Babam beni iyice dövmüştü. Dudağımın kenarı zaten kızarıktı, acıyordu. Şimdi tam oldu. Tam dudağımdan güzel dayak yedim.
Ne mi oldu?
Okuldan çıktığımda annem beni götürecekti eve. Basketbol sahasında düşmüştüm ve şuan bacağım çok acıyordu. Ama annem gelmek bilmedi. Basketbol hocası beni eve bırakmasını ister miyim diye sorduğunda ilk önce kabul etmesem de sonra ettim çünkü fazla ısrarcıydı. Sonuçta komşuyduk, nede olsa aynı yere gidecektik.
Annemi arayıp gelmemesini haber vermek istediğimde ilk önce telefonu açmadan yüzüme kapattı. Kardeşimi aradım, ama o da açmadı. İkinci kez annemi aradığımda açmıştı. 'Ne var ne istiyorsun geliyorum işte' diye bağırdı bana. Hocam bile bunu duyduğunda telefonu kulağımdan aniden uzaklaştırmadan edememiştim.
Neden bağırdı ki bana? Ne yapmıştım yine?
Cevap: hiçbir şey. Sadece o an sinirliydi. Ama her seferide sinirini benden çıkartması zoruma gidiyordu.
Eve geldiğimde üstümü bile değiştirmeden annemin yanına gittim. Hocaya ayıp oldu diye bedava sinirlenmiştim.
'Telefonda neden bana bağırdın? Yanımda bağırman yetmiyor mu?'
'Ne ikide bir arayıp duruyorsun? Geliyordum işte'
'O zaman okuldan her geldiğimde bana arama. Bende açmayıp eve gelince 'Geliyorum işte ne arayıp duruyorsun' söyleyip yüzüne kapatıcam. Bakalım hoşuna gidecek mi?'
"Sen kimsin de benim yüzüme telefon kapatıyorsun?!"
'oğlun'
'Haddini bileceksin o zaman'
'Arayıp sorma daha beni. Zaten gereksiz kişiyim ya ben bu evde, bırak araba çarpsın bana öleyim de sizde kurtulun bende kurtulayım'
'Git ne halin varsa gör. Aramayacağım seni artık umrumda bile değilsin. Senin canının benim için zerre kadar önemi yok. Sana araba çarptığında baban beni suçlayıp kalp krizi geçirmesin diye yapıyorum bunu'
'Yuh. Bari yüzüme öyle rahatlıkla söylemeseydin. Bu ailede hiç kimsenin beni sevmediğini iyi biliyorum ama bu kadarı aklıma bile gelmemişti. Demek ölen ben olacağım, ama hepiniz babama birşey olur diye endişeleniyorsunuz öyle mi?'
'Evet öyle. Sen ölsen eğer, bu ailede hiçbir şey değişmeyecek. Daha da iyi, masraflarından kurtulmuş oluruz. Ama baban ölürse ne ekmeğimiz olacak nede başımızın üstünde bir çatımız'
Hayır. Ben onlara inat yaşayacaktım. İntihar kolayı seçmek değil, zorluklardan kaçmak demektir. Odadan çıkarak kaç dakikadır sakladığım gözyaşlarımın serbest akmasına izin verdim. Gözyaşlarımı boğduğumdan yüzüm kızarmıştı, ama ağlamıyordum. Sadece gözyaşlarım yanaklarımzan süzülüyordu. Hıçkırığımı içime boğmaya çalışıyordum.
Ağlamak zayıflık değil, asıl zayıflık maske arkasında saklanmaktır.
Bir kaç dakika böyle kaldım. Artık sakinleşmiştim. Yemeyimi yeyip ödevlerimi yapıyordum. BTS V&RM - 4 o'clock şarkısını dinleyip aradığım huzuru bulmuşdum. Ama bu huzur fazla sürmedi.
Annem odama girerek yeniden beni azarlamağa başladı. Herşeyi gayet iyi anlıyordum. Az önce onun dediklerini cevapsız bırakarak gittiğim için amacına ulaşmamıştı. Tek isteği beni kışkırtmaktı. Ben onun üstüne bağrırayım onunda babama beni şikayet edip dövdürmesi için güzel bir bahanesi olacaktı.
Gözyaşlarımı tutmakta zorluk çekiyorum diye az önce anneme hiçbir şey söyleyememiştim. Üstüne bağırdığımda odadan çıkarak babamı aradı ve gelmesini istedi.
Dövdürecekti beni.
Babam eve geldiğinde direk odama girerek beni dinlemeden dövmeye başladı. Bende öylesine kendimi savunmaya çalışıyordum.
'Bi dinlesenize beni'
'Neyi dinleyecekmişim? Kim oluyorsun da sen annenin üstüne bağırıyorsun?!'
'Üstüme bağırdı, rezil etti, şimdide beni suçlu çıkarmaya çalışıyor'
'O senin annen. İster hakaret eder, ister döver, ister azarlar, istersede sever. Sen susmalısın. Bana bak, birde annenin üstüde bağırdığını duysam yemin ederim seni yaşatmam'
Ne yani şimdi bununla anneme olan sevgisini mi gösteriyordu? Ya bana olan nefretini?
Bu ne biçim bir hayat be. O ne demek 'ister döver istersede sever'? Annem değil mi o benim? O beni dövmemeli, ağlatmamalı. Aksine, sevmeli, bana anlayış göstermeli. Bide bana diğer çocuklardan örnek al diyor. Sanki evlerinde olmuş da onların ilişkilerini ezbere biliyor. Öyleyse, belki kendisi diğer annelerden örnek alsın?
Mesela, evlatlarını destekleyen, seven, saygı duyan, anlayan yada en azından anlayış göstermeye çalışan...
Bazen kendimi evimde değil hapishanede hissediyorum.
Hatta geceleri keşke hiç doğmasaydım diye ağlıyorum.
Bu gece yine parka gitmiş ve orda sabahlamıştım. Düne rağmen bugün sıcak rüzgar vardı, en sevdiğim...
Kulakcıklarımı bulmamam da beni ayrı geriyordu.1 haftaya ikisini kaybettim. Ben hiç eşyalarımı sürekli kaybeden birisi değilim. Kardeşim mi alıp saklıyordu benden yoksa annem mi, hiçbir fikrim yok. Gelip masanın üstüne bırakıyordum, bide baktım yoklar.
Ama neyse ki eski kulaklıklarımdan bir tanesi bende duruyordu. Pek iyi çalışmasa da, tek çarem oydu. Şarkısız yaşayamıyorum. BTS Jin- epiphany şarkısını dinleyip uyudum. Belki bu şarkı bana kendimi sevdire bilirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
madꨄ︎ :: sope
Fanfiction'you've made me happy. i have never been so happy, you know? j-hope... hobie... don't be mad at me, okay? even if i'm dead, i'll still continue watching you from above. and the most important one, thank you for loving me.' TR: 'sen beni mutlu ettin...