Kızını kaybetmiş bir baba gibiydim. Gözlerim, ruhum, kalbim arıyordu ama bulamıyordu. Yapbozun son parçası kayıptı ve yapboz tamamlanamıyordu. Yapbozun tam ortasındaki parça olmadan yapboz bir hiçti.
Efe'nin ağzından anlatım
Gözümün önünden her şeyi almışlar gibi hissediyordum. Tek ardaşım olan Gül'ü almışlardı. Kendimi onu kurtarmaya adamıştım. Olabildiğince bu odadan çıkmaya çalışıyordum ama kapı kırılmaz kapı, cam kırılmaz camdı. Elimden bir şey gelmiyordu. Bu odada hapsolmuştum. Asıl içimi acıtan ise Gül'ün gel demesine rağmen mektubu okumak için burada kalmamdı. Böyle nereye kadar oturacaktım? Bir çözüm bulmam gerekiyordu buradan kurtulabilmem için. Sonuçta imkansız diye bir şey yoktur. Elbet buradan kurtulacaktım. Beyin fırtınası yaparken aklıma bir fikir geldi. Bu odada bir kitap bulursam kurtulabilirdim. Kitabın üzerindeki üç boyutlu gezegene tıklayıp o gezegene gidebilirdim. Odada aklıma gelebilecek her yere baktım ama hiç bir şey yoktu. Ne bir kitap ne de başka bir şey vardı. Delirmek üzereydim. Hiç bir çıkış yolu bulamıyordum. Acaba şuan Gül ne haldedir diye düşündüm. Sinirden kıpkırmızı olduğumu hissedince derin nefesler aldım. Sanırım bir tür atak geçiriyordum. Yüzüm sımsıcak ve kıpkırmızıydı ama ben çok üşüyordum. Doğru ya ben bunu nasıl düşünemedim! Üşümek! Soba! Sobanın içine bakmamıştım. Son umudumla sobanın içine baktım ve az daha mutluluktan yere düşüyordum. Sobanın içinde bir kitap vardı. Hemen kitabı açtım. Soluk renkli bir gezegen vardı. Heyecanla üstüne dokundum. Ne? Gezegenin üstüne dokunuyordum ama hiç bir şey olmuyordu. Neden olmuyordu? Mantıklı düşünmeye çalıştım. Belki gezegenin olduğu yere gitmem için bir şey yapmam gerekiyordur ama ne? Gezegene nasıl gidebileceğimi düşünüp dururken aklıma bir fikir geldi. Gezegen solgun renkli olduğuna göre demek ki şuan etkisiz haldeydi. Belki düzeltmenin bir yolu vardır diye düşündüm. Gül ile tanıştıktan sonra ne zaman bir çaremiz olmasa bileziklerimizi kullanıyorduk. Şuan da kullanmayı deneyecektim. Bileziğimi çıkarıp kitabın üstüne koydum. Belki gezegenin tekrar kullanılabilmesi için enerji verir. Ya da başka bir şekilde oraya gitmemi sağlar. Hiç bir şey olmamıştı. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Umudumu kaybedemezdim. O an da aklıma geldi ki bilezikler sahibinin üstünde olmayınca çalışmıyordu. Hemen bileziği takıp bu sefer de öyle denedim ama yine olmamıştı. Sıkıntıyla etrafı incelerken bileziğin işe yaradığını anladım. Yeşil bir ok dolabın içini gösteriyordu. Bu sefer bir şey bulacağıma emindim ama yine de şaşırmıştım. Bu dolaba en az bin kez bakmıştım. Dolabın kapağını açtım. Olamaz! Yine hiç bir şey yoktu. Artık sinirden köpürmek üzereydim. Sanki biri bana oyun oynuyordu. Yeşil oka baktım hala dolabı gösteriyordu. En son da sinirden dolaba tekme attım ve dolap devrildi. Çıkan gürültüden dolayı az daha sağır olacaktım. Devrilmiş dolabın altından köşesi gözüken beyaz bir kağıt dikkatimi çekti. Demek ki yeşil ok dolabın altını gösteriyordu. Hemen yerden not kağıdını aldım ve okumaya başladım.Gezegen kitapları
Madde-1 Bir gezegen kitabına dokunarak o kitabın temsil ettiği gezegene gidersin.
Madde-2 Eğer bir gezegene dokunduysan ve o gezegene gitmediysen üstüne de gezegen solgun bir renge sahipse o zaman o gezegen kilitlenmiş demektir. Bu kilidin açılması için gezegenin anahtarına ihtiyacın var. Aksi takdirde hiç bir türlü o gezegene gidemezsin. Tek şart anahtar ile açmaktır.Okuduklarım heyecanlanmama neden olmuştu. Artık gezegeni nasıl etkinleştireceğimi biliyordum. Anahtar bulmalıydım. İçimde anahtarın bu odada olduğuna dair çok güçlü bir his vardı. Sanki anahtarı ben saklamışım gibi hissediyordum. Bu odada olduğunu biliyordum. Sobanın üzerinde bir vazo vardı. Vazonun üzerinde ise bir gül. Gülü çıkarıp vazonun içine baktım. Evet, anahtar oradaydı. Anahtarın orada olduğunu nasıl tahmin ettiğime şaşırdım ama şimdi bunları düşünmeye vaktim yoktu. Sırt çantama gezegen kitapları hakkında bilgi veren kağıdı ve gülü koydum. Gülü neden koyduğumu bilmiyordum ama aklıma Gül'ü getirdiği için koymuş da olabilirdim. Gezegen kitabını açtım. Anahtarı gezegenin üstüne değdirdiğim an her yer bembeyaz oldu. Evet, kurtulmuştum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Durdu Biz Durmadık
ActionZamanla birlikte ruhum da durdu ama ben bu ruhu tekrar hareket ettirdim. Ben bu ruhun sonsuza kadar durmasına izin vermedim.