0.9

3.1K 338 271
                                    

-3 gün sonra-

ne yapacağım diye kara kara düşünürken instagram postuna ayağımın incindiği hakkında yazı yazmaya çalışıyordum. kursum bir kaç gündür iptal olacaktı, ve bu gelirimin bir anda en dibe düşmesi demekti. fazla ciddi bir şey gibi gözükmüyordu aslında ama yine de.. korkuyordum işte.

bir anda aklıma gelmesiyle gözlerimi kocaman açıp içinde bulunduğum durumdan çekilip çıkmış, huzura ermiş gibiydim. Soobin. Soobin'siz hiçbir şey yapamazdım açıkçası, umarım beni unutmaz ve ziyaretime gelirdi. ondan hoşlanmıyordum, kesinlikle ona hissettiğim şey sadece alışmaktı. insanlara kolay alışırdım, bu da sürekli kırılmamın sebebiydi zaten. en son sevgilimden sonra kalbimi, içimi kimseye açmamaya karar vermiştim.

onu aklımdan çıkarmaya çalışırken tüm odağımı kaybettiğimi fark etmemle telefonu kapatıp koltuğun diğer ucuna attım ve elimi başıma koydum. bu kadar hareketsizlik hiç bana göre değildi, başım ağrıyordu. kafamı dağıtmak için elime televizyonun kumandasını alıp netflix'e girdim ve uzun zamandır izleyemediğim dizi, Sex Education'ı açtım.

tam diziye dalmışken kapının sesine irkilip koltukta oturur pozisyon aldım. kimdi ki acaba? sevinçle değneğimi elime alıp kapıya doğru hızlı hızlı yürümeye başladım. kapıyı açtığımda ise gördüğüm manzara, beni çok sevindirmişti.. duygularımı bastıramayıp sarıldım ona.

daha önce hiç kokusunu içime çekmemiştim. mükemmeldi kokusu, bir ara mutlaka parfümünü sormayı aklıma not ettim. belimde hissettiğim kollar ile gülümseyip ona baktım, gülümsediğimi fark edip hemen ciddi bir tavır aldım ve sarılmayı kestim. elime değneğimi aldım yine. "şey, hoş geldin. geçsene."

sırıttı ve sesine o sinir bozucu flörtöz tınısını ekledi. "böyle bir karşılama beklemiyordum, şaşırdım Yeonjunie~" koluma girdi ve bana yardım etmeye başladı. "sadece, uzun zamandır yanıma biri gelmiyordu tamam mı?" dedim mahçupca. aslında geliyordu, komşu kız her akşam yanımdaydı.

bir anda Soobin elimi bıraktı.

"Yeonjun! seni pis sapık!" dediği ile ne olduğunu anlamaya çalışırken televizyondan gelen inleme sesleriyle gözlerimi kocaman açıp televizyona baktım. keşke diziyi kapatsaydım. gerizekalı Yeonjun! "hass.." hemen hızlı hızlı elime kumandayı alıp televizyonu kapattım. "Bunu unutman için istediğin kadar para verebilirim! yemin ederim bu sahneleri geçiyordum.." yüzüme alaycı bir ifadeyle baktığında gözlerimi kapatıp yüzümü elime gömdüm. "tamam belki geçmiyordum bazılarını.."

gülmesiyle daha da rezil olmuştum. çenemden tutup ona bakmamı sağladı ve yüzünü bana yaklaştırdı. vücudum niye yanıyordu ki? kulağıma fısıldadı, "merak etme, kurstakilere söylemeyeceğim" bir anda çekildi ve ellerini çırptı. "eee, yemek yedin mi?" biraz soobin'e bakakaldıktan sonra dikkatimi dağıttım ve başımı evet anlamında salladım. "yedim."

"o halde, kahve yapayım mı? içer misin?"

"kahveyi sana mı yaptıracağım? Choi Yeonjun evine gelene hizmet yaptırıyor dedirtmem! ben yaparım, git otur!" diye çıkıştım bir anda. "ha ben Choi Soobin hasta insanı kendine hizmet mi ettirtiyor mu diyeceğim? yok daha neler! sen otur asıl?!" kaşlarımı çattım ve sesimi yükselttim. sinirlenmeye başlamıştım. "bir kere ben hasta değilim! sensin hasta, benim ayağım gayet iyi tamam mı?! bak!" ayağımı sertçe yere bastığımda acıdan inlememek için kendimi tutmuştum, gözlerim sulanmıştı. koltuğa oturdum ve sinirle tırnağımı yemeye başladım.

gelip yanıma yattı ve kafasını kucağıma koyup gamzelerini gösterdi. "tam bir bücürüksün biliyorsun değil mi?" güldü. ben de güldüm. gülüşü çok güzeldi. "boy mu ölçüşüyoruz?" dedi kendine güvenen bir sesle. gözlerimi devirdim. "hayır, yaş ölçüşüyoruz velet tavşan"

dance, yeonbin. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin