalıydım beklide.

^^

Söyleşinin üstünden günler geçmişti. İnsatagram olayından sonrada bir daha sayfasına girmemiştim. Her ne kadar bakmak istesem de bunun yanlış ve zama kaybı olduğunu düşünerek irademi korudum ve onun hakkında bir daha bir şey araştırmadım.

Saat akşam dokuz buçuktu ve Başak ile kütüphanede zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık.

"Başak, yetişemezsek bizi yurda alamzlar biliyorsun değil mi?"

"Yetişiriz ya sorun yapma."

Rahatlığından dolayı suratına tekme atmak istiyordum. Tabi onun tuzu kuruydu ailesi İastanbul'da yaşıyordu, yurda alınmazsa evindeki yatağa giderdi, bense parka banklara giderdim yatmaya.

Durakta otobüsün gelmesini bekliyorduk hava çoktan kararmıştı ve yarım saat sonra yurdun kapıları sabah altıya kadar kapanacaktı. Rüzgar şiddetini arttırırken hırkama iyice sarıldım. Millet montla üşüyordu ben hırkayla dışarı çıkmıştım. Akılsızdım.

Gelen otobüse hızla bindik, elimi cebime atıp bir öğrenci uzattım, son paramda gitti. Dışarıda kalırsam banktan başka alternatifim yok gibi gözüküyordu.

İneceğimiz durağa gelince Başak olumu dürtüp orta kapıya doğru yürüdü, bende arkasından onu takip ettim. Otobüs durunca zıplayarak otobüsten indim ve cebimdeki telefonu çıkartıp saate baktım. 11.08.

Başak yurda doğru ilerlemeye başlayınca ona doğru seslendim.

"Boşuna yorulma 8 dakika olmuş."

"Ciddi misin? Nasıl yetişemedik ya." Sesini üzgün çıkarmaya çalışsa da çok takmadığı belli oluyordu.

"Yapıcak bir şey yok. Bu kaçıncı geç kalışımız içeri almayacaklarını söylemişlerdi."

"Neyse ya. Ben eve gideyim o zaman." Keşke beni de davet etseydi de şu soğukta kalmasaydım sokakta.

"Ayperi senide çağıracağım ama evdekilerin arası bozuk kusura bakma."

"Yok, sorun değil bakarım ben bir çaresine." Şu an için ne yapacağımı bilmesem de bir şekilde halledecektim.

Başak ile sarıldıktan sonra o evine gitmişti. Bense parkta oturmuş ne yapacağımı düşünüyordum. Hava çok soğuktu ve üstümdeki hırka beni korumuyordu.

Aklıma gelen fikirle ablamı ardım o bir yol gösterirdi bana. Ablam şehir dışında üniversite okuyordu.

"Alo, Ayperi,"

"Alo, nasılsın abla?"

"İyiyim ablacım sen nasılsın?"

"İyiyim bende abla ben yine yurda geç kaldım, dışarıdayım napıcam?"

"E yuh ama bu kaçıncı? Kızım bende kaldım yurtta ama hiç senin kadar geç kalmadım." Ablam yine kendini örnek gösterirken beni görmemesini fırsat bilerek gözlerimi devirdim.

"Abla napıcağımı söylesene, beş kuruşum yok, donuyorum."

"Of Ayperi, yakınında hastane var mı?" Sorduğu soruya şaşırsam da onu onayladım.

"Git oraya sabaha kadar takıl zaten kalabalık olur kimse takmaz seni." Ablam zeki biriydi.

"Sen var ya ablaların bir tanesisin, balısın. Görüşürüz."

"Hadi yalaka dikkat et kedine."

Ablamla vedalaşırken anneme dememesi için onu tembihlemiştim şimdiyse hastane girmiş kendime daha sakin bir yer arıyordum.

Akşam saatleri olduğu için dolmuş taşıyordu. Bebek ağlamaları, hastanede bile dedikodu yapan insanlar, acı içinde inleyen insanlar bir sürü gürültü vardı. Dışarıya göre içerisi daha sıcak olsa da hala üşümeye devam ediyordum.

Bir sürü merdiven inip çıkmıştım ama sonunda sakin ve boş bir koridor bulabilmiştim. Kenarlara koyulan sandalyelerle oturdum ve boş duvara baktım.

Uykum vardı üşüyordum ve acıkmıştım. Ellerimi birleştirip karnıma sardım. Evet bunu yapınca doymuyordum ama daha iyi hissettiriyordu.

Boş koridorda yankılanan ayak sesleriyle başımı kaldırdım. Karşıdan gelen birkaç kişiyle gözlerimi kırpıştırıp görüntüyü netlemeye çalıştım. Önlüğünden anladığım kadarıyla doktordu. Biraz daha yoklaştıklarında en öndekinin Emre olduğunu anlamıştım. Allah kahretmesin en son görmek istediğim kişi karşımdaydı.

Hemen kapüşonumu kafama geçirip kafamı eğdim. Allah'ım lütfen fark etmemiş olsun. Allah'ım lütfen.

Kapüşonumun açılmasıyla gözlerimi sımsıkı kapattım bu sefer. Ben onu göremzsem o da beni göremez değil mi?

"Bak bakalım bana ufaklık." Evet arkadaşlar dualarım işe yaramadı. Bu ses Emre'nin sesiydi.

Bir gözümü açıp alttan alttan ona baktım. Onal tekrar tartışmamak için ayağa kalkıp sağa döndüm ve koşmaya başladım. Ardından koridorda bir ses yankılandı başıma bir ağrı saplandı. Başım fena acıyoyordu. Kafamı tutup yere çökerken söylenmeyi ihmal etmiyordum.

"Bu duvar buraya kim koydu. Bu insanlar hep düşüncesiz."


🍓🍓🍓
Merhabaa
İkinci bölümü nasıl buldunuzz
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayııın
İyi gecelerr
🍓🍓🍓

RUİNED | DADDY ISSUESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin