#1.

98 12 133
                                    


Başlangıç.

Yıl 1996. 18 Şubat. Salı günü. Saat 20:00.

Boş koridorda yankılanan ayak sesleri gittikçe dahada net duyuluyordu. Bay Choi adımlarını en son kapının önünde durdurup derin nefes aldı. İçinde hem endişe, hem de garip bir hiss vardı. Karşısında durduğu demir kapıya bakıp aldığı nefesi geri üfledi. İçerdeki zalim şeytani varlık onu hem geriyor, hemde sinirlendiriyordu.

Kapının kilidini açıp içeri adımladı. Karanlık odada gördüğü iki çift kırmızı göz ona bakıyordu. Kim olsa ürker, korkup kaçardı. Ama bay Choi kapını kapatıp ona bakan kırmızı gözlere baktı. İki adım ileri gelip masadaki loş ışığı açtı. Işığı açmasıyla karşısındaki şeytana baktı. Alayıcı bakışlarla onu süzdüğünü fark edip sırıttı.

"Sana kaç kez bunu yapmamanı söyledim. Ne güzel eğleniyordum. Işığı açınca tüm eğlence yok oldu bay Choi. Hiç eğlenceli değilsin."

Bay Choi alayla sırıtıp sandalyesini çekti ve oturdu. Ellerini masada birleştirip karşısındaki elleri bağlı şeytana baktı. Kafasını iki yana sallayıp arkasına yaslandı.

"O kırmızı gözlerinle beni ürkütmek mi eğlence senin için? Hmm. Üzgünüm o zaman. Hiç ürkmedim. Belki çocukların ve ya başkalarının üstünde etki yapa bilir. Ama bende yapmaz."

Şu anda bu sözlerine sinirlendiğini hiss ede biliyordu Bay Choi. Ve bunu zevkle devam ettirmek istiyordu. Karşısındaki şeytan sırıtarak bakıyordu ona.

"Biliyorum bay Choi. Ürkmediğini hiss ede biliyorum. Ben her insanın korkusunu hiss ediyorum. Ama benim yanımda gerildiğine eminim.
Beni hafife alıyorsun dimi.? Korkmuyorsun. Yanlış yoldasın. Bence beni hafife alma."

Bay Choi yaslandığı sandalyeden doğrulup tekrar ellerini masada birleştirdi.

"Evet. Seni küçümsüyorum. Çünkü sen bir hiçsin benim için. Ayrıca bu haldeyken ne yapa bilirsin ki?"

Sakin tonda konuşup cebindeki sigara kutusunu çıkardı. İçinden bir tane alıp dudaklarının arasına aldı. Kibriti yakıp sigarasını alevlendirdi.

"Sigara?"

Elindeki kutuyu karşısında ona bakan şeytana uzattı.

"İhtiyacım yok. Kalsın"

Bay Choi sigara kutusunu cebine koyup içine çektiği dumanı dışarı üfledi. Ve alayla konuştu.

"Ah..Pardon. Ellerin bağlıyken içemezsin dimi? Unutmuşum."

Gerilen yüz hatlarından onu ne kadar sinirlendirdiğini anlaya biliyordu Bay Choi. Ve bundan çok memnundu. Sigarasını masada ezerek söndürmüştü.

"Bu kelepçeleri kırmak benim için çocuk oyuncağı biliyorsun dimi? Hatta seni öldürmekte. Beni burada sonsuzadek tuta bileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Komik durumdasın"

Bay Choi ayağa kalıp sandalyesini çekti. Loş ışıkla aydınlanan odada adımlayıp konuşmaya başladı.

"Demek çocuk oyuncağı... Haha! Güldürme beni. Neden o zaman ben gelinceyedek açmadın kelepçeni. Odayı havaya bile uçura bilirdin oysaki."

《EVİL》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin