Sıradan denicek bir hayata sahiptim. Tek farkım zengin ve sosyetik bir ailenin prensesi olarak anılmak. İnsanların arkamdan kıskanç veya imrenmiş bakışlarını fark edebiliyordum.
Beni ya kıskanıyorlar yada bana özeniyorlardı-ki bence kıskanmaları daha mantıklı-özenilecek bir hayata sahip değildim. yani maneviyat olarak...
Hayatımda garip diye tanımlayabileceğim çok az şey oldu. Onlardan biride iki gün önce okul çıkışı arkadaşlarımla konuşurken karşı tarafta siyah bir porsche'nin içindeki adamın gözünü dahi kırpmadan bana bakmasıydı.
Daha önce o arabayı okulun önünde çok fazla görmüştüm ama içindekine hiç dikkat etmemiştim. Bizim fakülteden birinindir diye düşünmüştüm ama adamın bakışları inanılmaz yoğundu
Hatta banamı bakıyor diye emin olmak için arkama bile bakmıştım ama bu onun sırıtmasına sebep olmuştu. Şimdiyse zilin çalmasıyla tekrar okulun dışına doğru adımladığım sırada lisa'nın bana doğru koştuğunu gördüm.
"JENNİE!!!!"
Terden alnına yapışmış saçları geriye doğru iterken heyecanlı bir sesle olanları anlatmaya başladı
"bir taş bizim sınıfa geldi ve bana seni sordu. Neden bugün derslere girmediğini falan... Bende biraz canı sıkkındı o yüzdendir dedim ama siz kimsiniz demeye kalmadan gitti"
Bugün derslere girmemiştim bütün gün kafeteryada kahve içip biraz test çözmüştüm. Genelde ruh hali çabuk değişen bir insan olduğum için planlarımı çok etkileyebiliyordu.
Düşüncelerimi lisa'nın önümde salladığı eli bölmüştü önce bana bakıp daha sonra etrafa göz gezdirmeye başladı.
"nasıl biriydi? Belki tanıyorumdur"
Ani sorum üzerine biraz düşündü ve bana parlayan gözlerle baktı
"hmm... Bir 1.75 in üzerindeydi boyu.çok tarzdı. Üzerinde siyah boğazlı kazak yırtık siyah pantolon ve deri ceketi vardı. Bu arada saçları lacivert gibiydi birde siyah bandana vardı kafasında. Elleri yüzüklerle kaplıydı ve bileğinden ve tişörtün açık bırakan yerlerinden dövmesi olduğunu gördüm ayrı-
Sözünü benim ağzına kapatılan elim bölmüştü.gözlerimi büyütmüş ona bakarken o elimi itip derin bir nefes aldı
"biraz kendimi kaptırdım galiba... Aaa bu arada bide kapının önünde onu bekleyen bir arkadaşı vardı. Oda yakışıklıydı. Beyaz tenli kısa boylu ve sarı saçlıydı."
Lisa bana nasıl biri olduğunu anlatırken kafam sert bir gövdeye çarptı. Kafamı yukarı kaldırdığımda arabada beni izleyen aynı zamanda lisa'nın anlattığı kişiye çok benzediğinide fark ettim
Bir adım geriye gidip yüzüne bakmaya başladım. O da benim yüzümü inceliyordu. Dayanamayıp iki gündür sormak istediğim soruyu sordum
"tanışıyormuyuz?"
Sorum üzerine güldü ve kulağıma eğilip;
"tanışıcaz"
Dedi ve benim birşey dememe izin vermeden göz kırpıp uzaklaştı. Bu neydi şimdi??? Annem veya babamın arkadaşının çocuğu falan olsa yada tanıdıkları illaki bilirdim ama onu ilk kez görüyordum.
Omzumdan dürtülmemle lisa'ya döndüm hala o çocuğa bakıyordu
"oydu jennie seni soran çocuk buydu neden bizim yanımıza geldi ve sana ne dedi? "
Onu anlamıştım zaten. Herşeyiyle dikkat çektiği belliydi. İtiraf etmek gerekirse cidden yakışıklıydı. Ama bununla uğraşamayacak kadar yorulmuştum bugün.lisa'nın soracağı milyon soruya her zamanki gibi aynı cevabı verdim
"sonra lütfen... Çok yorgunum"
Kafasını olumlu anlamda salladı bana doğru döndü
"bu arada bugün bizimkiler beni alıcak bırakmana gerek yok"
"tamam görüşürüz"
Diyip öpücük attım. O da yakalayıp kalbinin üzerine koyuyormuş gibi yaptı. ikimizde bu harakete kıkırdarken arabamın yanına doğru ilerlemeye başladım.
Gerçekten çok yorgundum. Gece hiç uyumamıştım. Küçüklüğümden beri şimşek çakmasından hep korkardım ve dün gece şiddetli bir şekilde çakmaya başladı. O kadar korktumki dinlememek için kulaklığımı takıp şarkı açtım ama hiçbir fayda etmediYavaş yavaş bittiğindede gece dörttü ve ben zaten iki saat sonra kalkıcaktım o yüzden kahve alıp üstümü değiştirmiştim.
Gerçekten kötü bir geceydi ama moralimi yüksek tutmaya çalışarak arabayı otoparka park ettim ve kapıyı açan hizmetlinin dediklerini duymayarak odama doğru gittim ve kapıyı arkamdan kapatıp yatağıma uzandım
Bütün günüm dizi izleyerek veya rose'yle konuşarak geçti. Moralimi düzeltmek konusunda arkadaşlarımın yerini kimse tutamadı mesela
jisoo, o bizim koruyucu meleğimiz ne zaman başımıza birşey gelse hemen moralimi nirvanaya ulaştırırdı
Rose ise daha iyilik meleği diyebilirim çok saf ve temiz. Oda aramızda en mantıklı kararları verebilen kişidir
Lisa tam bir deli. İnanılmaz meraklı ve tuttuğunu koparan biri.Aralarında en yakınım.Ben... Onlara göre daha asabiyim. Kolayca sinirlenebilen bir yapıya sahibim. Üniversitede birinci sınıf olmama rağmen okulun en popüler kızıyım. Ailemin tanınmış biri olması zaten en önemli sebep...
Havanın karardığını fark ettiğimde gülümsedim. Genelde insanlar güneşli ve açık havayı sever ama ben tam bir gece kuşu olduğum için açık havadan nefret ederim.
Yattığım yerdek kalktım ve banyoya ilerledim. Kapımı hizmetlilerin gelme ihtimaline karşı kilitleyip içi su dolu olan küvetin içine girdim.
Biraz dinlendikten sonra vanilyalı duş jelimi iyice vücuduma yedirip temizlenmeye başladım. İşim bitince havlumu üzerime geçirip odama ilerledim tam havluyu çıkaracaktımki camın açık olduğunu fark ettim
Ama ben camımı hiç açmazdım. Evdeki en üst katta birtek benim odam vardı ve her katta soğutucu olduğu için camımı açmaya ihtiyaç duymazdım.
Tam arkamı dönücektimki ağzıma kapatılan mendil buna engel oldu. Bağırıp çırpınıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu arkamdaki kişi gerçekten çok güçlüydü havluyla sarılı olan belime elini sabitleyip iyice kendine çekti beni. uyuştuğumu hissederken kulağıma yaklaştı
"şşşttt sakin ol bebeğim kendini bana bırak"
Ne dediğini veya sesin kime ait olduğunu anlayamıyordum. Sadece gözlerimin iyice kapandığını hissedebiliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
singularity/TAENNİE/
Fanfiction"Beni kaçıran bir adama aşık olmakmı??sen biraz fazla hayal kuruyorsun bence." Yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdı "göreceğiz kim jennie"