'Diğerleri nerede?'
'Gelirler birazdan'
'Artık 16 dakika oldu onları bekleyeli-'
'Merhaba arkadaşlar. Biz geldik' diye Seokjin Yoongi'nin sözünü keserek içeri daldı.
'Nihayet. Bıktım sizi beklemekten'
'Ah, hyungie özür dileriz. Jimin'i gelmeye ikna edemiyorduk. Tutturdu Yeonjun beni görmek istemez diye. O yüzden biraz geç kaldık'
'Tamam hadi siz oturun bende içecekleri sipariş edeyim' söyleyerek Hoseok yerinden kalkarak yukarıda asılan menyüye göz geçirdi.
'Ee kimiş bu Yeonjun? Niye daha gelmedi?' diye Yoongi ofladı.
'Gelir ya biraz- Aa geldi işte!'
Jimin tam kalmak istedi ki Taehyung elini onun omuzuna bastırarak yerine oturttu.
'Selam' Yeonjun utanarak Taehyung'un yanına oturdu. Taehyung'la Jimin yanyana oturuyordular. Taehyung kalkarak Jimin'le Yeonjun'un yanyana oturmasını sağladı.
Yeonjun gözünü Jimin'den çekmiyordu. Aylardı görüşmüyordular, belli ki özlemişti. Jimin ise az kala ağlayacakmış gibi kafasını aşağı sallayarak oturuyordu. Kendini çok suçlu ve mahçup hissediyordu.
Arada Jimin'in gözleri Soobin'inkilerle buluşuyordu ama Jimin sonra gözlerini hemen kaçırıyordu.
İkiside birbirlerini çok seviyordular. Jimin itiraf etsede, Yeonjun edemiyordu. Annesi kalp hastasıydı, babası kemik kanserinden bir kaç ay önce hayatını kaybetmişti. 2 yıl önce de ablası araba kazasında ölmüştü. Çok kötü dönem yaşıyordu Yeonjun. Ama herşeyide içine atıyordu. Biliyordu ki derdini anlatabilecek biricik Jimin'i var, arkadaşları var. Ama anlatmıyordu işte. Kendini zayıf düşürmeyi hiç sevmiyordu.
Hep kendini herkese mutlu gösterirdi. Hep gülümserdi, oysa ki o güzel gülüşün, parlayan gözlerin arkasında saklanan acıları bir tek Jimin görebiliyordu.
Güven problemleri yaşıyordu işte. Ama herşeyi içine atmaya alışmıştı artık bu onun üçün sorun değildi.
Ama Yeonjun önceden böyle değildi, herşeyini insanlarla paylaşırdı; günlük başına gelen olayları hevesle anlatırdı. Ama bazen görüyordu ki, insanların canını sıkmaya başlıyordu. Hiç kimsenin umrunda olmuyordu onun hayatı. Sadece onu kırmamak için dinliyordular. Onlar rol yapsalarda, Yeonjun onların gözlerindeki bıkkınlığı görebiliyordu. Ve bu onu çok üzüyordu.
Yeonjun çok iyi bir arkadaştı. Her kesin problemlerini dinler, onu ilgilendirmese bile arkadaşı için her şeye hazır olurdu, hemen yardım etmek için elinden gelenlerin fazlasını bile yapmaya çalışıyordu.
Ama kıymetini bilmediler be Yeonjun'un. Hiç kimse onunla ilgilenmedi, 'neden mutsuz olduğun halde sürekli gülüyorsun ki?' diye hiç kimse sormadı ona.
Hiç kimsenin umruda olmadı. Hiç kimse bilmedi, görmedi, anlamadı, ama omun küçücük kalbi kırıldı.
Çok kırıldı.
Paramparça oldu.
Her kesle arasına mesafe koydu. Zaten tüm aile problemleri bundan sonra başladı ve Yeonjun içine kapandı. Hep asık suratla geziyor. İstese bile gülümseyemiyor, güçü yetmiyor. Zaten zar zor ayakta duruyor.
Onun bu hayata tutunma sebebi Jimin'di...
Ama onu kırmıştı diye çok mutsuzdu. Onu kendisinden bile çok severken onun küçücük kalbini paramparça etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
madꨄ︎ :: sope
Fanfiction'you've made me happy. i have never been so happy, you know? j-hope... hobie... don't be mad at me, okay? even if i'm dead, i'll still continue watching you from above. and the most important one, thank you for loving me.' TR: 'sen beni mutlu ettin...