*jimin*
Yemek masasında ölüm sessizliği vardı, annem çatala yemeğiyle oynarken Jin ile biz birbirimize bakıp yutkunuyorduk. Bu sessizliğin sebebi neydi bilmiyordum ama öğrenmem lazımdı artık.
"neden bu kadar gerginiz" annem başını yavaşça kaldırdı, jimin yurt tutmak isterdim sana ama maalesef o kadar paramız yok, hwa teyzenin oğlu hoseok orda okuyor, okuluna da yakın evi eğer kabul ede-
"Ben başkalarının evinde kalmam, beni tanıyorsun anne kalamam"
"jimin kalmak zorundasın"
"jin'le kalacaktım ben zaten"
"oğlum eve çıkacaksınız ve evi tek Jin yönetemez, olmaz" diyerek masadan kalktı.
"ya abi çıldırtıyor kadın beni"
"Jimin annen haklı ama" gözümü devirip ayağı kalktım. "dışarı mı çıksak?"
"uyar bana"
Hazırlanıp dışarı çıkmıştık. İkimizde yorgun olduğu için içki içmeyi düşünmüyorduk sahile gittik.
"lan jimin şanslısın ha"
"neden?"
"benim gibi bir meleğe sahipsin neden olacak"
"of jinn"
"jimin bak yavaşça arkanı dön bir çocuk var of öyle böyle yakışıklı ama yavaş yavaş dön sağ köşede" jin'in dediği gibi yavaş yavaş döndüm ve jin'e bakan bir ayna gördüm.
"egoist misin sen Jin"
"gerçekler canım kıskanma"
Jin'le gülmeli sohbetlere devam ederken Jin bir anda gülmeyi bıraktı ve ciddileşti, gene espiri yapacak sandım ama yanıldım. Bir yere bakışı kaldıktan sonra tedirgin gözlerle bana baktı.
"eee jimin nasılsın" sesi telaşlı geliyordu.
"Jin iyi misin ne oldu?" diyerek az önce baktığı yere döndüm
"birşey olm-".
Gördüklerim karşısında şok içerisinde kalmıştım. Jungkook bir kızla öp-üşüyordu. Gözlerimin yavaş yavaş dolduğunu hissettiğimde ayağa kalktım.
"JİMİN" jin'in bağırışıyla hekres bize bakarken bakanlar arasında o öpüştüğü kız ve jungkook'a vardı. Onlara doğru nefret saçar gibi baktığımda jungkook şok içerisinde kalmış bir şekilde gözlerime bakıyordu. Birşey söyliyecek halim yoktu, sadece gözlerimle anlattım bazı şeyleri, daha kolundaki izler geçmemişti. Yürümeye devam ettiğim sırada giderek hızlandım, kolumdan birinin tutmasıyla ahladım. Bu kişi jungkook'du dokunuşundan belliydi ama yüzüne dahi bakmak istemiyordum.
"jj-im-iin" sesi çok titriyordu korkudan mı üzüntüden mi bilmiyorum. Kolumu sertçe ellerinden çekmek istesem de ne mümkün. Ona yüzümü döndüm 5 dakika'da bile kıpkırmızı olmuş gözlerimle baktım. Yüzünü inceledim, belki bir daha bakmayacağım, aslında en çok kıran şey sabahında benim olan adamın, benim morluk bırakmadığın yerlerinde morluk olmasıydı. Dudaklarına baktım, öpüşmekten kızarmış ve hatta kanayan dudaklarına, boynuna bakmak istemesem bile gözlerim gitti. Morluk, kızarıklılık, tırnak izleri. Kolumu saran eline baktım kıpkırmızıydı, tırnak izleri vardı. En korktuğum kısıma gelmiştik, gözleri. Yavaşça gözlerine baktım. Doyasıya öpemediğim gözlerine. Oda beni inceliyordu. Konuşamadı, konuşmadım. Sustukça konuştuk, baktıştıkça sevdik. Belki 10 belki 15 dakika böyle kaldık. Sonra ise kolumu çekip gittim. Arkamdan gelsin istedim, tutsun öpsün beni istedim ve içimden böyle dedim "senin yüzünü öyle özleyeceğim ki yüzüne baktığım günlerde ki göz kırpmalarımdan nefret edeceğim"...Özür dilerim, çokk az yazdım saat şu an 04.04. Ve bu kadar yazabildim. KARANTİNA sürecinde yazmaya devam edeceğim. Ellerinizi iyi yıkayın, dışarı çıkmayın ❤️ sizleri seviyorum 💖 ve attığınız güzel yorumlardan dolayı çok teşekkür ederim. Yorum atmayanlara da teşekkür ediyorum sizleri de seviyorum 🖤... Görüşürüz 😍.
Bu arada bu bölüm biraz üzücü dedim ki kendi kendime acaba çok mu hızlı gittin ama en az 2 bölüm bilemediniz 3 bölüme düzelir. Ama ağlamaya hazır olun, biraz ağlatıp çok güldürelim dimiii 🖤🔗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Olucaksın - JİKOOK +18
Fantasy"Gidebilir miyim?" "Bu gece çok iyiydin, gidebilirsin" +18