493.Gün
~Big Day~
Nilay, Öykü, Ayaz ve Tahir her zamanki cafede oturmuş muhabbet ediyorlardır. Nilay'ın telefonu çalar,
"Hih"
Öykü telaşla
"Noldu"
"Ya benim babaannem buralarda oturuyor yani bularalda dediysem Trabzon'nun çıkışına doğru deniz kenarı bir evde. Bizimkiler oraya gidince dedenlere uğra demişlerdi tamamen unutmuşum."
"Bir şey olmaz işim vardı falan dersin aç."
der Ayaz.
Nilay telefonu açar.
"Babaannecimm"
"Hah Ahmet açtı hayırsız torunun."
"Ya babaannecim öyle deme ama."
"Hani sen bizim yanımıza gelecektin?"
"Benim aklımdaydı zaten gelecektim yarın yanınıza."
"Hadi şimdi gel."
"Şimdi mi geç değil mi biraz?"
"Gel burada kal bir gece de beni mi kırıyorsun?"
"Olur mu öyle şey babaannecim hemen çıkıyorum."
"Hadi bekliyoruz."
Diyip telefonu kapatır.
"Gençler benim gitmem lazım"
Tahir,
"Bırakayım mı ister misin?"
"Yok saol giderim ben hem geç oldu."
"Tamam sen bilirsin."Nilay arabasına binip babaannesinin evine gelir kapıyı onun yaşlarında bir kız açar. Nilay,
"Ii ben babaannemle dedeme bakmıştım ama yanlış mı geldim acaba?"
"Nilay?"
"Hıhı evet."
"Yok yanlış gelmedin geçsene."
Nilay içeri geçer. Babaannesinin ve dedesinin elini öpüp oturur. Sonra gülümseyerek
"Ee tanıştırmayacak mısınız? Sen kimsin? "
Uzun süre bir sessizlik olur kimse ne diyeceğini bilmiyordur. Bi an gözleri dolar sahi ya kimdi o? Nilay'ın babaannesi hemen olaya müdahale etti,
"Duru! Bir süredir bizimle ve bizimle olacak"
Duru...
"Yaa ne güzel bi ismin var Nilay bende. Memnun oldum."
Güzel bi isim evet de onun muydu gerçekten? Ilk defa gerçeklerle bu kadar yüz yüze gelmişti ağlamamak için kendini cok zor tutuyordu. Kısaca
"Bende memnun oldum."
dedi ve bi daha sesi hiç çıkmadı. Geç olup Nilay'ın dedesi ve babaannesi uyuduğunda Duru ve Nilay basbasa kaldı. Nilay kalkıp Duru'nun yanına oturdu.
"Sen iyi misin?"
"I-iyiyim neden ki?"
"Bir derdin var gibi. Anlatmak istersen dinlerim hem belki yardımcı da olabilirim."
Duru ya da adı her neyse derin bi Nefes aldı.
"Bir yıl önce, daha da fazla olabilir emin değilim. Deden beni kıyıda bulmuş. Baygınmışım, uzun süre kendime gelememişim kendime geldiğimde de hiçbir şey hatirlamiyordum gerçi hala da hatırlamıyorum ismimi bile."
Nilay şok olmuş bir şekilde karşısındaki kıza bakıyordur. Sonra aklına bir fikir gelir.
" E polise gittin mi illaki ailen kayıp ilanı vermiştir."
Heyecanla
" Vermiş midir?"
" Vermiştir tabi niye vermesinler illaki seni arayan birileri vardır. Ne dersin pazartesi karakola gidelim mi?"
Sevinçle Nilay'a sarılır.
"Çok teşekkür ederim."
Nilay da sarılır.
" Umarım ulaşırız ailene."
"Umarım."
Ve uyurlar.Ertesi sabah Nilay,
"Benim şimdi gitmem gerek Pazartesi görüşürüz."
"Görüşürüz."
.
.
.
"Nilay'ın telefonu çalar.
"Efendim babaanne?"
"Kızım acil gelmen lazım."
"Noldu iyi misiniz?"
"Biz biz iyiyiz de Duru..."
Nilay telaşla
"Noldu?"
"Sinir krizi geciriyor galiba sakinleştiremiyoruz. İlk defa böyle oldu."
"T-tamam geliyorum hemen."Telefonu kapatır.
"Benim gitmem lazım."
"Noldu biz de gelelim mi?"
"Yok ben hallederim gelirim bi saate merak etmeyin."Nilay hızla arabasına atlayıp dedesinin evine gider.
"Nerede?"
"Odasında sakinleşti biraz ama açmıyor kapıyı."
Nilay, Duru'nun odasının önüne gelir kapıyı tıklatır.
"Güzelim ben geldim hadi aç kapıyı konuşalım."
Güzelim.. Güzelim.. Güzelim... Aklına yine tek bildiği o cümle gelir. Sesini çıkarmaz.
"Bak korkuyorum ama lütfen aç kapıyı."Tahir dayanamayıp Nilay'ı takip etmiştir.
"Nilay noluyor?"
"Tahir?"
"Ne? Takip ettim."İrkilir bir anda o ses... Her gece rüyasında duyduğu o sesi mi duyuyordu? Yoksa gerçekten kafayı mi yemişti artık?
