-bölüm 2-

110 6 0
                                    

Uyandığımda heryerim ağrıyordu. Bana ne olmuştu böyle? Neredeydim? Tüm merak ettiğim bu soruların cevabını öğrenmek amacıyla gözlerimi açmayı denedim. İlk denememde başarısız olmuştum. O kadar ağrıyordu ki göz kapaklarım. Tarifi olmayan bir acı daha hissettim eğsemde. Kılımı bile kıpırdatamayacağımı anladım. Vücudum yorulmuş olmalıydı. Bütün enerjim bitmişti. Bilincim açıktı ama gözlerimi açamıyordum. Bu yaşadıklarımın sadece bir kabus olması dileğiyle bilincimin tekrar bedenimi ve ruhumu terk etmesine izin verdim...

*****

Tekrar kendime geldiğimde bir elin omzumu sarstığını hissettim. Gözlerimi ağır ağır aralarken hala eğsem acıyor, vücudum saç diplerimden ayak parmağıma kadar sızlıyordu. Buda istemsizce acı içinde oturduğum yerde kıvranmama neden oluyordu.

Tanımadığım ses konuşmaya başladı. 'Kendine geldi ve bilinci açık gibi görünüyor şimdi ne yapacağız?'

Ardından tanımadığım başka bir ses devam etti,

' Ne mi yapacağız? Sen yapacaksın. Onun annesinin beni kullandığı gibi sende onu kullanacaksın. Ne yapacağını anlatmamı ister misin?'

45 yaşlarının sonlarında gözüken, iri yarı kocaman göbeği olan katil tipli adam bir yandan kül tabağının içinde sigarasını söndürürken bir yandan da göbeğini okşuyordu. Başka bir sigara yakıp derin bir nefesle içine çekti. Ardından tekrar konuşmaya başladı:

'Önce göğüslerinden başlayacaksın bu adi kaltağın zevkten çok acı çekmesini istiyorum. Memelirini ısıracaksın. Koparacaksın. Eline bir kemer alıp bir yandan dövecek bir yandan becereceksin dostum. İçine defalarca boşalmanı istiyorum. İşini bitirdikten sonrada cesedini tekneyle açılıp okyanusa at. Ben gidiyorum halletmem gereken işlerim var. Döndüğümde onu burda görmek istemiyorum. Bedeni çoktan okyanusu boylamış olsun. Beni anlıyor musun?'

Hala nerede olduğumu bilmiyordum ama benden bahsettikletini biliyordum. Gözlerimden akan soğuk göz yaşlarım boynuma süzülüyordu. Diğer sigarasını da söndürdükten sonra adam ayağa kalkıp yavaş adımlarla kapıdan dışarı çıktı. Odada sadece 20 yaşının başında olduğunu tahmin siyah saçlı, esmer tenli ve masmavi gözleri olan yakışıklı çocukla bas başa kalmıştım.

Çocuk oturduğu tekli koltuktan kalkıp yanıma geldi. Diğer adamın anlattıklarını sahidende yapacak mıydı? Beni öldürecek miydi? Korku dolu gözlerle yüzüne bakıyordum. Eliyle ağzımdaki bezi sökerken soğuk tenini tenimde hissettim. Buz gibiydi. Bu soğukluk beni titretmişti. Çok yavaşça ve nazikçe çözüyordu ipleri. Sanki beni incitmek istemiyordu. Eli bile vücuduma çok az değiyordu. Ağzımı açtığında isyan edercesine bağırmaya başladım. Elini ağzıma bastırdı.

'Şhhhh tamam tamam sakin ol. Sana asla zarar vermeyeceğim sakın bir daha bağırmaya kalkışma! '

Sesi güven veriyordu ama bu korkmamı engellemiyordu.

'Lütfen...Lütfen beni bırak. Gideyim kimseye bir şey söylemeyeceğim. Polislerede haber vermem sana yemin ederim ama lütfen bırak beni benden ne istiyorsun?'

Konuşmadan ellerimi ve ayaklarımı da çözdükten sonra beni bileğimden tutup kendine çekti. Ben acı içinde inliyordum . Tam ağzımı açacaktım ki serçe parmağını ağzıma sertçe bastırdı. Ani bir hareketle ayağa kalktı. Hala bileğimden tuttuğu için bende ayağa kalkmak zorunda kaldım. Ama tekrar yere yığılmam uzun sürmedi. Bacaklarım beni taşımayacak kadar halsizdi. Ne kadar zamandır yemek yemiyordum böyle?

Oda tekrar ayağa kalkamayacağımı anlayınca beni bir çırpıda kucağına aldı. Çok güçlüydü. Kaslarını ve baklavalarını kazağının altından bile hissedebiliyordum. Beni kucağında dışarı çıkarırken sadece yere düşmemek için kollarımı boynuna dolamakla yetindim.

Dışarı çıktığımızda beni eski model bir arabanın ön koltuğuna oturtup emliyet kemerimi bağladı. Ardından oda şoför koltuğuna geçti. Araba çalıştığında hiç konuşmadan yola koyulduk. Aklımda cevabını almam gereken bir çok soru vardı fakat konuşmaya cesaretim yoktu.

Bu rahatsız edici sessizliği o bozmuştu.

-'Ben Ethan.' Gözlerini yoldan ayırmadan konuşmasına devam etti.

'20 yaşındayım. Sende Christie Scott olmalısın öyle değil mi? 18 yaşında bir genç kız. '

Yüzünü bana döndüğünde kafamı olumlu anlamda salladım, yukarı aşağı.

-Benden ne istiyorsun?

-Ben bir şey istemiyorum. Lanet olası pislik amcam istiyor. Acı çekmeni istiyor. Annenin onunla evlenmediği için seni suçlu buluyor.

-Annem mi?

-Evet. Önceden amcamla annenin bir ilişkisi varmış. Annen yani Bayan Milena Scott hamile olduğunu öğrendiğinde amcam olacak adamla evlenmek üzereymiş. Amcamda başka bir adamın çocuğuna babalık yapmak istememiş. Bayan Milena'yı seni aldırması için zorlamış. Annende bebeğini aldırmak istemeyince amcamla ilişkisine son vermiş. Bu yüzden amcam seni suçluyor. Annene gerçekten aşıkmış ve Bayan Milena onu senin yüzünden terk ettiğini düşünüyor. O kaçık bir herifin teki!

-Annem onuda beni terk ettiği gibi mi terk etmiş? Annem beni terk etti Ethan. Bana annelik yapmak istemedi. Neden benim için evlilik adımında olduğu ilişkisini bitirsin ki?

-Böyle düşünme Christie. Bilmediğin başka nedenler var. Seni terk ettiğini düşünüp anneni suçlama.

Ben meraklı gözlerle Ethan'a bakarken gözümde biriken göz yaşlarının akmasına izin verdim...

Anlayamıyordum, annemin beni neden terk ettiğini de Ethan'ın amcasının benden ne istediğini de anlayamıyordum. Benim suçum neydi ki? Annem onu reddettiyse benim suçum neydi?

Beni derin düşüncelerimden Ethan uzaklaştırmıştı. Arabayı sahile yakın bir yere park etmişti . Ona 'neden durdun?' Bakışları atarken kulunu arka koltuktaki piknik sepetine uzattı. Sepeti oturduğumuz koltukların arasındaki boşluğa yerleştirip içinden 2 tane sandviç ve 2 şişe meyve suyu çıkardı. Sandviçi ve meyve suyu şişesini bana uzatırken yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirdi.

'Acıkmış olmalısın. Hadi al.' Ben yüzüne şaşkınca bakarken tekrar sırıtıp 'korkma içine zehir falan koymadım. Seni korumaya çalışıyorum. ' dedi.

Bende istemsizce gülümsemiştim. Ne?! Gülümsemiş miydim? Napiyordum ben? Beni kaçıran adama sırıtmıştım resmen. Ama o beni korumaya çalışıyormuş hem amcasının dediği hiç bir şeyi yapmadı bana. Yapmazdı değil mi? Beni öldürmezdi yani? Ahh Christie! Ne çabuk unuttun yanında oturduğun adam seni kaçırdı!

Açlığıma daha fazla direnemeyip elindeki sandviçi hemen kapıp kocaman bir ısırık aldım. Aman tanrım ne kadar güzeldi böyle. Bu zaman kadar yediğim en güzel sandviçti. Yada kurt gibi aç olduğum için bana öyle gelmişti.

Uzun süren sessizliğin ardından hala neden burada olduğum konusunda hic bir fikrim yoktu.

-Beni evime götürür müsün? Beni korumaya çalıştığın için teşekkür ederim. Ama eve gitmek istiyorum. Arkadaşım nerede? O güvende değil mi? Ah Sofia benim için çok endişelenmiştir. Lütfen beni eve götür!

Ethan hiç konuşmadan piknik sepetini tekrar arka koltuğa yerleştirdi ve arabayı çalıştırdı. Yol boyuncada bidaha da konuşmadık...

*Oylarsanız ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum...

BEYAZIN SİYAH TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin