"İzgi değiştir şu kanalı gözünü seveyim. Televizyonda neden İbrahim Tatlıses şarkı söylüyor?"
Başını yavaşça televizyondan bana çevirip mimiklerini dahi oynatmadı. "Bu görüntüyü aklımdan nasıl sileceğim?"
"İzlemeden önce düşünecektin. Değiştir şimdi kanalı."
"Kumanda sana daha yakın." dedi oturduğu koltuğun dibindeki kumandayı işaret ederek.
Oflayarak televizyona arkamı dönüp battaniyem ile her yerimi sardım. Klasik cumartesi günlerinden biriydi işte. Yan gelip yatıyor ve yiyebildiğimiz kadar abur cubur yiyorduk.
Televizyonda İbrahim Tatlıses'in 'tombul tombul' şarkısı çalarken salonun girişinde bir patırtı koptu.
"Buranın hali ne kızlar!"
İstifimi bozmadan mırıldandım. "Karışma ya!"
Sabır dileyerek bize yaklaştığını hissettiğimde başımı çıkarıp ona bir göz attım. Yerdeki paketlere ve kutulara basmadan koltuğa ulaşmaya çalışıyordu. Sonunda başarıyla koltuğa kendini atınca gülümseyerek alkışladım. Bu göz devirmesine neden olurken başımı battaniyeme geri gömdüğümde telefonu çaldı.
"Akın abi Allah aşkına değiştir şu zil sesini ya!" diye inleyen İzgi ile abim "Sus sen." diyerek telefonunu açtı.
Bir süre arayan kişiyle konuşup telefonu kapattıktan sonra "Misafir geliyor." dedi.
Battaniyemden ayrıldığım gibi kaşlarımı çattım. "Abi ne misafiri ya? Etraf böyleyken misafir mi çağırılır? Söyle gelmesinler."
"Burayı on dakika içinde toplamazsanız Volkan ve Ufuk'a rezil olacaksınız."
İsimlerini duyunca yerimden anında kalkarken İzgi'nin boş paketleri toplamaya başladığını gördüm. Valla bu kızdan hızlısı mezardaydı.
Abim halimize kahkahalarla gülerken birkaç saniyeliğine durup ona ters ters baktıktan sonra bunun hesabını soracağımı aklıma not edip hızla battaniyeleri alıp odama koşturdum.
İzgi en son paketleri toplamayı bitirmişti ve salonda toplanacak bir yer kalmamıştı. Şimdi de benim toparlanmam gerekiyordu.
Çabucak üzerimi değiştirip topuz olan saçımı da açıp şekil verdikten sonra zilin çalmasıyla nefes nefese odamdan çıkıp salona girdim. Koltukların yastıklarını düzelttiğim sırada önden Ufuk, arkasından da Volkan içeri girdi.
"Hoş geldin." dedim şirince gülümseyip harfleri uzatarak.
"Hoş buldum, hoş buldum." deyip ufak bir tebessümle koltuğa oturdu Ufuk.
"Sende hoş geldin Volkan."
Ufuk'u gösterdi. "Aynısından."
Göz devirip abim ve İzgi'nin salona girmesiyle koltuğun birine geçip oturdum. "Abim geleceğinizden bahsetmemişti. Hazırlık falan yapmadık."
"Hazırlığa hiç gerek yok sağ olun. Düşünmeniz yeter." diyen Ufuk ile gülümseyerek başımı abime çevirdim. O ise aksime sırıtıyordu.
"Sürpriz yapmayı severim kardeşim."
"O sürprizler nedense bizi rezil etmek için oluyor ama." İzgi mırıldandığında Volkan'ın bakışlarının üzerinde olduğunu görünce dirseğimi karnına geçirdim.
"Amına koyayım." diye sessizce inleyip karnını tuttu. "Ne var lan yine?"
"Volkan sana bakıyor ayol."
"Ha? Ne?" Bakışlarını Volkan'a çevirdiğinde yutkundu. "Buna bir şey olmuş."
"Nasıl?"
"Dalgın gibi sanki."
Biz aramızda fısıldaşırken abim konuştuklarımızı yüksek sesle dile getirdi. "Volkan bir sorun mu var kardeşim?"
"Yok abi ya." dedi yüzünü sıvazlayıp. "Dalgınım biraz."
"Tamam işte bizde ne olduğunu soruyoruz."
Seslice nefes verdi. "Birisi uzun süredir yazıyordu bana sosyal medyadan. Geçen gün cevap verdim. O günden beri yazmadı. İçini döküyormuş, acaba cevap verdim diye devam etmez mi?"
İzgi anında koluma yapıştığında şok ile Volkan'a bakakaldım. Ne yani, İzgi'nin yazmaya devam etmesini mi istiyordu?
Herkes sessiz kaldığında konuyu değiştirmek amacıyla ayağa kalktım. "Aç mısınız? Ya da hemen başka bir şeyler hazırlayayım."
"Gerçekte hiç gere-"
Ufuk'un sözünü yarıda keserek kaşlarımı çattım. "Aaa olur mu öyle şey? Çok ayıp duymayayım bir daha."
Abimle aynı anda kahkaha attı. "Tamam reis kızma. Bir kahveni içelim o zaman."
"O halde hadi herkes mutfağa. Çabuk, çabuk, çabuk!"
Sesimi hafifçe yükselttiğimde abim göz devirerek ayağa kalkıp mutfağa ilerlerdi. Peşinden de biz gittiğimizde sırıtarak fincanları çıkardım.
"Ufuk'a tuzlu yap tuzlu."
İzgi'nin sessizce arkamda durup fısıldamasıyla yerimden sıçradım. "Kızım ödümü patlattın."
"Aman aman lazımsın sen bize." deyip kıkırdadı.
"Kızlar bize de anlatın biz de gülelim."
Ah abi! Bir kere de her yerden çıkma ya!"Anlatayım hemen." dedi İzgi bana şeytanice bir bakış atıp. "Ayşegül ördekleri çok seviyor ya eve ördek alalım diyor. Fakat insan olanından."
Kaşığı sertçe tezgaha bırakıp gülümsemeye çalışarak İzgi'ye 3 numaralı bakışımı attım.
3 numaralı bakış: Kaç!
Bunu anlayıp mutfaktan koşarak çıktığında derin bir nefes aldım. "Biraz problemlidir kendisi. Baksanıza ördeğin insan olanından falan diyor. Olur mu öyle şey Allah aşkına?"
Sahte bir şekilde gülüp kahve makinesinin başına geri döndüğümde Volkan'ın güldüğünü duydum.
"Ufuk var."