Evelyn'den
Üzerime siyah boğazlı kazağımı geçirdim. Onun üzerine ise biraz bol beyaz bir gömlek. Ardından gri süveter de gömleğimin üzerinde yerini aldı. Hava soğuk sonuçta değil mi? Altıma geçirdiğim siyah kumaş pantolonun paçalarını kıvırdım. Kapının önüne gidip çantamı aldım. Giymekten asla vazgeçemediğim siyah botlarımı da unutmadığıma göre hazırdım.
İçten içe endişeliydim. Ondan hoşlandığımı biliyordum ama Ashley'in duygularından gerçekten çok korkuyordum. Bu düşünceyle titredim.
Beni evimin önünden alacaktı. Nereye gideceğimizi bilmiyordum. Sadece beni alacağını söylemişti.
Evin önüne indiğimde Ashley gelmişti. Arabanın ön koltuğunu açıp oturdum. Bana dönüp sarıldı. Şaşırmıştım. Daha önce sarılmamıştık hiç. "Hoş geldin."
"Hoş buldum."
"Çok eğleneceğiz. İnsanlardan ve şehir ortamından biraz uzak kalacağımız bir yere götürmek istiyorum seni."
"Nereye gidiyoruz ki?"
Her zamanki gibi sıcacık gülümsemesinden sundu ve omuz silkti. "Pikniğe."
Şaşırmıştım ve heyecanlanmıştım. Onunla piknik yapma fikri kulağa çok hoş geliyordu.
Arabayı çalıştırdı ve kısa bir zaman sonra şehirden uzaklaşmış ağaçların arasındaydık. Etrafta piknik masaları vardı. Çok fazla kişi yoktu. Birkaç çift ve aile bulunuyordu.
Ashley arabadan inip arka koltuktan piknik sepetini aldı. Üzerinde neon yeşil bir mont, altında ise kot mom jean vardı. Siyah uzun saçlarına montuyla uyumlu neon bir bere takmıştı. Kısacası her zamanki gibi çok hoştu.
Beraber boş olan bir masaya doğru ilerledik. Sepeti masanın üzerine koydu ve içindekileri çıkarmaya başladı. "Yemek yapma konusunda pek iyi değilim ama atıştırmalık bir şeyler hazırladım."
"Daha önceden söyleseydin ben de bir şeyler hazırladım" dedim.
"Daha önceden söyleseydim bu kadar keyifli olmazdı bence."
Kafamla onaylayıp bulutları izlemeye başladım. Hafif rüzgar esiyordu ama rahatlatıcı ve sakinleştiriciydi.
Karşıma oturduğunda sırt çantasından bir şeyler çıkardığını gördüm. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken "Mandala getirdim sever misin?" dedi.
Hızla kafamı sallayıp getirdiği kitaba ve boya kalemlerine baktım. Duyduğum en güzel kahkayı atıp "Hem yeriz hem de bunu yaparken sohbet ederiz" dedi.
Ben termostaki ılık sütü getirdiği bardaklara doldururken o da yaptığı kurabiyeleri ve sandviçleri hazırlıyordu. Çok sıcak ve tatlı bir ortam oluşmuştu ve benim en sevdiğim şey onunla vakit geçirmekti.
Bu bölüm gerçekten hoş oldu.