5. Bölüm

157 1 2
                                    

   Israrla çalan telefonun sesine uyandım. Gözlerimi yarım yamalak açtığımda hava henüz aydınlanmamıştı. Bu sırada telefon susmuştu ki ardından tekrar çalmaya başladı, ekrana baktığımda Joash'ın numarasını gördüm;

   "Joash umarım önem..."

   Sözlerim yarım kalmıştı ve Joash aceleyle konuşmaya başladı.

   "Sam hemen bize gelmen lazım... Acele et dostum. Arabayı al ve hemen gel.

   Cevap vermek için ağzımı açtığımda Joash çoktan telefonu kapatmıştı. Aceleyle yataktan çıkıp üstüme bir kot pantolon ve polar giydikten sonra aşağı inip arabanın anahtarını aramaya başlamıştım. Annemin salonda uyuyakaldığını o an farkettim. Anahtarı ararken masanın üzerinde duran saati yere düşürmüştüm. Annem ürkerek uyandı. Uykusunu alamadığı gözlerinden belli oluyordu. Yanıma gelerek saatin kaç olduğuna baktı. 04.30'du. Şaşkın surat ifadesi bir açıklama bekliyor gibiydi.

   "Anne, Joash az önce aradı ve hemen gelmem gerektğini söyledi. Önemli birşey olabilir. Arabanı ödünç alabilirmiyim? Okula gitmeden önce geri getiririm."

   "Ah, Sam tabii.."

   Annem dikkatli olmamı ve ona haber vermemi söylerken tamam anlamında kafamı sallayıp evden çıktım.

   Arabanın içine girdiğimde ilk işim kaloriferleri açmak oldu. Mevsimin en soğuk günleriydi ve saat henüz erkendi, ısınmak için biraz bekledım montumun önünü iyice kapatarak arabayı çalıştırdım. Atkımı almadığım için pişman olmuştum. Sokaktan ana caddeye çıkana kadar kimseyi görmemiştim, herkes evinde uyuyor olmalıydı.

   Joash'ın sesi telaşlı geliyordu ve normalde beni bu saatte aramazdı. Joash bugüne kadar çok sey yaşamış ve psikolojik tedaviler görmüştü. Onunla tanıştığımızda ikimizde 8 yaşındaydık. Okulun bahçesinin bir kenarında tek başına oturan çocuklardandı. Yanına gidip ona, bahçeyi dolaşmak ister misin diye sorduğum günden beri arkadaşlığımız hiç bitmemişti. Ortaokulu ve liseyi birlikte okumuştuk. Babası herzaman onun iyileşmesinde katkımın büyük olduğunu söylerdi. Son 2 yıldır psikolojik tedavi görmüyordu, artık ihtiyacı kalmamıştı. 

   Evlerinin bir blok ötesine arabayı park edip hızlıca sokağı dönerek evlerinin bulunduğu yola girdim. Alt katın ışıkları yanıyordu. Verandayı çıkıp kapayı çalarken kapı bir anda açıldı. Joash kapının önünde duruyordu, yüzü bembeyaz görünüyordu. Hemen içeri girdim ve ne olduğunu sordum. 

   "Annemin ateşi çıktı. Bir türlü düşüremedim, doktoru aradım ama o gelene kadar bekleyemecektim bu yüzden seni aradım ne yapacağımı bilmiyorum Sam."

   Ağlamış olmalıydı. Annesi yatalaktı ve birinin yardımı olmadan onu hastaneye götüremezdi. Arkadaşımı öyle görünce kendimi çok çaresiz hissettim. Elimi omzuna koyarak;

   "Joash arabayı aşağıdaki bloğa park etmiştim, sen eşyalarını hazırlarken bende arabayı getireceğim. Acele et."

   Joash teşekkür etmek için ağzını açtığında onu susturdum ve hemen evden çıkıp arabanın yanına gittim.

   Eve geri döndüğümde kapının yanında kırmızı bir çanta duruyordu. Annesinin odası yukarıdaydı, oraya gidip Joash'ı buldum. Annesini kucağına alıp aşağı indirirken bende çantayı alıp evden çıktım. Arabayı şehir merkezindeki özel hastaneye sürmeye başladım. Aynadan arkaya baktığımda Joash gözlerini bir saniye bile ayırmadan annesine bakıyordu. Hastaneye geldiğimizde görevliler bize yardım ettiler. Artık bizi tanıyorlardı. Annesi sık sık hastaneye gelmek zorundaydı. Ben giriş işlemlerini yaptırırken Joash annesi ve doktorla beraber asansörle yukarı çıktı.

