"Ya çok ponçik yaaa!""Balım, Allah Aşkına sus. Sabahtan beri aynı şeyi söylüyorsun. Yeter da! Bezdum da bezdum."
Evet. Şeyma Trabzonluydu. Çok mu belli oluyor?
Ve yine evet. İsmim Balım. Bal Çöreği' nin balı da oradan geliyor zaten. Yoksa balı sevdiğim pek söylenemezdi.
Buray ile 2 haftadır konuşuyorduk. Beni kırmaktan çekiniyor ve ona iltifat ettiğimde -her ne kadar itiraz etse de- utanıyordu. Bu yüzden sürekli ponçik olduğunu söylüyordum ya. Maaşallah, sevdiğim bey pek naif bir insandı.
Kantinde Hayat ile beraber oturuyor, dedikodu kazanı kaynatıyorduk. Sanırım Hayat ile yapmayı en çok sevdiğim şeydi. Garip yorumlarda bulunup, insanı güldürüyordu.
Oturduğumuz masaya doğru gelen adım seslerini umursamayarak telefonumdan Buray' a mesaj attım. Her gün aralıksız konuşmaya başlamıştık. Tam o anda yanı başımda bir bildirim sesi duyuldu. Allahım, lütfen tahmin ettiğim şey olmasın! Yutkunarak kafamı kaldırdığımda... Buray buradaydı! Yanında en yakın arkadaşı Ulaş ile birlikte!
Kaşlarını çatarak bana bakan Buray' a boş gözlerle bakıyordum. Hadi Balım! Göster oyunculuğunu!
Umursamaz bir tavırla önümde dönüp klavyede bir şeyler yazmaya devam ettim. Evet, şu an Google Amca ile mesajlaşıyordum.
Tanıdık gelen sesler duyduğumda kafamı kaldırdım. Kantin sırasında bekleyen Şeyma ve Meryem masaya doğru geliyorlardı. İkisi de gözlerini Buray ve Ulaş' a dikmişti.
"Bir şey mi olmuştu?" dedi Şeyma. Ulaş' tan oldum olası haz etmezdi.
"Başka boş masa yok." dedi Ulaş aynı asabi sesle. Sanırım o da Şeyma' dan hazetmiyordu.
"Gelin oturun." diye araya girdi Meryem. Sıcak davranmıştı.
Bende hafif tebessüm ederek yana kaydım. Buray da yanıma oturmuştu.
BURAY DA YANIMA OTURMUŞTU MU DEDİM?!!
Evren benim gebermemi istiyor!
"Eeee?" dedi Buray. "Aynı masaya oturuyoruz ama, isimlerinizi bilmiyoruz."
"Biz senin ismini her gün-" Hayat ona attığım tekme ile susmak zorunda kaldı. Allahım! Bu kız niye bu kadar salaktı?
"Meryem ben." diye kendimi tanıttı Meryem hemen. Hayat' ın yaptığı salaklığı örtmeye çalışıyordu. Her zamanki gibi sıcak davranmıştı.
"Ben Ulaş, bu da Buray." Buray... Ne güzel ismin var senin öyle yüzünü mıncırdığım?
"Şeyma." Yine soğuktu.
"Hayat ben de. Memnun oldum." İkiside kafasını salladı.
Buray bana döndü. "Ve sen de... Balım?"
İSMİMİ NEREDEN BİLİYORDU?!
"Evet de, sen nereden biliyorsun?" dddim sakin kalmaya çalışarak. Başarabildim mi bilmiyorum. Tebessüm etti.
"Kardeşim sizin sınıfta." Ahh... Buğradan bahsediyordu. O çocuk biraz salaktı. Hatta biraz değil, harbi salaktı.
(Bir keresinde hoşlandığı kıza açılabilmek için benden yardım istemişti. Bende, ona çok güzel olduğunu söyle demiştim. Çünkü hoşlandığı kız dış görünüşüne fazla önem veriyordu. O da gitti ne dedi biliyor musunuz? "Merhaba. Ben çok güzelim." Şimdi ben bu çocuğa sala demeyeyim de ne diyeyim?)
Ben 11-C de okuyordum. Meryem A şubesinde, Şeyma ve Hayat ise D' de. Ulaş ve Buray 12-B' deydiler. Ulaş benden bir yaş büyük, Buray aynı yaştaydı. Bildiğim kadarıyla okula erken başlamıştı.
"Ahh, evet. Buğra, değil mi?" Kafasını salladı.
"Öyle."
"Memnun oldum."
"Ben de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal Çöreği | Yarı Texting -Askıya Alındı-
Teen FictionBal Çöreği: Buraay? Bal Çöreği: Sana ilk yazdığımdaki tepkin ne oldu? Bal Çöreği: Merak ettim de. Buray : Şarkı söyledim bağıra bağıra. Bal Çöreği: Şarkı mı? Neden? Buray : Biraz aksiyon olsun istiyordum ne zamandır. Ondan. Bal Çöreği: DKDŞDÖDLDMFMD...