Başım çatlıyacak gibi ağrıyordu.Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalıştım.Nerede olduğuma dair bir fikrim yoktu.Bir odada olduğumu fark ettim ama bu odayı daha önce bir yerden felan hatırlamıyordum.Odayı pür dikkatle incelemeye başladım.Odanın duvarlarları fazla tuaf bir biçimde alçı sürülmüş ve kurudukdan sonra sadece daha önce hiç görmediğim semboller kaplamıştı.Etrafıma bakmaya başladığımda açık bir kapı gördüm .kendimde o kapıdan çıkacak cesareti bulamıyordum.Elimi kafama götürdüm.Saçlarımı sağ omzuma alacakken saçlarımın kesilmiş olduğunu fark ettim.Gözlerimden yavaş yavaş dökülen su damlacıkları ağlıyor olmamın bir göstergesi idi.Belimde olan saçlarım şimdiyse omuzlarımdaydı.İşte şimdi umutlarımı kestiğim gibi saçlarımda kesilmişti.Kaşımda bir ıslaklık farkettim elimi kaşıma götürdüğümde ağır bir sızlamayla inledim.Elime baktığımda elime kan bulaşmış olduğunu gördüm.Ağlamam biraz daha şiddetlenmişti.Duvardan destek alarak ayağa kalkmıştım.Yavaş yavaş tahta kapıya doğru yöneldiğimde kapıdan gelen üstündeki siyah uzun paltosu ile görüş açıma giren adama baktım.Fazla korkmuştum.Beni görünce sinsice güldü.Dudakları kıpırdamaya başladığında ağızından şu kelimeler döküldü;
"Nereye gidiyorsun, ufaklık?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESİLEN UMUTAR
Teen Fiction"Hangi cürretle beni gıdıklarsın seni sersem!"dedim.Gülücüklerimin arasından . "Bayan Sadece Çağıl! "dedi ve oda kendini gülmekden alıkoyamıyordu.Ona adımı ilk söyleyişimde soyadımla söylediğim için " Bana sadece Çağıl diyebilirsin. " dediğimde oda...