Arkadaşlar bu bölümde Len'in kaybolmasının ardından geçen 5 yıl sonraki olaylar var. Bu bölümü ilk bölümle alakasız bulabilirsiniz fakat bu 5 yıl sonraki giriş bölümüdür. Yeni çıkan karakterleri de tanımanız için gerekli bir bölümdü. Bundan sonraki bölümlerde olaylar yavaş yavaş açığa kavuşacaktır. Multimedia'dakiler Kamui ile Kaito + Şarkıyı da Gumi söylüyor^^
En sonunda o heyecanla beklediğim gün geldi. Liseye başlıyorum!
Bugün hiç yapmadığım birşeyi yaparak erkenden kalkıp yeni üniformalarımı giyindim. Hızlıca merdivenlerden aşağı indim. Annem ortalıklarda gözükmüyordu. Çok mu erken kalktım acaba? Neyse en iyisi ses çıkarmadan evden tüymek. Kahvaltıyı da okuldan tost alarak halledebilirim.
Kapıyı yavaşça açıp kendimi dışarı attım ve aynı şekilde kapıyı yavaşça kapadım. Okula erken gitme fikri iyi olabilirdi. Bir süre yürüdükten sonra durak tam karşımda belirdi. Duraktaki oturaklarda boş bir yer vardı. Ayakta otobüs beklemekten iyiydi. Oraya doğru yöneldim fakat tam oturacakken benimle aynı üniformayı giyen mavi saçlı bir çocuk oturdu. Vay gözleri saçlarıyla aynı renkteydi ve onu çok çekici gösteriyordu. Yakasının düğmeleri açıktı. Kravatını gevçek bağlamıştı bu da onu ayrı bir çekici kılıyordu. Neyse şuan çocuğun cazibesine kapılma sırası değil, şuan laf atma sırasıydı.
O oturuyor elindeki telefonla uğraşıyor. Ben ise tam karşısında durmuş dik dik ona bakıyordum. Beni fark etmemiş miydi bu çocuk? En sonunda gözleri gözlerimi bulduğunda tam konuşmaya başlamak için ağzımı açmıştım ki benden önce davrandı.
''Hey sarışın, erkek keseceksen bari çaktırmadan yap. Karşımda dikilmiş bir şekilde değil.''
Ha? Daha demin ne dedi? Beni ne sanıyor bu mavi balina. Hemen cevabımı yapıştırdım.
''Ne diyorsun sen? Haha kim seni keser ki?''
Ben!
Tam bana cevap vermek için ağzını açmıştı ki otobüs geldi. Onun cevabını beklemeden doğruca otobüse yöneldim. Ah erken gelmek o kadar da iyi birşey değilmiş diye düşünürken diğer taraftan da akbilimi bulmak için çantamı karıştırıyordum.
Ah! Nerde şu lanet akbil!
Yoksa erkenden çıkayım derken yanıma almayı mı unutmuştum? Ah inanamıyorum. O sırada arkamdan bir el uzandı ve akbili iki defa bastı. Arkamı dödüğümde onu gördüm. Doğru ya! Benle aynı üniformayı giyiyordu bu demek oluyorki benle aynı okula gidiyor ve otobüs durağında olduğuna göre benle aynı otobüse binecek! Nasıl bu kadar akılsız olabilirim ben. Of.
''Yürü.'' dedi kesin ve emir verir gibi. Onu ikiletmicektim. Bana bir iyilik yapmıştı sonuçta.
Otobüsün derinlerine doğru ilerledim ve camın yanındaki tutacağa tutundum. Ardından dışarıyı izlemeye başladım. Bana akbil basmıştı. Belkide düşündüğüm kadar kaba biri değildi. Gözlerim dışarıdan otobüsün içine doğru gittiğinde onu görememiştim. Sonradan biri beni kolumdan dürtüklemeye başladığında kafamı kaldırdım ve o mavi gözlerle karşılaştım. Çok yakındılar. Sanki gözlerinin içinde kayboluyordum. Gözlerimi kaçırmak isterdim ama ben birisiyle göz göze geldiğimde korksam da utansam da sinir de olsam gözlerimi kaçırmam. Kaçırmak istemem. Çünkü insanın gözlerine bakarak o anki dugularını anlayabiliyorum. İnsanlar kendi hislerini gözlerine yansıtıyor. Ama neden acaba onun gözlerine baktığımda hiçbir duygu hissedemiyorum. Sanki masmavi bir okyanusun ortasında boğuluyormuş gibi hissediyorum.
Acaba o ne hissediyordu? Anlamıyordum. Surat ifadesi de düzdü. Hiçbirşey ifade etmiyordu. Fakat neden acaba? Neden o da gözlerini kaçırmıyordu. Aklıma doluşan düşüncelerle kafamı iki yana salladım. Böylelikle gözlerimiz birbirinden ayrılmıştı. Şimdi rahatça nefes alabiliyordum. Hemen söze başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZİM
أدب نسائيBugün yaşanan olayları unutmalıyım, unutmalıyım, unutmalıyım ''Evet unutmalısın.'' unutmalı- ha? Neyi unutmalıyım ki? 5 Yıl sonra...