°2° Aile

214 24 28
                                    

Ekspress yavaşlayıp durduğunda toparlanıp vagonumuzdan indik.

David heyecanla beni ardından sürüklerken gülmeden edemedim. Tıpkı aksiyon filminde gibiydik.

"Bacaklarım uyuşmuş Riddle daha fazla koşamayacağım" kendini park çimenliğine attığında ben de nefesimi kontrol altına almaya çalıştım.

" David, artık vakit geçirebileceğin bir Tom yok" dedim sırt çantamı yere bırakırken.

"Şu küçük çocuklara baksana, tüm sene matematik dersi alıyorlar ne feci" gösterdiği süs havuzuna doğru baktığımda dikkatimi küçük çocuklar değil başka bir kız çekmişti.

"Ya Evet, matematik sevmem ben zaten" dedim kızın yüzünü incelerken, kız hissetmiş gibi bana dönerken kafamı çevirdim.

"Hadi dinlendiysen gidelim" başımı sallayıp yerden kalktım. O önden ben arkasından eşyalarımızı çekiştirerek yolda yürüdük.

"Hala inanamıyorum David, ailen beni istemezse ne olacak?" içimden bir ses geri dön Riddle diyordu.

" Sen hala bunu mu dert ediyorsun dostum? Tabi ki isteyecekler senin gibi yakışıklı oğlanı kim reddeder"

İçim içimi kemirirken kalabalık caddelerden birine geçtik. Yetimhanede iznim oldukça buralara gelir kitapçıların vitrinlerini izlerdim..

"Yarın seni tura çıkaracağım, gizli yerler görmelisin" David sürekli plan yaparken ben sessizce özlediğim Londra sokaklarını inceliyordum.

"Herkes bana tip tip bakıyor, ne var ki?" dedim David yan sokağa ilerlerken.

"Boyun çok uzun olduğu için bakıyorlardır, bilirsin şehirde zürafa görmek zordur" dirseğimi sırtına geçirdiğimde o ise kıkırdıyordu.

Lüks evlerin bulunduğu sokağa girdiğimizde hava yavaşça kararıyor, gök yüzü muhteşem bir renge bürünüyordu ki sokak lambaları bir bir yanmaya başladı.

Monica sokak 3 numara'yı aklıma not edip evi inceledim.
İki katlı dışı beyaz ve siyah uyumuna bırakılmış  ev bir hayli zengin işiydi.

Bahçe de güzelce dekore edilmiş, çiçek kokuları etrafa yayılır şekildeydi.
David kapıyı tıklatırken ben nefesimi tuttum.

Kapıyı orta yaşlı kumral bir kadın açtığında David'in annesi olduğunu anladım. Kadın oğluna sarılırken gözleri dolmuştu. Onlara bakmamaya çalıştım.

"Hoş geldin oğlum, ne kadar uzamışsın öyle" kadın geri çekilip bana baktı.

David atıldı "Arkadaşım Tom, aynı binadayız anne bugün bizde kalsa sıkıntı olur mu?" David diyeceklerini karıştırarak söylediğinde annesi gülerek bana döndü.

"Hoş geldin Tom, ismim Marie ama Marie Teyze de lütfen, hadi içeri geçin "

Bizi içeri aldığında gülümseyerek bakmaya devam ettim. Ayakkabılarımızı çıkarıp Marie teyzenin gösterdiği  dolaba koyduk.

"Yolculuk yorucu geçmiş olmalı ben sofrayı hazırlarken siz elinizi yüzünüzü yıkayın."

Marie Teyze telaşla mutfağa girip çıkarken David gülmemeye çalışıyordu.

"Tom oğlum çekinme lütfen, rahat ol" Benimle anne şefkati ile ilgilenirken kendimi ciddi anlamda evde hissettim.

Elimizi yıkayıp yemek masasına geçtik, sofra hazırdı. "Babam hala işte mi?" diye soru yöneltti David Marie teyzeye.

"Evet hala işte, geç gelir bilirsin muggle işleri böyle" ikimizinde kaselerine çorba doldurup kendi yerine geçti.

"O zaman yarın sabah ikinizle önemli bir şey konuşacağım anne" diyip çorbasına gömüldü.

"Elinize sağlık Marie Teyze" dedim çorbamdan içerken.

" Afiyet olsun çocuklar soğutmadan için."

Beraber yemek yedikten sonra salona geçip oturduk. Hala elim ayağım birbirine giriyordu ama öz güvenli durmalıydım.

"Duş almak istersen çekinme Tom" dedi David.

"Evet, çekinme lütfen" diyerek onayladı annesi de "yoldan geldiniz uyumak istersiniz şimdi, gidip misafir odasını hazırlayayım ben" üst kata fırlarken ben David'e minnet dolu bakışlarımı atıyordum.

Aile böyle bir şeydi demek.. Şefkat ve sevgi.

David'in annesi tahminimden daha iyi birisiydi, ona şimdiden minnettar kalmıştım..


This Is Me Trying - Tom Riddle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin