good result of evil || yeonbin

Seventeen

Sohbet, dedikodu ve tuhaf espriler içeren okul yolu bittiğinde alt dudağını hafifçe ısırdı Yeonjun. Yiren her ne kadar Sihyeon'un bin beter aptallıklarını ona anlatmış olsa da içinde bir yerlerde hala huzursuzluk hissediyordu.

Yiren kol saatini yoklayıp sol tarafında gergin bir şekilde okulu izleyen ikiliye döndü. "Zilin çalmasına yaklaşık beş dakika var. Ben bir tuvalete gideceğim, teneffüste de öğrenciler gelecektir zaten. O zaman bir şeyler yaparız." Yeonjun bakışlarını okuldan ayırmadan onay verip dudaklarını yaladı.

Birkaç saniye sonra yalnız kaldıklarında Soobin'in kollarını boynunda hissetmiş, hemen ardından omzunu birkaç su damlası ıslatmıştı. Sarılışına karşılık verirken iyice yakınlaşmışlardı. "Ah, aptal Soobin ağlamayı kes.", "Birkaç dakika sonra zil çalacak, milletin seni böyle güçsüz görmesini mi istiyorsun?" ve bunlara benzer birkaç mırıltı duyuyordu Yeonjun.

"Ah aptal Soobin, kendine bunları söylemekten utanmıyor musun?" Yeonjun'un şakayla karışık bir ses tonunda söylediği şeyle Soobin hafifçe gülümsemiş, ardından başını omzundan kaldırıp kızarık gözlerle sevgilisine bakmıştı. "Eğer ikinci bir defa bu kadar saçma bir sebepten ağladığını görürsem değerli kalçana iyi bir şaplak yersin Soobin." İkinci defa aynı sesle Soobin'i azarladığında Yeonjun'un yüzüne yapmacık bir sinir de yerleştirmişti.

"Yeonjun!" İkili aniden gelen sesle irkilip ayrılınca yine aynı kişinin kahkahasını işitmişlerdi. Şüphesiz bu kişi Yeji'ydi.

Ona doğru dönüp yanına ilerledi Yeonjun. "Derste olman gerekmiyor mu?" Yeji dudaklarını hafifçe büzüp başını sağa sola salladı, ardından kolunu gösterdi. "Bugün nöbetçi benim." Yeonjun'un yüzüne bir 'haa' edası gelirken çalan zili işitmişlerdi. "Başlıyoruz." diye mırıldandı ikisi de.

Soobin hemen yanlarına gelirken Yiren de tuvaletten dönüyordu, tabii arkasında o fark etmese bile birkaç öğrenci vardı. İçlerinden bir tanesi öfkesini bastıramayıp Yiren'i ittirdiğinde doğal olarak yalpalamıştı.

Sinir ve tiksintiyle dolu olan insanlara doğru seslendi Yiren, "O çok sevdiğiniz Sihyeon'un daha önce beni öptüğünü biliyor muydunuz?" Yeji, Yeonjun ve Soobin de dahil olmak üzere bahçedeki bütün öğrenciler ona döndüğünde aklında nasıl bir şeyler olduğu belliydi. "Kanıtla!" diye cevaplamıştı biri. "Neden? Siyheon hiçbir kanıtı olmadan saçma sapan şeyler yazarken kanıtlara bakmamıştınız."

Wooyoung seslerin üstüne Ryujin ile bahçeye indiğinde ortalığın iyice karışacağı anlaşılmıştı. "Kimseye zararı olmadan birbirlerini seven iki kişi sadece, cinsiyet neden bu kadar önemli sizin için?" Wooyoung'un sesi ilk defa bu kadar yüksek ve sinirli çıkıyordu.

Bazı öğrenciler de bahçeyi gören sınıflardan onları izlemeye başlarken içine doğan özgüvenle Soobin'in elini kavradı Yeonjun. "İlişkimize kimsenin laf etmeye hakkı yok; eğer insanların hemcinsleriyle ilişki yaşaması sizi rahatsız ediyorsa Sihyeon'dan da rahatsız olmalısınız. lakin görüyorum ki eşcinselliği geçin yalan konuşup herkesi kandırması bile sizi rahatsız etmiyor." 

Yuqi, Sihyeon ile bahçeye indiğinde gözler ikisine dönmüştü. "Ah doğru, yanımdaki kız sizin için bir melek ve her dediği doğru. Kanıt istiyorsanız eğer, alabilirsiniz." Cebinden telefonunu çıkarttığında birkaç kişi yanına gitmişti, kalan aptallar da hala inanmıyordu. İzleyenlerin gözleri irileşirken artık her şeyin daha sağlıklı olacağı anlaşılmıştı.

Birkaç dakika boyunca kimse bir şey diyemedi. Masum melek olarak gördükleri Sihyeon üçkağıtçının teki çıkmıştı. 

Sessizliği ilk bozan Minho oldu, hala öylece orada duran Sihyeon'a baktı -Yuqi kaçmaması için belini sıkıca tutuyordu-. Sinirden gözyaşları yanağına akarken aldatılma üstüne yalanla kandırılmanın verdiği iğrenç his bütün vücudunu kaplamıştı. "Sana inanamıyorum." deyip kızgınlığını bir miktar bastırmak için elini yumruk yaptı.

Eh, en azından artık kimse kimseye laf edemeyecekti.

***

arkadaslar selaaam nasılsınız 

sanırım yazma becerilerimi kaybetmisim fic değil de kdrama sahnesi yazıyormus gibi hissettim..

tatilinizi dolu dolu gecirebilmeniz dilegiyle, karla oynamayı unutmayınn <3