Burası neresi?

595 33 15
                                    

Arkadaşlar önceki bölüm kısa olduğu için telafi olarak bu bölümü uzun yapmaya çalışıcağım. Multimedia'daki fotoğraf konuyla alakasız ama hoşuma gittiği için koydum. Şarkıyı da vocaloid'ler karışık söylüyorlar. Kimin kim olduğunu ayırt etmişsinizdir. İyi okumalar^^

...

''Evet, tek kardeşim.'' dedi gözlerimin içine bakarak. Gülümsüyordu...ama bu samimi bir gülümseme değildi. Gözlerimin içine baktığı için onun duygularını anlayabiliyordum.

Yalan söylüyordu...

Bunu anladğımı anlamaması için bende gülümsedim ve ''Ah! Anladım. Tanıdğım birisine çok benziyorsun da...'' Ne saçmaladım ben daha demin? Tanıdığım birisi kim? Bana çok benziyorsun da bende bizi kardeş sandım gibi daha da saçma bir şey söyleyemezdim de böyle bir şeyi söylemeyi de beklemiyordum. Bana şaşırarak baktı.

''Tanıdığın birisi ha...''diye mırıldandı sadece ikimizin duyabileceği bir şekilde. Daha kısık bir sesle devam etti. ''Ama bu...bu imkansız...'' Benim onu dinlediğimi fark edince hemen gözlerini kaçırdı ve sırasından ani bir hareketle kalktı. Sınıftakiler de ona şaşkın bir şekilde bakmaya başladılar. Ben dahil. Hemen yüzüne yapmacık bir gülümseme takınd ve elini ensesine götürüp kaşıdı.

''Ah olamaz! Ben yan sınıfta defterimi unuttum!'' dedi. Sınıftakilerin 'He buymuş demek.' 'Bende aniden kalkınca kötü bir şey oldu sandım.' gibi konuşmalar oldu aralarında. Karima-kun'un sınıfın kapısından çıkarken oldukça ciddi bir ifadesi vardı. Sınıftakiler onun defterini unuttuğuna hemen inanmışlardı. Ama o aslında defterini unutmamıştı. Bu sınıftan çıkmak için bir bahaneydi. Neden tanıdığım birisine benziyorsun dediğimde o kadar şaşırmıştı? Neden imkansız demişti. Birisinin ona benzemesi çok mu inanılmaz bir şeydi? Bildiği bir şey vardı. 

Yanıma Gumi, Kaito ve Kamui geldi. Onlara bahsedsem acaba doğru mu yapmış olurum? Kaito benim bu düşünceli yüzümü fark etti. O da bir şeyi düşünüyormuş gibiydi. Ona baktıp tek kaşımı soru sorar şekilde kaldırdım. Dayanamayıp düşündüğü şeyi açıkça söyledi.

''Bence o Karima denen çocuk bir şeyi unutmadı.'' Kaito'nun akıllı olduğunu ilk gördüğümden beri anlamıştım zaten. Kamui ise onun aksine hiçbir şey anlamamış gibi Kaito'ya baktı.

''Gerçekten mi?'' dedi inanmamış bir ifade ile.

''Nerden böyle bir sonuca vardın Shion?'' diye sordu Kaito'ya Gumi. (Y.N.Gumi Kaito'ya pek samimi olmadıkları için soyadıyla hitap ediyor.) Bende merak etmiştim. Benim anladığım türden mi anlamıştı? Yoksa daha zekica bir yoldan mı?

''İçgüdü.'' dedi Kaito gülümseyerek. Ya bende seni L sanmıştım. (Y.N.Anlamayanlar Google-sensei'ye Death Note yazıp izlesinler. :D Tabii hikayemi okumayı unutmayın .s) Şimdi kanıtları, fark etme yollarını felan yarım saat anlatcaksın şu bu...İçgüdü diyo ya!

''Yani sadece içine doğdu?'' dedi Gumi Kaito'nun cevabını belirginleştirmeye çalışarak.

''Tam olarak öyle değil. Aslında Karima'yı ilk gördüğümden beri onda tuhaf bir aura hissetmiştim. Aynı zamanda kendini tanıtırkenki yüz ifadesi, defterimi unuttum derkenki ani tepkisi ve son olarak da sınıftan çıkarken ciddileşmesi...Bu çocukta bir iş var.'' Tamam. Şuan tam L kadar olmasanda sana 2. Ben diyebilirim. Yine şanslısın hani. Söylediği şeyler benim düşüncelerimin tamamen aynısıydı. Fakat onun bilmediği bir şey vardı. Bu yüzden hiç tereddüt etmeden ''Aynen!'' diye bağırdım. Sınıftakilerin dikkatini çekmemek için sesimi daha da alçaltarak devam ettim.

''Aynı Kaito'nun dediği gibi. Fakat bir şey daha var. Ben Karima-kun'a tanıdığım birisine benziyorsun dediğimde sanki inanılmaz bir şey demişim gibi şaşırdı ve 'imkansız' dedi. Sonra da işte defterimi unuttum bahanesini kullanarak sınıftan çıktı. Aslında tanıdığım birisine benziyorsun demeyi bende beklemiyordum. Bir anda ağzımdan çıkıverdi.'' diye her şeyi onlara anlattım. Kamui ile Gumi bizlere şaşkın ifadelerle bakıyorlardı. Lafa ilk Kamui başladı.

''Anlattıklarınız çok şaşırtıcı ve şüpheli. Ama ne yapacağız ki?'' Gumi söze atladı.

''İlk seçenek doğruca yüzüne sormak. Fakat bu seçeneği sunmadan eliyorum. (sundun bile Gumi .p) Sonuçta ne diceyeceğiz ki 'Sende bir iş var oğlum! Kimsin sen!?' gibi bir şey mi? O yüzden 2. seçeneğe geçiyorum. İkinci seçenek de stalker'lık yapmak. (Y.N.Stalker bir kişiyi rahatsız edecek bir şekilde takip etmek. Çoğunlukla bu stalker'larn takip ettikleri kişi hakkında sapıkça düşünceleri olur.) Ama bu seçeneği de eliyorum. (yaw eliceksen neden sunuyosun .s) Çünkü bu da bizi gören kişilerin hakkımızda kötü düşünceleri olmasına yol açar. Aklıma başka gelmiyor. (gelmesin zaten.) 

Gumi haklıydı. Verdiği seçenekleri yinr kendisi elemişti. Bizim bu düşünceleri düşünmemize gerek kalmamıştı. Ama stalker'lık etraftaki kişiler hakkımızda kötü düşünse bile işe yarayabilirdi. Belki. Kaito'nun bir fikri var mı diye ona baktım. Fakat sorun şu ki o da aynı şekilde bana bakıyordu. Demek onun da bir fikri yoktu. Kafamı Kamui'ye doğru çevirdim o ise üçümüze de soru soran gözlerle bakıyordu. Umutsuz vakaydık. Sesli bir şekilde iç çektik. İç çekişimin hemen ardından zil çaldı. Birbirimize son bir kez bakıp sıralarımıza geçtik. Karima-kun gelmemişti... Okul bitine kadar da onu görmemiştim. Ve bizim tüm okul zamanı boyunca Karima-kun'un tam olarak kim olduğunu öğrenmek için bir şey bulamamıştık. 

Ertesi gün okula gelmişti. Bu fırsatı kaçırmamalıydık. Dün gece ne yapmamız hakkında çok düşündüm ve stalker'lık fikrini uygulamya karar verdim. Herksi aradım ve fikrimi söyledim. Onların da bir fikri olmadığı için kabul ettiler. Etraftakilerin hakkımızda ne düşündüğünü pek umursamıyordum aslında. İşte bugün ilk stalker'lık girişimimde bulunacağım gündü. 

İlk ders göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçmişti. Tenefüste çaktırmadan Karima-kun'u takip etmeye başladık. Ama çok göze batıyoduk. Hele hele şu Kamui ile Kaito! Bu kadar yakşıklı olmak zorunda mıydınız?!

''Bu kadar çekici olmak zorunda mıydım?'' diye kendini beğenmişcesine fısıldadı Kamui. Onun arkasından da ''Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydım?'' dedi aynı şekilde Kaito. Ah ben bunları gebertirim! (sus qız öyle taş çocuklar öldürülür mü? çarpılırsın he .s) Karima-kun okulun arka bahçesine çıktı. Bizde aynı şekilde çıktık ve orada olan yaşlı ağacın arkasına saklandık. Karima-kun arkasını kolladı. Kimseyi göremeyince okuldan kaçmamızı engellemek için okulu çevreleyen duvarın içinde bir geçit açtı. Ve son kez arkasını kolladıktan sonra geçidin içine girdi. Ne?! O daha demin ne yaptı? Geçit açıp içine mi girdi?!! Gözlerime inanamyorum. Hayatımda 2. defa böyle bir olayla karşılaşıyorum. Ha? 2. mi? 1.'si neydi? Neden hatırlamıyorum?

Bunları düşünürken geçidin küçüldüğünü gördüm. O sırada Kamui ile Kaito birbirlerine bakıp kafalarını onaylar anlamında salladılar. Ve Kamui Gumi'yi Kaito ise beni bir hamlede kucaklarına alıp geçide doğru koştular. Ben neye uğradığıma şarşırmıştım. Gumi ise heyecanlı bir şekilde geçide bakyordu. Geçit gitikçe küçülüyordu. Gumi ''Hadi!!'' diye gaz verecek bir şekilde bağırdı. Bu bağırışın ardından ikiside büyük bir zıplayış ile geçitten geçtiler. Geçtik mi demeliydim? Geçitten geçmemizin ardndan ben Kaito'nun üstüne Gumi de Kamui'nin üstüne yığılmıştık. Bunu düşünmeyip kafamı kaldırdım.

Burası neresi?

İKİZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin