Çobanlık utanılacak şey midir?
Ben seviyordum dağ bayır gezmeyi evimde bulamadığım huzuru doğada buluyordum bulutlar, ağaçlar, çiçekler beni dinliyorlardı.
Ailem ise ne yapsam azarlıyor hiç mutlu edemiyordum onları.Arkadaşlarım desen dalga geçiyorlardı çobanlığımla kıyafetlerimle benim yeni kıyafetim pek olmazdı hep onun bunun eskilerini giyiyordum.
Yinede mutlu ve umutluydum.
Arkadaşlarım nasıl bu kadar zalim olabiliyorlar?
Ben de istemezdim böyle yaşamayı.
Birçok kez intihar etmeyi bile düşündüm.
İntihar edenlerin cenaze namazı bile olmazmış.
Direk cehenemlik.
Bense hep Melek olmak istiyordum.Melek olmam için ecelim ile ölmem gerekiyor mesela kazayla ölürsem hiç üzülmezdim.
Keçiler otlarken benim de karnım acıktı. Akşamdan biraz fasulye vardı. Evde birkaç domates ve salatalık getirdim beraberimde.
Mis gibi bir piknik, arkaya doğru yaslandım.
Bulutları izledim şarkı mırıldanmaya başladım.
Şu an annem yanımda olsaydı eline ne geçerse bana doğru fırlatırdı. Çünkü
Bizim evde şarkı söylemek yasaktı.Yatağından kalkamayan kadına bir anda boğa gücü geliyordu.
Annem çok düşkündü abilerime gece gündüz ağlıyor çok gerek duymadıkça yataktan kalkmıyordu.Onu böyle görmek beni çok üzüyor bir yandan öfkelendiriyordu, hayata sımsıkı tutunsun ablamla beni sevsin istiyordum...
h
Hemen kıskanç etiketini yapıştırdılar eskiden annem beni severdi şuan çok öfkeli.Evimizde bitmeyen bir yas vardı.
Kendi kendimce konuşurken uzaktan onu o şerefsiz adamı gördüm bana doğru yürüyordu.Bir an yutkunamadım, kalbim yerinden çıkacak gibiydi,
Gözlerimle etraftan birkaç taş bulmaya çalıştım en yakınımdaki taşa doğru eğildiğimde yakınıma yetişmişti.
Elimde taş olduğunu biliyordu.-"Nasılsın güzelim?"
sesim zor çıkıyordu.
-"iyi."dedim
Bana doğru eğildi iki yanağımdan öperken sıkıca sarıldı.Çürük dişleri, pis kokan ağzı elimdeki taşı tam ağzının ortasına indirmek istedim ama sinirlenip bana daha kötü şeyler yapmasından korktum.
Taşı sımsıkı elimde tutarken eline yavaşça saçlarımdan sırtıma daha sonra da kalçama indirdi.
-"Ablam" dedim
"bize gelecekti bugün
Annem erken gitmem için tembihledi, merak edip yanima gelir ablam."Ucuz kurtuldum.
Bir dahakine ne yapabilirim diye kara kara düşünüyordum.
Aslında ablam o günden beri bize uğramıyordu. Canım ablam madem o gelmiyor ben gideyim.
Keçileri eve bıraktıktan sonra ablama gittim. Canım yeğenlerim evin önünde oturmuş ağlıyorlardı.
Ali altını pisletmişti sinekler üzerine üşüşmüştü.Verda ise kuru ekmeği şekerli suya banıp banıp yiyordu.
Ali'nin altını temizleyip yıkadım. Oturup ablamın gelmesini beklerken o lanetli günü düşündüm.Ablam'ın bize son gelişi. Yüzü gözü kanlar içinde kapımızı çaldı. Sırf haftalığını vermedi diye dayak yemiş tekmelenmiş garibim...
Arkasında kimsesi olmadığı için iki gün sonra evine geri döneceğini bilmiyordu.
Asla dönmem diye ağlıyordu. Ablam bir taraftan çocuklar bir taraftan durmadan ağlıyorlardı.
Ablam çalışırım kimseye yük olmam yeter ki başımda durun başımı boş bırakmayın dedi.Ne kadar ağlasa da gözünün yaşına bakmadılar 2 gün sonra geri gönderdiler.
Kocan döver de sever de dediler.
Yaraları iyileşmeden dönmesi içime oturmuştu.Eve döndüğünde eniştem iki orospu getirmiş onları pazarlıyor.
Ablam dönmeyecek sanıyordu herhalde.
Evde el emeği göz nuru salça, reçel, kışlık bütün erzağı yemişler dökmüşler. Ablamsa ögrendi dayak yesede evi terk etmemesi gerektigini.Terk etse ne yazar kimse yoktu arkasında.
Hayat nasıl adaletsiz tartı, hep erkeklerden yanaydı. Benimse daha büyük bir derdim vardı.Keçileri dağa çıkardığımda beni kim koruyacaktı?
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın!!!🙏
Fikirleriniz benim için çok önemli!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elfida
ChickLitBir falcıdan falıma bakmasını istedim. -'Eski hayatında zalim bir sultandın 7 defa doğup annesiz kalacaksın lanetlenmişsin.'dedi. Gözlerimden yaşlar akarken -'yaşadığım müddetçe umudum hiç bitmeyecek lanetlenmemişim' diye bağırdım. Koşarak eve gide...