7.BÖLÜM

1.4K 80 25
                                    


***Çevirmen notu düşmeyi sevmesem de, sabırla beklediğiniz için her birinize teşekkür ederim. Bu bölümü de en çok sevdiğim Thaigillerden- @bunnywinmetawin için çevirdim. Kendisi benden 3 bölüm beklese de bu başlangıç olsun ve dizi gelmeden büyük bir ilerleme gösterecek olmamın da ilk adımları olsun diyeyim. Hepinize iyi okumalar, merak etmeyin ben buralardayım, gitmeye niyetim yok bu novel bitecek...***


Üç gün çalıştığım süre boyunca, Solo her gün beni görmeye geldi. Çalışma saatim başladığında geliyordu. Bir bardak kahve sipariş edip köşede oturuyordu. Çalışma saatlerimde kafenin kalabalık olmaması iyi bir şeydi. Sürekli ona eve girmesini söylüyordum ancak Üniversite'nin Ay'ı bunu dinlemeyip oturmaya devam ediyordu. Solo genelde yaptığı işi ilk önceliği olarak görürdü. İşini bitirince, oturduğu yeri değiştirip beni izlerdi. Çalışma saatim bitince, ona sıcak süt getirmemi beklerdi. İşe gelmediğim günlerde ise, her öğleden sonra yurda yanıma gelirdi. Aşağı inip ona süt getirmemi beklerdi daha sonra da evine dönerdi.

Varlığına bu kadar alışabildiğimin farkında değildim...

Her gün yatmadan önce buluşmanın normal olmadığını biliyordum. Ama sorun değildi...

Ama iki taraf da bu konuda hoşnutsa, sorun olmazdı.

"Guitar..." Masayı silerken, her günkü gibi bana seslenişini duyduğumda durdum. Bugün, tuhaf bir şekilde geç kalmıştı çünkü kafenin kapanma saati gelmişti.

"Bugün neden geç kal..."Tam da cümlemi bitirecekken karşımdaki çocuğun hâlini gördüm.

Solo baştan aşağı sırılsıklamdı...Saçlarından ve yüzünden sular damlıyordu. Ayrıca, öğrenci üniforması içini gösterecek kadar ıslaktı. Yüzü o kadar yorgun görünüyordu ki onu zorla uyutmak istemiştim.

Solo ıslak olduğunun farkında olduğu için kafenin içine girmedi. Giriş paspasının orada bekliyordu. Onu zorla içeri soktum ve bir sandalyeye oturttum.

"Islak zemin silince geçer. Ama hasta olursan ne yaparız?" Onu azarladım. Neyse ki, kafede kullanılmamış yeni havlular vardı.

"Özür dilerim..."

Onu rahatlatmak ve sinirli olmadığımı göstermek için biraz da olsun gülümsedim. Ama yorgunluğunu görünce kendimi sinirlenmekten alıkoyamıyordum.

"Ne yapıyordun? Niye bu kadar ıslaksın? Hem bugün çok geç geldin."Yavaşça saçlarını havluyla kurularken bunları sordum. Ama Solo'nun önünde durup saçlarını kuruladığım için, yüzünü net görebiliyordum.

Gülümsediğini fark ettim...

Nadir gülümsemesine benziyordu. Ama kalbimde büyük bir etki yarattı. Ne apacağımı bilmiyordum, hâlâ alışamamıştım...

Ne yapacağımı bilemediğim için havluyu parıldayan gözlerini kapatmak için kullandım.

"Video çekimi vardı..."

"Dün bana bahsettiğin mi? Öğleden sonra olacağını sanıyordum." Dün eve dönerken, Solo bana üniversitede video çekimi olduğunu anlatmıştı. Ama bana söylediğinde anlaştıkları zaman öğleden sonra 16:00 gibi yapılması gerekiyordu.

"Video çekimi öğleden sonra başladı...ama bir şekilde gece yarısına kadar sürdü."

"Neden bu kadar uzun sürdü?"

"Yapamadım."

"Sen gidip kafenin girişinde beni bekle. Ben birazdan yanına geleceğim."

Solo başını sallayıp hiçbir şey söylemeden kafenin önüne yürüdü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OXYGEN The Series - ออกซิเจนHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin