Perdenin o kulak tırmalayıcı hışırtı sesiyle hafiften gözlerimi açtım. Annem odayı temizliyordu. Güneş ışınları dahada uykumun zedenlenmesine sebep olmuştu. Saatin kaç olduğuna bakmak için telefonumu aramaya başladım. Tabii ki yine küçük kardeşim telefonumu kaçırmıştı. Hışımla yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Kardeşim Ally'nin odasının kapısını sinirle açıp konuşmaya başladım.
"Bana bak küçük cadı bir daha telefonuma sakın dokunma!"
Umursamaz bir tavırla omuz silkti.
"Destiny zaten 1-2 gün sonra New York'ta eğitimini sürdüreceksin bu telefonuda bana versen? Hatıra kalır."
Ona 'bunu söylemeyi ne zaman keseceksin?' der gibi baktım. Anlaşılan susmamakta kararlıydı. Telefonu elinden aldım ve odadan çıktım. Evimizin karşısındaki parka gidecektim. En rahat yer orasıydı. Sessiz.
Parka geldiğim an bir sandalye çekip oturdum.Facebook'a girip arkadaşım Emily ile mesajlaşmaya başladım. Sanal ortamdaki en yakın dostum.
Emily; "Kanka inanamıyorum. NewYork'a okumaya gidecekmişsin. Şuan sana duyup duyabileceğin en güzel haberlerden birini vereceğim.!"
Destiny;"Evet. Sana söylemeye fırsatım olamadı. Neymiş o hayatımda duyup duyabileceğim en güzel haber bebeğim?"
Emily;"Senin NewYork'ta okuyacağın haberini aldıktan hemen sonra annemin yanına koştum. NewYork'a okumaya gidip gidemeyeceğimi ve ne cevap verdi biliyormusun? Tabii ki gidebilirmişim. Hayallerimiz gerçekmi oluyor ne dersin?"
Destiny;"Aman Allah'ım. İnanamıyorum! Sen ciddimisin. Ben hemen hazırlıkları yapacağım. Akşam konuşuruz."
Ayağa kalkıp mutlulukla çocuk gibi zıplamaya başladım.
Emily ile hayallerimiz gerçek oluyordu.
Sevinçle eve döndüm. Kapıyı açtığımda annem bu defa yemek yapıyordu. Benim geldiğimi fark ettiğinde yanıma gelip bana sıkıca sarıldı.
"Destiny hemen bavullarını hazırla. New York'a bu akşam gidiyorsun." şaşkınlıkla anneme bakmaya başladım. Daha 1-2 günüm yok muydu?
Annem beni tekrardan uyardı. "Hadi! Ne bekliyorsun? Zaten New York'a gitmek istemiyor muydun? Ayrıca yeni bir lise ayarladım. Orada okuyacaksın." yerimden kıpırdayıp hemen odama koştum.
Çantam hazırdı. Öyle makyaj delisi bir kız değildim. Bu yüzden sadece 2 bavul bana yetmişti.
Unutmadan Emily'e mesaj attım. Görür umuduyla 'Bu akşam New York'a gidiyormuşum!Sen ne zaman geleceksin?' göndere tıkladım. Akşama kadar umarım heyecandan ölmem.
***
Saat 18:47'di. Uçak saat 19:30'da kalkacaktı. Hava alanı bize oldukça uzaktı. Şimdi çıksam anca yetişirim düşüncesiyle koltuktan kalkıp babamın yanına gittim.
"Baba? Hadi unuttunuz mu yoksa? Kızınız bugün New York'a yolcu!"
Babam, "Tabiki unutmadık. Hadi bavullarını arabaya koy seni hava alanına bırakayım."
Babamdan arabanın anahtarlarını alıp bavulları arabaya koydum. Ailecek toplaşıp arabaya bindik.
Hava alanına doğru babam hızla arabayı sürmeye başladı.
***
Vedalaşma anlarından her zaman nefret ediyorum. Ama bu defa istiyordum. Çünkü onları belki hiç bir zaman göremeyecektim.
Babama sıkıca sarıldım. Aynı şekilde anneme ve küçük cadı Ally'e de.
Ally'nin tombiş yanaklarını kızartana kadar sıktım sonra öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Friends
Teen FictionGençliğimizin ilk yıllarındayız. Herkes sanal arkadaşıyla buluşmak ister. Biz yaşamaya karar verdik. İlk olarak bir hayaldi. Hayaller gerçekleştirmek içindir. Biz bunu yapıyoruz. Hayallerine inanman çok önemli. Bu hikaye bitince yaşamaya ne dersin...