Bölüm şarkıları: Only then, Memory of the wind, my love...
Sabaha karşı jungkook gözlerini yavaş yavaş açtı. Güneşin doğuşu gözünü yakarken, elindeki boşluğu fark etti. Eksik olan jimin'in elleriydi, kokusuydu. Yan koltuğnda duran not'a baktı uzun uzun. Rüyadamıydı? Kabus olabilir miydi? Not'u alırken elleri titriyordu, sadece içinden yalvarıyordu gitmemiş olsun, beni bırakmasın diye.
"Jungkook,dün gece rüyamda yüksekten düştüğümü gördüm. Rüyada olsa bile acısı o kadar gerçekçiydiki nasıl anlatılır yazılarla, konuşmadan nasıl anlatırım bilmiyorum. Uyandığımda acısını hissediyordum sadece, ne seni ne de kendimi tanıyorum jungkook. Bana yaptığın herşeyden dolayı teşekkürler. Bu bir veda mı? Sonu olmayan bir veda mı? Bilmiyorum. Zaten bilsem bu durumda olur muydum ki? O kadar güzel uyuyorsun ki yanımda, kaç tane kağıt yırtım bilemezsin, ama üzgünüm jungkook. Hayatından kendimi, pişmanlığını çıkartıyorum. Hayatından kendimi, acını çıkartıyorum. Güneş doğuyor ve ben ölüyorum. Kendimi güneşe bırakıyorum. Umarım hiçbir zaman yağmura yakalanmazsın. Yağmur yağmasın senin bulutlarında, şimdi gidiyorum. Ellerini bırakıp. Elveda Jeon Jungkook."
Ve jungkook'un bulutlarında yağmur başlamıştı. Bulutları gözleriydi, ve bu yağmur gelip geçici değildi. Hem içinde hem bulutlarında kopan fırtınaya bıraktı kendini.
Arabadan inerek sadece ileriye doğru koştu, koşsa yetişir miydi? Sadece koştu, birlikte gidecekleri yollardan tek başına gitti. Ve gözünü yakan güneş, yok olmuştu. Neredeydi güneş? Nereye gitmişti? Neydi bu hikaye?
Güneş gitmişti, Güneş gittiyse Ay'ın anlamı neydi gökyüzünde?
Kapkaranlık bir gökyüzünden ne olurdu ki?
Pes etmişti jungkook, dizlerinin üzerine oturdu, oturdu saatlerce. Dün veda etmişti o Güneşine.
Rüzgara bıraktı kendini, kendi sularında boğuldu, kendi acısında yandı.
*********************
Jimin uyandığında ellerinde hissettiği sıcaklıkla gülümsedi. Gözlerini açtığındaysa jungkook'un gözlerinden yaş geldiğini gördü. İçindeki acı, o kadak büyüdü ki, ne yapması lazımdı? Kendine ne demesi lazımdı? Gitse? Kalsa? Ellerini bıraksa ne olurdu? Elleri böyle kalsa ne olurdu? Bu acıyla hergün kim yaşardı? Her sabah jungkook ağlasa jimin nasıl gülerdi? Jimin'in ilk ve tek öğrendiği jungkook'un adıydı, şimdi onu nasıl unutturdu? Kalem ve kağıt aradı, bir eli jungkook'un elinde bir eli yazı yazmakla meşgul. İçinden gelenleri yazsa gidebilir miydi? Daha kendine bile söylemediği şeyleri yazsa gidemez ki. Kendi için değildi, Jungkook içindi.
İlk kağıdı yırtıp attı, iki, üç, dört. Bu yırttığı kaçıncı kağıttı?.
Bir mendil aldı hemen yanında, Jungkook kokulu, gözyaşlarını sildi. Mendili gelişi güzel arabanın önüne attı. Ama aklına hiç gelmedi ki, Jungkook'un onu alıp saklayacağı. Kalemi cebine koydu, çünkü üstünde jeon jungkook yazıyordu. Jungkook'un ceketindeki mendili alıp sıkıca tuttu. Ve ağlaya ağlaya, istemeye istemeye bıraktı jungkook'un ellerini... Son kez baktı yüzüne, son kez görecekti o yüzü. Kendi için değil onun için, kendi için olsa kalırdı. Gider miydi? Kalmak varken gider miydi? 5 dakika boyunca sadece ona baktı. O, o Jimin'i en son ne zaman gördü? Oda bana baktı mı? Jimin düşüncelerle boğaşırken, Jungkook'un telefonunu aldı, ve son kez fotoğraf çekti. Jungkook'a bıraktığı tek hediye kendisiydi. Jimin kendini orda bıraktı. Üzerindeki ince ceketi çıkartıp kolduğa koydu, onu unutmasın diye, Jungkook Jimin'i unutursa jimin ne yapardı? Yavaş yavaş gitti. Arkasına baksa gidemezdi, ağlaya ağlaya, gitti. Ama hissediyordu bu sondu.🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺
SELAM GENÇLER BU ARALAR BÖYLE DUYGUSAL BÖLÜMLERLE DEVAM, ŞARKIYLA OKUMANIZI ÖNERİRİM. BENİ KIRMAYIN. HA BİRDE PEÇETE OLAYINI ANLADINIZ SİZZZZZ SŞAŞZĞSLĞAÖSŞDŞD. SİZİ SEVIYORUM ❤️❤️❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Olucaksın - JİKOOK +18
Fantasy"Gidebilir miyim?" "Bu gece çok iyiydin, gidebilirsin" +18