Gerçekler...

475 28 5
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar sizinleyim. Bölümü elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Multide  Kaito var + Şarkıyı da Kamui söylüyor (dinlemeden koydum sadsadffs) Lütfen vote verip yorum yapın *~* İyi okumalar^^

...

Kafam çok ağrıdığı için konuşurken kekeliyordum. Kafamı iki elimin arasına alıp yere çömeldim. Ah! Çok ağrıyor. Hiç bu kadar çok ağrımamıştı. Kafam patlayacak gi...bi- *yere yığılır*

''Sen...''

Uyandığımda yumuşacık rahat bir yerde yatıyordum. Kafamın altındaki yastığı fark ettiğimde yatakta yattığımı anladım. En son ne olmuştu? Olanlar yavaşça aklıma geldi ve bir anda gözlerim irileşti. Yataktan doğrulup etrafı taradım. Birisinin evindeydim ve oldukça lüks bir yerdi. Yattığım yatak iki kişilikti ve oldukça genişti. Üstüne beyaz çarşaflar serilmişti. Yorganın ve yastıkların kılıfı da beyazdı. Bir süre boş boş duvara baktım. Gumilere ne olduğunu bilmiyordum ve çocukluk anılarımda Karima-kun'u görmüştüm. Ben, Kaito, Gumi ve Kamui Karima-kun'un açtığı bir geçitten geçmiştik ve bizim yaşadığımız dünyaya göre oldukça gelişmiş bir yere gelmiştik. Kimseye görünmeyelim diye ara sokaklarda gizlenirken iki belalı tipe bulaşmıştık ve yollarımız ayrılmıştı. Ve bende çocukluk anılarımı hatırlayım derken bayılmış mıydım? 

''Ah, demek uyandın.'' 

''Sen...'' Karşımda Karima-kun'dan başkası durmuyordu. Dilimde ona soracak tonlarca soru birikirken o hepsini ağzıma tıktı.

''Neden beni takip ettiniz bilmiyorum ama buradan gitmelisiniz.'' dedi sinirli bir ses tonuyla.

''Sen insan mısın?'' Evet, aklımdaki tüm soruları karıştırıp elimi içine soktuğumda açtığım kağıtta bu soru vardı ve bende o tonlarca soru arasındaki en saçma soruyu sormuştum. Haha, tabii ki de insandı. Sadece gelişmiş bir cihaza sahipti ve bu cihaz da bir geçit açarak seni gelişmiş bir ülkeye felan ışınlıyordu, değil mi?

''Hayır...'' Aferdesin?

''Haha, şaka yapıyorsun değil mi?'' Benle alay ediyor olmalıydı. 

''Bak sana her şeyi anlatacağım ve sende çeneni kapayıp arkadaşlarınla burayı terk edeceksin, anladın mı?'' Her şeyi anlatmak mı? Neyden bahsediyordu?

''Tamam...'' Anlatacaklarına göre karar verecektim. Şuan aklım hiçbir şey almıyordu. 

''Bak senin orada neden bayıldığını az çok biliyorum ve anılarında gördüğün kişi de ben değilim. Burası insanların yaşadığı bir yer değil ve senin burada olman tehlikeli. Buradakilerin hiçbiri insan değil, ben dahil. Burada gördüğün insanların uçmasının sebebi de bundan kaynaklanıyor. O açtığım geçit paralel evrenden dünyaya, dünyadan da paralel evrene geçiş sağlıyor. Ben, paralel evrenden yani buradan sizin yaşadığınız dünyaya geçiş yapabiliyorum. Eğer neden sizin dünyanıza gittiğimi sorarsan senin içindi. Hafızanı geri kazanmış olma ihtimalin vardı. Onu kontrol etmek için gitmiştim fakat size yakalandım. Ben, beş yıl önce senin ikiz kardeşin Len'i yani dünyadaki beni paralel evrene açtığım geçit ile ışınladım. O arabadaki bendim Len tam önümden geçerken geçiti açtım. Tabii sen ikiz kardeşinin gözlerinin önünde kaybolmasını gördüğün için hafızanı silmek zorunda kaldım. O gece olanları unutmak istediğini söylemiştin bende istediğini yaptım. Yapmam gerekiyordu... Bizim dünyamızda yasak olan bir şeydi bu. İnsanların doğa-üstü bir şeyi görmeleri. Neden Len'i bizim dünyaya ışınladığımı sorarsan yine senin içindi. O gün sen ölecektin. Len yüzünden... Önceden de söylemiştim, bizim doğa-üstü yeteneklerimiz var. Bunların arasında geleceği görmek de var. O gün Len karşıdan karşıya geçerken arabanın içindeki ben değilde bir sarhoş olacaktı. Sende, o sarhoş Len'e tam çarpacakken Len'i kaldırıma itip arabanın önüne atlıyacaktın. Sonra da... Söylediğim gibi. Bu nedenle Len'i ışınlamam ve senin hafızanı silip Len'i hayatından tamamen çıkarmayı düşünüyordum. Malesef ki öyle olmadı...'' Gözlerim irileşmiş bir şekilde ona bakıyordum. Hiçbir şey anlamadım desem yalan olurdu. Anlattığı şeyi kelimesi kelimesine anlamıştım ve duyduklarıma inanmak güçtü. Fakat bir yanım onun tamamen doğru söylediğini biliyordu. 

İKİZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin