Berbat Bir Yıl

9_Deniz vs Berk!

Kızlar beni bahçede bırakıp gittikten hemen sonra da zil çalmıştı. Ben de sınıfa doğru çıkmaya başladım. O sırada tuvalete de uğrayayım dedim. Çıkarken tuvaletlerin bulunduğu koridorda Deniz ve Berk'in konuştuuklarını duydum. Tuvaletten çıktığım gibi geri girdim. Bu konuşmayı dinlemeliydim.

=Var ya Deniz senin tam bir piç olduğunu biliyordum ama bunu yapabilecek kadar değil.

Deniz elini saçlarından geçirip sıkıntıyla ofladı.

+Ne yapsaydım lan! Kız benim suratıma bakıp resmen seni sevmiyorum dedi. Ama doğru sen beni nereden anlayacaksın ki? Aşık olmak ne demek biliyor musun ki?

=Aslına bakarsan biliyorum.

Berk’in sesindeki hayal kırıklığını fark ettim.

+Gerçekten mi?

Deniz şaşırmıştı.

+Kimmiş bu şanslı kız? Diye güldü.

Tam Deniz cevap verecekken tuvaletçi abla yanımda bitiverdi. 

#Kız napıyorsun sen burada? Çabuk derse! Çabuğğğkkk! diye çığlığa yakın sesiyle bağıracakken onu susturdum.

-Dur ablacım dur. Az bişey dinlicez susmuyon ya.

#Son on saniyen. İşini yap ve ilkokul tuvaletinden def ol.

Ay ben bir de dalgınlıktan ilkokul tuvaletine girmişim. Çok da umrumda ya. 

Tekrar konuşmaya kulak kesildim.

=Bak Deniz, kızı seviyor olabilirsin ama sevgini gösterme biçimlerini gözden geçirsen iyi olur. Hem bence bu davranışların Zeynep' e layık değil. Bence onu haketmiyorsun.

+Konuşmalarına dikkat et lan!

=Etmezsem ne olurmuş?

+Seni doğduğuna pişman ederim.

=O biraz sıkar.

O sırada konuşmalarını bir şey kesti. Evet, tuvaletçi ablanın beni itmesiyle çığlık atarak dışarı uçan bir ben.

#Git platonik aşkının konuşmalarını dinleyecek ilkoku tuvaletinden farklı bir yer bul! 

İkisi de bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Ben de Deniz'in benden hoşlandığını( aşık olduğunu :)) duyduktan sonra böyle olmuştum. Deniz'in de ağzı( dudağı değil dudağı ile birlikte 32 dişi ve damağı) tuvaletçi ablanın sözlerinden sonra muz şeklini almıştı. Ben ve zeki tabirlerim. Hah hah hah. Utançtan domatese dönen yüzümü saymazsak -kabul ediyorum güzel bir andı! Hemen oradan kaçıp kızların yanına koştum. Ama bu sefer benim yanımda değillerdi. Çoğu konferans salonunda yaptığı piçlikten sonra Deniz'İn bana aşık olabileceğini düşünmüyorlardı. O an aklıma şeytani bir fikir geldi.

-Kızlar bakın şimdi siz hani Deniz'in bana aşık olabileceğini düşünmüyorsunuz ya şöyle yapacağız. Ben Berk'e yavşayacağım hatta gerekirse sevgili falan olacağım. Sonra Deniz'in tepkisine bakacağız.

Kızların hepsi bu planı uygun görüp kabul ettiler; Nadide hariç.

*Ya Berk'e yazık belki o kabul etmez bence saçna bir plandı bence. Hiçbirimiz bu cümleden bir bok anlamamıştık. 

-Çoğumuz kabul ettiğine göre Nadide, plan kabul edildi demektir. 

Nadide'nin gözünde öfke kırıntıları yakalıyordum ama hemen sonra yüzünü ifadesizleştirdi. 

*Tamam olur.

Sanırım artık Berk'e gidip yalvarmaya da hazırdım. Berk'i bir bankta oturup sigara içerken yakaladım. O sigara içiyor muydu ya? Sigaradan nefret ederdim ama planın uygulanabilmesini istiyorsam katlanmalıydım. Gidip yanına oturdum.

=Sen de Deniz'i seviyorsun değil mi?

Şaşırmıştım. Böyle ani bir çıkış beklemiyordum.

-Niye sordun ki şimdi?

=Evet, anlamıştım zaten hoşlandığın belliydi.

Beni takmıyordu. Daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibiydi. Birden bire ona yavşama planlarımı kafamda yok ettim. Onunla sevgili rolü yapmak için izin istemek daha mantıklı gelmişti nedense. Sonuçta sevgilisi falan olup olmadığını bilmiyordum.

-Berk, şey sana bir şey anlatacağım.

=Anlat.

Ona Deniz'le konuşurlarken duyduklarımı, onu sevdiğimi, planımızı, kızlarla konuştuklarımızı, kuşkularımı kısacası her şeyi anlattım. Beni dinledikten sonra şunları söyledi.

=Zeynep, çok isterdim ama benim hoşlandığım biri var. Ona neredeyse aşıkken başkasıyla sevgili rolü falan yapamam.

Ay, ben sanki sana aşığım altı üstü rol yapcan salak şey diye düşündüm.

Şimdi bulmam gereken iki kişi vardı:

Berk'in hoşlandığı kız ve sevgili rolü yapabileceğim başka bir kişi.

Vote&yorum bekliyoruz.