T 3- Dünyaya hoş geldin Nehir...

2.5K 144 58
                                    

Medyada küçük bir Nehir, ihihi. İyi okumalar :3

--

"Bahar.... Bahar Alsancak! Hangi odada?"

"408, efendim."

Görevliye cevap bile vermeden koşmaya devam ediyordum. Koşuyordum da koşuyordum... Ama o kadar çok merak ediyordum ki yeğenimi ve ablamın halini.. . "Biraz yavaşla be, kovalayan mı var?!"

Beren'e cevap vermeden koşmaya devam ettim. Ve o beklenen odanın önüne geldiğimde, ellerimi dizlerime koyarak nefes almaya çalıştım. Nefessiz kalmıştım. O yüzden sıktı nefesim. "Az anlayışlı ol Berişko. Annem aradığından beri uyumuyorum be ben!"

Öyleydi. Saat 4'te aramıştı, ondan sonra Beren'i uyandırmıştım. Ee, bana baya bir saydırmıştı tabi. Sabahlamıştık, 8'e kadar yatmamıştık. Ondan sonra 2 saatçik uyumuş, Naci teyze uyandırmıştı bizi. Sonra da... Kahvaltı bile yapmadan Beren'i buraya sürüklemiştim. Sürü psikolojisi...

Yutkundum, nefesim düzelmişti. Ellerim, titriyordu. Ayaklarım da. Neden bu kadar heyecanlanlanmıştım bilmiyorum. Normalde de heyecanlanırdım ama bu farklıydı. Bu, benim yeğenimin dünyaya geldiği gündü. 2 Temmuz... Dünyaya gözlerini açtığı gün. Acaba neye benziyordu, ya da kime? Beni sevecek miydi? O mini mini elleriyle parmağımı saracak mıydı?

"Ne bekliyorsun geri zekalı, davetiye mi?"

Ah, romantik ortamı bozmakta üstüne yok Beren... Beni bile geçtin, tebrikler. Milletçe alkışlıyoruz.

"Çok heyecanlıyım."

Destek verircesine elimi sıktı Beren. Onu seviyordum, bir kere daha söylüyorum. Belki romantik ortamı bozuyor ama, çok da güzel destek veriyor. "Git ve kapının ardında ne bulacaksın, gör evlat."

Lafımı geri alıyorum...

Dediğini yaptım. Titrek ellerim, kapıya uzandı. Ve yavaşça açıldı hastane kapısı. Küçük bir adım daha attım, bir tane daha, bir tane daha... Her adım beni o muhteşem manzaraya biraz daha yaklaştırıyordu. Enfes manzara... Ne odadaki ablamdan ses çıkıyordu, ne kucağındaki minik yaratıktan, ne yamacındaki eniştemden, ne arkamdan gelen Beren'den, ne de annemden... Zaman durmuştu sanki. Nefesler tutulmuştu. Herkes ne yaptığımı izliyordu. Sakin olmaya çalışarak bebeğe uzandım. Ablam bana gülümsüyordu. Benim canım, bana inat, doğal karamel saçlı ablam... Gözlerinde farklı bir ışıltı vardı onun. Daha önce hiç görmediğim bir ışıltı. Coşku, sevinç, vefa, merhamet, sevinç, hüzün.. Hepsi bir arada. Annelik ışıltısı o. Annelik, gözlerine ulaşmıştı ablamın. Damarlarına da ulaşmış, kanına karışmıştı.
Bebeği bana uzattı. Dudağımı yalayarak kucağıma aldım. Bu minik, benim yeğenim miydi şimdi? Ablamın o ayı kadar karnından çıkan varlık? Allah, ne güzel de yaratmıştı be, özene bezene. Gülümsedim, bebeğe. Burnuma yaklaştırıp kokladım, uyuyordu. O nasıl bir kokuydu... Cennet kokusu. Burnum bayram ediyordu sanırım. Bir gıdım yüzü vardı. Elimden bile küçük. Tonton yanakları, tontirik kolları, küçücük elleri, ayakları, kokusu... Bir kere daha gülümseyip şapkasını araladım azıcık. Sapsarı saçları vardı, aynı benim gibi. Teyzesi gibi... Gözleri ne renkti acaba? Ama onu uyandırmak istemiyordum. Dudaklarına kaydı gözüm. Mini minnacık o iki et parçasına. Minyatür gibiydi. Benim yeğenim, bir mimarın elinden çıkan olağanüstü çizim, heykeltıraşın bin bir zorlukla oluşturduğu heykel gibiydi... Bir kere daha dua ettim Tanrı'ya. Teşekkür ederim Tanrım, bu bebeği bize verdiğin için. Son bir kez koklayıp, kulağına değdirdim ağzımı. Ve fısıldadım sessizce, "Dünyamıza hoş geldin Nehir."

--

"Oy benim canım kızım, biricik kızım! Tontirik kızım yeğenine aşıkmış da haberimiz yokmuş..."

Teyze Serisi 1- TEYZE! (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin