𝘸𝘢𝘵𝘦𝘳 & 𝘬𝘪𝘴𝘴

25 4 0
                                    

Baekhyun'un Ağzından

Kolay değildi. Hiçbir zaman da olmadı. Bizim yaşadığımız her şey biraz öyleydi zaten. Kolay değil zordu, tatlı değil acıydı. Mutlu değil hüzünlüydü. Seni düşünüyorum boşlukta, seni değil Yujin'i. Kesik kesik gözlerimin önünden gidiyor kanlar içindeki beyaz elbisesi. Bu yüzden akşam yemeği yemek istemiyorum. Sahne'de olmayı düşlemiyorum. Hatta ölmek bile istiyorum. O sırada denizi görüyorum dalga dalga ben gibi. Bazen çok hırçın bir atamıyor içindeki o hüznünü bazen de çarşaf gibi dümdüz sakinlikte buluyor huzru ama bu sefer de hava bulutlu, şimşekli. Ne yapmam gerek bu duygulardan kurtulmak için?

Daldığım o duvar boşluğunda Taeyeon'un sesiyle kendime geliyorum. O da üzgün ama mutlu, onun da atamadığı bir hüzünü var ışıklar söndüğünde. Olsun seviyorum yine de o hüznünü, bana sakinlik veriyor. O dağınık sarı saçları, damarları çıkmış elleri, kolunda ki morluk, kapıya çarpmış sanırım ya da çok az şu içiyor ondan. Farkediyorum Taeyeon, saklamaya çalışsan da anlıyorum. Belki de o içindeki hüznünü saklamasan daha iyi olur. O zaman acımızı da beraber yaşarız.

- Ne düşünüyorsun?

Yanıma oturup benimle beraber duvara bakarken:

- Her şeyi.

Elinde bir bardak su vardı. Her şeyi tamir edebilecek bir bardak su.

- Al iç bunu.

O bir bardak suyu yavaş yavaş içtim.

- Teşekkür ederim.

- Rica ederim.

Biz şimdi ne yapacağız? Tekrar sahneye mi döneceğiz? Yoksa bu acının içinde savrulup gidecek miyiz?

- Anlat bana Taeyeon. Sen ne hissediyorsun?

Hafifçe güldü. Derin bir nefes aldı karşıya bakarak ağlamamak için yutkundu.

- Mutluluk?

Şaşkınlıkla bakıyorum.

- Neden?

Hafifçe dudağını ısırdı.

- Çünkü yaşıyorum. Her gün yeniden başlamak için bir sebeple uyanıyorum.

- Ne ki o sebep?

Başımı ona çevirip gözlerine baktım.

- Sensin.

Ben, onun nedeni benim.

- Sen ne hissediyorsun?

Soruyu bana yönelttiğinde bocaladım.

- Hüzün.

- Neden?

- Çünkü yaşıyorum...

Başını öne eğip gözlerini kapadı.

- Ama o hüznü delip geçiyor küçük bir mutluluk, o da sensin.

Yavaşça doğrulup yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı. Elini yanağıma koydu. Ve öptü beni. Uzun zamandır birbirimizi öpmemiştik belki de ama bu öpüş bir bardak sudan daha çok tamir etmişti kalbimi. Nazik dudakları incinmiş dudaklarıma ilaç gibiydi. Ayrıldığımızda bir şeyler eskisi gibiydi.

- Seni seviyorum.

Sarı saçını elimle geriye attım.

- Ben de. ~

𝘛𝘩𝘦 𝘎𝘢𝘭𝘭𝘰𝘸 [ 𝘋𝘳𝘢𝘸𝘪𝘯𝘨 𝘖𝘶𝘳 𝘔𝘰𝘮𝘦𝘯𝘵𝘴 || ] // baekyeon ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin