Her şey nede çabuk bitmişti. Bir anda okul falan derken aradan 10 sene geçmişti. Ayşenur evlenmiş, duyduğuma göre ayrılıyormuş. O beni severken bile takıldığı, aslında hep aklında olan Furkan’la…
-Ayşenur’un odasından çıkarken ona ait her şeyi orada bırakmıştım çünkü içimde ona karşı ne bir merhamet ne de bir acıma vardı. Hak etmişti… Aklımda ise pazartesi günü olan davam vardı. Dava yaklaşık dört aydır sürüyordu. Aynı zamanda dergi editörlüğü de yapıyordum. Ve dergideki bir yazarın Yiğit Bey böyle istedi. Bize dizileri eleştirmemizi söyledi, demesinden dolayı; kendimi bir anda davanın ortasında buldum kendimi. Davayı da çok sevdiğim bir yönetmen arkadaşım açmıştı.
Dergideki yazarın boşboğazlığı yüzünden böyle bir olay da gelmişti başıma. Normal de kendi davalarımın birçoğuna kendi şahsi avukatımda olan Celil Abi bakıyordu. Aramızdaki samimiyetten hem de yaş farkından kendisine ağabey diye hitap ederdim. Onu aramadan önce masama oturdum bir mail gelmişti. Mailde reddedemeyeceğiniz bir teklif yazıyordu. Mailde özel üniversitelerden birinden hocaları olmam için teklif gelmiş. Hatırı sayılır bir ücretti. Ancak son birkaç gün beni bunaltmıştı. Dava günü geldi çattı. Davadan suçsuz bulunduk. Adliye çıkışında Ayşenur’u gördüm ve koşarak sevinçle yanıma geldi. O güzel simsiyah gözleri parlıyordu adeta. Yiğit dedi şaşılacak bir tok sesle. Efendim canın dedim. Canım mı evet yelkenleri bir anda suya indirdim ve söze girdi tebrik ederim. Sağ ol da sen ne yapıyorsun burada dedim arkadaşımı ziyarete geldim oda senin burada olduğunu söyledi bana dedi. Ben de gülümseyerek ne büyük tesadüf dedim. Araban burada dedi hayır dememle Yiğit Bey size seve seve şoförlük yapabilirim dedi. Bende güzel olur dedim. Bir anda o an ne kadar tatlı olduğunu fark ettim. Şirkete beraber gelince Fuat Bey’in beni beklediğini öğrendim.
Ayşenur’la vedalaştıktan sonra Fuat Bey’in odasına çıktım. Çok sevdiğim -yani arkadaş olarak nasıl desem birbirimizi tamamlıyor gibiyiz.-Damla açtı kapıyı buyurun Yiğit Bey dedi. Ah Damlacım bir çay alabilir miyim? Söyledim bile şekerim dedi. Bende ah seni seviyorum tatlım dedim. Damla bir kız olarak orta boylu tam fit bir kız. Sürekli şirkette canımdı cicimli konuşuruz. Herkes de bizi sevgili sanır bazen bunu bilerek bile yaparız.
Fuat Bey beni soğuk bir tebessümle karşıladı. Otur bakalım Yiğit dedi. Hemen konuya gireceğim dedi. Yiğit ben bu sene yönetim kuruluna geçeceğim bu yüzden genel müdür olmayacağımdan şirketin senin gibi birisine emanet etmek istiyorum bu yüzden Can beyin teklifini kabul etmeni istiyorum dedi. Bende kıramayacağım için peki dedim güzel dedi mutlu oldu. Çaylar geldi sekerler diye odaya biri girdi. Damla herkesin yanında yarma bari kızım dedi Fuat Bey Damla aşkolsun Fuat Bey aşkımın yanında böyle olmayacağımda kimin yanında olayım derken Fuat Bey sizi de bir baş göz etsem demesiyle damla elindeki tepsiyi düşürdü. Bende olur derken Damla bir anda ciddi oldu. Özür dileyip odadan çıktı. Fuat Bey gözlerimin içine bakarken yarın 10.00 da kırmızı odada buluşuruz dedi ve görüşürüz dedi.
Masamın üstündeki notlara bakıyorken Aslı’yı çağırdım odaya hazırlan yarın taşınıyorsun ama ne neden falan demeden kestirip attım. O günkü bordo ceketimi aldım. Evrakları kasaya kilitledim. Son kez kırmızı pantolon ve koyu mavi gömleğimi düzelttikten sonra ki genel müdür dediğin takım elbise ile dolaşır. Bir saat oyalandıktan sonra karşıya baktığımda Ayşenur’da hazırlanıyordu.
Eve geldiğimde üst dairede ki ev sahibi karşıladı. Merhaba Yiğit Bey. Merhaba Hasan Bey dedim. Dedi tanıdığınız eli ayağı düzgün bir kiracı var mı dedi maalesef dedim. Oda tamam o zaman dedi. Haberiniz olsun üst kat kiralık gene mi dedim sadece. Eve geldim hemen takım elbisemi giyip kahvaltı yaptım ve hazırlandım. Ne kadar zor olmuştu. Evden çıkarken saat 09.00. Daha vaktim var diye yavaş yavaş gidiyorken. Yolda bir an duraksadım. Bir anda rotamı Çamlıca Tepesi’ne çevirtmiştim. Vardım bir salep içiyorken boğazı izliyordum. Telefon tam 10 kez çalmış ama açmamıştım arayan Aslı’ydı. Bir de tanımadığım numara vardı dikkatimi bile çekmedi. Bir yarım saat sonra yola çıktım. Şirkete vardığımda ne Aslı’ya görünmeden en üst kata çıktım. Toplantı henüz başlamamıştı. Sıra sıra çoğu birim müdürleri yerlerini almıştı. Bana da hukuk biriminin yanında duran medya birimine oturmuştum. Birkaç dakika sonra Ayşenur geldi oda yanıma oturdu. Ayşenur bir süre sonra merhaba Yiğit nasılsın dedi. Bende iyiyim sen nasılsın dedim. Oda bir tebessümle iyi dedi. Sonra Fuat arkasından Can Bey girdi. Bir selamlaşmanın arkasından Can Bey dedi ki size haberlerim var artık şirketimiz büyüyor ve daha çok ortağı var. Bunlardan biri piyasadaki satışa sunduğumuz 100 de 60 talebin 40ını alan Fuat Bey artık yönetim kurulumuzda. Ve iki ortağımız daha var 100 de 10 ar hisseyle. Bunlardan biri hukuk büromuzun müdürü Ayşenur Hanım. Ve diğeri de aynı zamanda Genel müdürümüz olan Yiğit Bey dedi. Ve ben şaşırmıştım. Yo böyle bir girişimim olmamıştı asla. Aslına bakarsanız o kadar param da yoktu. Ama bir dakika peki ya babam? Ona sürekli her ay 3 er bin TL para yolluyordum. Bu arada uğutular yükseldi evet yeni genel müdürümüz Yiğit Bey dedi. Herkesin bakışları arasında yanına davet etti ve Fuat Bey le Can Bey’in arasında kalmıştım. Herkes buna şaşırmıştı. Her neyse ben sunumumu yapmaya başladım etkili bir biçimde. Herkes alkışladı derken sunumlar bitti genel itibariyle şirket çok iyiydi. Sıra geldi hukuk bölümüne başladı Ayşenur konuşmaya o konuştukça ben hayran hayran onu izliyordum. Acaba derken artık senin ilişkin var diyebildim kendime. Sonuçta oda evliydi.
Herkes tek tek tebrik etti Ayşenur da hemen Can Bey’e koştum yanılmamışım babam almıştı hisseyi Can Bey’de yardımcı olmuştu. Artık genel müdür olmuştum basın açıklaması yapmamız gerekiyordu. Basın bölümü olarak açıklamayı gene bizzat ben yapacaktım ama ben buna hazır değildim.
Odamdan çıktım ve basın bölümünden çıkarak Ayşenur’un yanına geldim. Ayşenur senden bir şey rica etsem. Buyurun Yiğit Bey. Şey öncellikle Yiğit demenizi tavsiye ederim. Her ne kadar şirket olsa da samimi bir ortam istiyorum dedim. O da eğer isteğiniz buysa tamam dedi. Bende bir konu daha var dedim basın açıklaması şöyle sıcak bir tebessüm ederek söyledim. O da tamam sorun değil dedi. Ah teşekkür ederim canım dedim sadece. Benim de sana söyleyeceğim bir şey var Yiğit dedi. Evet dinliyorum dedim sadece biliyorsun Fatma’nın düğünü var dedi. Oraya beraber gidebilir miyiz? Arabayla gitmem gerekiyor da babama teslim edeceğim arabayı hem yanıma yardımcı şoför lazım dedi. Bakarız dedim. Bir de dedi bu aralar ev arıyorum da bildiğin bir ev var mı dedi. Evet. Ne dedim ya of şimdi artık iyice tekrardan Ayşenur hayatıma giriyordu. Nerde dedi ıı şey aslında şirketin kendi bir sitesi var oradan dedim. Yok dedi oradan istemiyorum. Biraz daha Anadolu Yakası’ndan olsun istiyorum dedi. Bende ona bizim mahalledeki Sami amcanın emlakçının numarasını verdim oda teşekkür etti. Neyse bana müsaade diyerek ayrıldım odadan.
Aman Allah’ım basın açıklamasından sonra telefonlar susmak bilmedi. Business dergisinden hemen aradılar bu ay röportaj yapmak istiyorlarmış diğer bir dergi aradı kapak yapmak istiyorlarmış en son hepsini Aslı’ya yönlendirerek bıraktım telefonu. Bu arada babamlara söylememiştim geleceğimi sürpriz yapacaktım. Açıkçası öncellikle Fatma’nın yanına uğramam lazımdı. Kız evleniyordu. Yardım edilecek bir şeyi var mı diyerek aradım. Ama o telaşeden sadece çabuk buraya gel öldürürüm seslerini duyuyordum. Ah samimi dostlar yok mu? Ayşenur’u arayarak Muğla’ya gideceğimi söyledim. Bende gelebilir miyim dedi. Tabii olur dedim. Hemen uçak biletlerini ayarladık. Ama uçak saat 2 olduğu için Ayşenur ben uyanamam dedi. Bende bana gitmeyi evdeki ofiste durmayı önerdim kabul etti. Ayşenur la eve 22.00 gibi geldik. Ayşenur hemen evin etrafına bakarken üst dairedeki kiralık yazısını gördü. Aa burası kiralık mıymış dedi. Bende a yeni gördüm diyebildim sadece. Aptallık Sami Amcayı önceden arayıp bu evi söylememesini dedim ama Ayşenur’u eve davet ederken bunu düşünemedim. Hemen eve girerek inceledi ve bir sürü sorular trafiği kimin bu ev niye bana söylemedin gibi bir sürü şey bende yeni gördüm dedim. İşin kötü tarafı Ayşenur evi çok beğendi. Her neyse oralara bakarken bilgisayarını açtı biraz çalışayım diye bende gözüme girmeye çalışıyorsan boşuna uğraşma dediğimde gülerek o sert soğuk ifadesiyle ne alakası var dedi sadece. Ve ben bir şeyler atıştırmaya gidiyorum derken bana acıma hissiyle bakarak bu eve de hiç kadın eli değmemiş dedi. Ah sadece eve mi kalbime de hiçbir zaman bir kadın eli değmedi değmeyecek de dedim ama tabi ki içimden. Sadece tebessüm ederek bazen dedim insanlar verdiği sözlerde durabiliyor dedim. Cuk kadar oturmuş bir laftı. Zaman nasıl geçti anlamadım. Uçağa az kalmıştı. Haydi gidelim. Dedim taksiye bindik. Ve havalimanında ben sana bu kadar erken gelmeyelim. Daha çok bekleyeceğiz ne acelesi vardı Ayşenur dedim sert bir şekilde yeter ya dedim.
Havalimanına indiğimizde kötü bir sürpriz bizi bekliyordu. Fatma’nın telefonuna ulaşamıyorduk. Saat gecenin üçüydü. Evi de bilmediğimizden artık bir otel aramaya çalıştık işe bakın yaz sezonu olduğundan bütün oteller doluydu. Sadece çift kişilik bir oda kalmıştı. Ve o odaya yerleşmek zorunda kaldık. Ayşenur’un söylenmeleriyle beraber her neyse odayı görünce söylenmeye devam etti bunun üzerine odadan çıktım gittim. Odaya tekrar girdiğimde uyumuştu. Ve bende tekli kanepede uzandım. Uyandığımda ise yataktaydım Ayşenur’un beni öpmesiyle uyandım sarılıyorduk. Ama sonradan anladım ki bu rüyaydı. Kalkmamla Ayşenur’u yerinde bulamamam bir oldu. Baktığımda bir not yemekteyim bekletme yazıyordu. Aşağıya indim de hakikaten de ordaydı yanında da Fatma vardı. Fatma’ya kızgın bir bakış atarak neredesin kızım sen dedim. Sadece kanka ya biraz uyumuşumda dedi sadece.