1

10 0 0
                                    

Sabah 05:00

Yağmurlu bir gündü. Kendimi yataktan kalkmaya zorluyordum fakat günün basıklığı adeta üzerime çöküyordu. Nihayet yataktan kendimi kurtarabildiğim zaman yağmuru oldum olası sevdiğimi düşünüyordum. Fakat bugünün farklı bir havası vardı. Bugün tüm ülkenin yas tuttuğunu ve gökyüzünden dökülen bu taneciklerin bu ülkede yaşamış her bir vatandaşın göz damlaları olduğunu hayal ettim. Bir doğa olayının ruh halimi etkilemesi ne kadar garipti oysaki; bu havayı dağıtmak için sabah koşuma biraz daha hevesle atıldım.

Sabah 06:56

Kruvasan almak üzere her sabah uğradığım fırının kapısının üzerindeki 'kapalı' yazısı da moralimi bozmaya yetmeyecekti, kararlıydım. Sabahki performansımdan sonra enfes bir kahvaltıyı hak ettiğimi düşünüyordum; bu yüzden toparladığım pozitif enerjiyi hiçbir koşulda yıkmazdım. Aşağı mahalledeki diğer fırına yöneldim. Bu sırada bu yol üzerinde az sonra tam olarak aynı anda yaşandı diyebileceğim üç şeyden habersizdim. 

Birincisi, siyah eşofmanlı bir adam bana çarptı, sweatshirtünün  şapkası geçirilmiş ve elleri ceplerindeydi. Arkamdan çarptığı için yürüyüp giderken adamın yüzünü görememiştim. Normal bir insan başkasına çarptığında, acele içerisinde bile olsa 'Pardon' veya benzeri kalıp ifadelerle özrünü beyan ederdi. O arkasına dahi dönüp bana bakmamıştı. Ne yürüyüşü ne giydiği kıyafetler cinsiyetine dair bir ipucu veriyordu; yani kadın da olabilirdi erkek de. 

İkincisi, yeni gibi parıl parıl fakat eskiliğini yinede yakından anlayabileceğiniz, rent-a-car şirketlerinin gözdesi, siyah bir SUV'nin şoförü aracın kontrolünü kaybedip yürüdüğüm yolun karşısından bana doğru dengesiz bir şekilde gelmekteydi ve fren yapmaya niyeti yok gibiydi. Bir an araç şeridindeyken diğer bir an yayaların yürüyüş yoluna sürmesi şoförün kasti olarak yaptığından ziyade sarhoş olduğu izlenimini vermesi, kocaman bir aracın üzerinize geliyor olduğu gerçeği ile birleşince durumu daha da korkunçlaştırıyordu.

Üçüncü ve en tuhafı, yine tam o an, adeta sağır edici bir gürültü mahallenin her bir santiminde yankılanmaya başlamıştı. İnsanların saygı duruşunda bulunduğu tek notalık melodiler gibi fakat daha yükseği ve daha tizi; hatta belki de bu kadar karmaşa içerisinde olmasaydım sesin yanımdaki dükkan camlarıyla birlikte pek çok evin penceresini patlattığını ve kulaklarımdan kan geldiğini fark edebilirdim.

Son hatırladığım görüntü SUV'nin arkamdaki duvara çarpışı. Tüm ses kaza ile birlikte adeta uzaklaşarak kayboldu  ve onun yerine daha tanıdık bir ses kulaklarımda çınlamaya başladı. Geçmişin tozlu raflarından kulağıma çalınan bu ses sadece iki kelime söylüyordu. Belki de tekrar duyamayacağım sandığım bu sesi bir kez daha işitmenin verdiği sevinç bu iki kelimenin beynimde saliseler içinde algılanmasıyla buruk bir tebessüme dönüştü. Sonrasında bayılmak üzere görüşüm bulanıklaştı ve zifiri karanlığa teslim oldum. Karanlıkta o vardı, sesin sahibi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VaveylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin