1. VEDA

198 48 210
                                    

Selam! Hikayeme hoşgeldinizz! Medyadaki şarkıyı dinleyerek okuyabilirsiniz, çok sevdiğim bir şarkıdır. ♥

Öncelikle kısaca şunu söyleyeyim. Bu benim yazmayı denediğim ilk hikayem ve asla profesyonel olduğumu iddia etmiyorum. Sadece kafamda dönüp duran kurguları yazıya dökmek istedim ^^

Aslında yayınlayıp yayınlamamak arasında çok arada kalmıştım fakat 4 ay düşündükten sonra wpöxpwösp yayınlamaya karar verdim, umarım okurken siz de benim hissettiklerimi hissedersiniz.

Neyse bunlar çok önemli değil. 'Sizinle bir yola çıkalım, bir yere varmasak da olur' :') İyi okumalar balıklarım 🐟💙

...

Karşımdaki yüzlere teker teker baktım. Gözümün ucuna kadar gelen gözyaşını geri ittim ve anneme sarıldım.

Ağlamak yok, ağlamak yok...

"Dikkatli git, varınca beni ara hemen tamam mı? Bak merak ederim," dedi belki de on beşinci kez.

Burnumu çektim. "Tamam anne, Nil beni karşılayacak zaten." Geri çekildim ve elini tuttum. "Merak etme sen." Son bir kez daha sarıldıktan sonra bu sefer gözlerim babamla buluştu. Hafifçe gülümseyip kollarına çekti anında beni.

"Herhangi bir ihtiyacın olursa bir telefon kadar uzağındayız her zaman... Biliyorsun."

"Biliyorum babacığım," dedim başımı sallayarak. Sonra yanağına sulu bir öpücük kondurup geri çekildim. O sırada anında bacağıma yapışan kardeşime yukarıdan baktım ve gülümsedim. Eğilip onu kucağıma alarak ayağa kalktım. Hemen başını boynuma gömdü ve bana sarıldı.

Onu sımsıkı kucakladım ve saçına bir öpücük kondurdum. "Hilal'im, ablacığım..." dedim bana bakması için. Yine başını kaldırmadı. "Ama böyle yaparsan gidemem ki ben..."

"Gitme, gidersen çok özleyeceğim seni ben." dedi boğuk sesiyle. Onu ikna etmesini umarak "Zaten geri geleceğim. Hem sana oradan pamuk şeker de getireceğim ya." dedim. "Unuttun mu?"

Başını kaldırıp bir süre yüzüme baksa da üç yaşındaki bir kız çocuğunu ikna etmek o kadar da kolay değildi. Dışarıdan abimin "Asra!" diye seslendiğini duyduğumda "Geliyorum," diyerek Hilal'i yere bıraktım ve annemle babama son kez bakıp elimi hafifçe kaldırarak el salladım.

Bavulumu çekiştirirek dışarı çıktığımda abim bagajın önünde beni bekliyordu. "Hadi kızım, geç kalacağız havaalanına," dedi sitemkar bir sesle.

"Tamam geldim," diyerek bavulumu ona verdim. Abim bavulu yerleştirdikten sonra kısa bir süre içinde havaalanına doğru yola çıktık. Yolda ikimiz de pek konuşmamıştık. Abim ile aramda yaklaşık yedi yaş vardı. Küçükken üzerimde denediği dövüş tekniklerini hatırlayarak hafifçe güldüm.

Yoldan bakışlarını kısa bir an ayırıp bana baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yoldan bakışlarını kısa bir an ayırıp bana baktı. "Ne gülüyorsun yine cimcime?"

"Hiç, küçüklük anılarımız geldi öyle aklıma." dedim sanki uzaklara dalmış gibi.

"Bana bak, öyle gidiyorsun İstanbul'lara ama abiyi unutup da aramamak yok." dedi yapay bir kızgınlıkla. "Hem Gonca da sorar seni."

Aklıma yeni gelmiş gibi söylendim. "Evet yaa! Ona da veda edemedim zaten, benim yerime kocaman sarıl sen yengeme ve geçmiş olsun mesajlarımı ilet."

Abim ve yengem geçen sene evlenmişlerdi. Yengem ile aramda çok az bir yaş farkı olduğu için abla-kardeş gibi anlaşırdık. Geçen gün yerleri silerken düşüp belini incittiğin için evde yatıyordu. Eh, abimlerin evi bizim eve pek de yakın olmadığı için ona veda etme fırsatı bulamamıştım ama gittiğim ilk fırsatta aramayı aklıma not ettim.

Yaklaşık 15-20 dakika sonra havaalanına geldiğimizde abim ile birkaç kontrolden geçip uçağın kalkmasını beklemek için oradaki dinlenme yerlerine oturduk. Ona gitmesini söylesem de benimle uçak kalkana kadar beklemeye kararlıydı.

O sırada hoparlörden kibar bir kadın sesi duyuldu. "Ankara - İstanbul uçağının kalkmasına son 20 dakika." Daha sonra da ingilizcesinin anonsu geçildi.

Abimle ayaklanıp kısa bir süre birbirimize baktık. Kollarını iki yana açıp "Gel buraya deli," deyip sarılamamı bekledi. İki adımda ona sarılıp "Onlara iyi bak, önce Allah'a sonra sana emanetler," deyip daha sıkı sarıldım.

"Tamam sen bizi merak etme," deyip saçıma bir öpücük kondurdu. "Kendine de dikkat et."

Geri çekilip bavulumu elime alarak yavaşça uçağa adımladım ve girişteki hostese gülümsedikten sonra koltuğumun numarasını bulup cam kenarındaki yerime yerleştim. Cam kenarında seyahat etmeye bayılıyordum!

Yanıma tatlı bir teyze ve küçük bir kız oturduğunda yana doğru dönüp hafifçe gülümsedim. Kız çocuğu hemen utanarak babaannesi veya anneannesi olduğunu tahmin ettiğim teyzenin arkasına saklandı. Teyze de bana gülümsedi.

O sırada aklıma gelen şeyle hemen telefonumu çıkarıp uçak kalkmadan önce Nil'e 'şimdi bindim, geliyorum' içerikli bir mesaj atmayı da ihmal etmemiştim.
Nil ve ailesi İstanbul'da oturuyordu. Ailecek her yaz İstanbul'a, yazlığa gittiğimiz için ailelerimiz de biz de oradan tanışıyorduk. Aile dostuyduk kısacası.

Saat akşamın yedisi sayılırdı. Birazdan hava tamamen kararacaktı. Bilerek biletimi bu saate almıştım. Gece yolculuk yapmak en çok huzur bulduğum şeylerden biriydi.

Gittiğim yer İstanbul'daki yatılı bir yetenek okuluydu. Lise son sınıftım, ama bu gittiğim okul öğrencilerin yeteneklerini daha çok ön plana çıkararak -müzik, resim, sanat gibi- öğrencilerin istediği bölümlerin alt yapısını daha önceden oluşturmalarında yardım ediyordu.

Tabii ki diğer dersleri de görüyordunuz ama branş derslerinin daha ağırlıkta olduğu bir okuldu. Aynı zamanda okula herkes değil, herhangi bir yeteneği olan öğrenciler kayıt yaptırabiliyordu. Ben kendimi pek yetenekli bulmasam da küçüklükten beri piyano çalmaya olan merakım bu okula girebilmem için işe yaramıştı. Ha bir de yemek yapma çılgınlığımı unutmayalım. Gastronomiye de ilgiliydim kısacası.

Geçen hafta annem ve babamla gidip kaydımı yaptırmıştık. Babam müdürle konuşurken danışmadaki abla da bana okulu gezdirmişti. Okul gayet güzel ve büyük görünüyordu. Müzik odaları, basketbol ve voleybol sahaları, spor salonu ve hatta yemek yapmak için minik mutfak şeklinde stüdyolara benzeyen bir yer bile vardı. En sevdiğim özelliği bu olabilirdi.

Ben derin düşüncelere dalmışken uçak çoktan havalandığında kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Aynı zamanda gün içerisinde bavul hazırlamakla uğraştığım için bir tık yorgundum. Kısa bir süre sonra göz kapaklarım ister istemez kapanmıştı.

...

Eveett, ilk bölümümüz bu kadardı. Biliyorum birazcık kısa ama daha ilk bölümden sizi sıkmak istemedim. Tabii ki ilerleyen bölümler daha uzun olacak. Oy verip yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum, hoşçakalın... :)

İnstagram: @icimizdekigokyuzu ♥

UYKULU TONLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin