Herkese merhaba! Uzun bir aradan sonra tekrar bölüm yazmaya başladım. Çok geç kaldığımın farkındayım ama ilham perim beni terk edip gitmişti. Ama şu an, tekrar benimle beraber...
Bölümü maalesef ikiye ayırmak zorunda kaldım çünkü kağıttan telefona aktarıyorum, hâlâ... Ve ikinci kısım bitmedi. Ama tekrar ertelemek de istemediğim için yayınlamaya karar verdim. Sizi bölümle başbaşa bırakıyorum, iyi okumalar... ❤️
10. Bölüm
Şevval'in Anlatımından
Canı yanan şöyle dursun. Canı yanan incindiği yerden sevilsin. Ama ne olursa olsun canı hiçe sayılanlara iyi davranılsın. Benim yüreğim kaldıramaz bunca yükü. Gülcan'ın annesine üzüldüm. Empati kurmuştum ya ben? Empati. Canı yanan sabretsin öyle mi? Ben edemem sabır falan. Yattığım hastane yatağından hızla doğruldum. Elim serum bağlı olan koluma gitti. Söküp attım bir kenara canımın yanmasını hiçe sayarak. Ayakkabılarımı zor bela giyinip doğruldum yatakta.
"Bekle annem, geliyorum." dedim bağırmaktan kısılmış sesimle. "Seni affettiğimi söylemeden göndermem seni hiçbir yere. Biliyorsun." Ellerimle saçlarımı çekiştirdim. "Anne, seni çok seviyorum. Hiç demedim ama-" Bedenim gürültüyle yere savruldu. Ayakta duramıyordum. "Diyemedim." diye avazım çıktığı kadar haykırdım. "Diyemedim işte. Bir kez olsun saçlarını çekinmeden koklayamadım." Tekrar ayağa kalkmak için çabaladım. Ellerimle yerden destek alarak kalkmak istedim. Başardım da. Ellerimin tiitremesi duracak gibi değildi. İçimden o kadar çok şey gitmişti ki. Başta kalbimi hissedemiyordum. Kalbimin yerini annemle olan anılarım almıştı. Hatıralarım... Biliyorum. Annem gitse bile onlar benimle kalacaktı. Yaşatacaktım. Çok şey yaşamamıştık birlikte ama olsun, en azından anılarım vardı. "Annem, siyahlarına aklar düşmeyenim... Şimdi gittin ya, keşke daha önce gelebilseydim sana. Keşke daha önce öpebilseydim inci tanelerini. Keşke daha önce içime çekebilseydim ak uğramayan saçlarının kokusunu. Şimdi sen böyle yatarken hiçbir şey gelmiyor içimden be annem..."
Odanın kapısı yavaşça açıldı. Arkasında kalıyordum. Başımı kimin geldiğine bakmak için hafifçe doğrulttum ama canım yanmıştı bu hareketimle.
"Şevval!"
Furkan? Gözlerimi güçlükle devirdim. Onun ne işi vardı burada?
"Şevval," dedi telaşla kaplanmış sesiyle bir kez daha. "Gel buraya."
Bir hamlede beni kucağına alıp yatağa tekrar yatırdı. Her yerim zangır zangır titriyordu. Gözlerimden hâlâ yaşlar akmaktaydı. Dayanamıyordum. Bu kadar büyük bir acıyı taşıyamazdım. Çok ağırdı bu. Omuzlarım bu yükü kaldırmak için çok zayıf. Ellerimle bembeyaz çarşafı avuçladım. Bunlar niye beyaz ki? Kefene ön hazırlık mı bu hastane çarşafları?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatıram Olsun İstedim
Ficção AdolescenteHatıralar geri döner mi? Gittikleri yerde kalmazlar mı? Kalsalar ne olur? Kalan umutlar bir bir dökülemezler mi? Kalan üzülmez, giden değer bilmez olunca; kalmayan umutlar dökülemedi. Dönmeyi bile becerememiş bir hatıra... Hiç dönmeseymiş, umudumu b...