   Yukarı çıktığımda Joash odanın önünde bekliyordu. Çok kötü gözüküyordu.

   "Doktor bu kadar kısa zamanda getirdiğimiz için çok şanslı olduğunu söylüyor. Şimdi ona ateşini düşürecek ve uyumasını sağlayacak bir iğne yaptılar. Birkaç gün burada kalmasının daha iyi olacağını düşünüyorlar."

   "Tamam o zaman bugün buradayız. Joash, o iyi olacak."

   "Dostum zaten buraya kadar geldin sen eve git ve dinlen ben kalırım."

   Söylediklerini duymamazlıktan geldim. O sırada doktor çıktı. Joash onun yanına gıderek bir süre konuştular.

   "Sam, annemin kullandığı ilaçları gidip almam lazım doktorun kontrol etmesi gerekiyormuş. Şey, dostum burada kalsan bir kaç saate dönerim."

   Tabii, anlamında kafamı salladım. Bulduğum bir sandalyeye oturdum. Telefonumu çıkararak annemi aradım ve ona olanları anlattıktan sonra ne kadar uykumun geldiğini farkettim. Gözlerim istemsiz olarak kapanıyordu. Tam bu sırada aklıma, kırmızı saçlı kız geldi. Bu koşuşturmanın arasında aklımdan çıkmıştı. Ama şimdi aklımdaki görüntüsü o kadar netti ki. Kalbimin bir anda ne kadar hızlı attığını o an farkettim. Bu düşüncelerimin arasında rahatsız sandalyede uyuya kaldım.

   Koluma birinin dokunduğunu hissediyordum ama gözlerimi açmaya gücüm yoktu. Birkaç saniye sonra gözlerimi açtığımda elinde iki tane kahveyle karşımda duruyordu. Oydu. Sıcacık bir gülümsemesi vardı, üzerimdeki tüm yorğunluğu alıp götürmüştü sanki. Silkelenerek kendime gelmeye çalıştım. Bu bir rüya olabilirdi. Bu sırada elindeki diğer kahveyi bana uzattı biraz durdurtan sonra elindeki kahveyi aldım. Bir anda kahveyi içince dilimin yandığını hissettim kahveyi yanımdaki sehpaya bıraktım. Bu hareketim onu daha fazla güldürmüştü. 

   Ellerimi birleştirip parmaklarımla oynamaya başlamıştım. Az önce uyanmıştım ve evden çıkarken yüzümü bile yıkamamıştım şu an berbat gözüküyor olmalıydım. Yinede yanımda olmasının verdiği bir mutluluk vardı içimde. Acaba burada ne arıyordu?

   "Günaydın, burada ne arıyorsun? Ah, bu arada kahve için teşekkür ederim."

   Cevap vermemişti. Tanrım defter! Bana sinirli olmalıydı.

   "Ben.. çok üzgünüm. Geçen gün kilisede yazdığımız defter bende kaldı. Ve şu an evde eğer seni göreceğimi bilseydim getirirdim ama... Merak etme defterini sana hemen getireceğim. Şu an arkadaşımın annesi içeride onunla kalmak zorundayım. Ama eğer sana ulaşabileceğim bir numara varsa veya..."

   Beni eliyle susturmuştu. Çantasını açmış ve içinde birşey arıyordu. Boynunda mavi bir atkı ve başındada atkıyla benzer renkte bir bere vardı. Burnu soğuktan kızarmıştı. Bu halini hafızama kazıdım. Bana küçük bir kağıt uzattı. Kağıtta telefon numarası yazıyordu. Gülümseyerek başımı kaldırdığımda oda bana gülümsüyordu. 

   Koridorun başında Joash'ı gördüm ve ayağa kalkıp ona doğru gidiyordum ki arkamı dönüp;

   "Seni arayacağım. Şimdi gitmem gerek, ama kısa süre sonra görüşeceğiz."

   Hafifçe kafasını sallamıştı.

   Joash yanıma geldiğinde annesiyle ilgili bir haber olup olmadığını sormuştu, doktor akşam bir daha gelmemişti ona bunu söyledikten sonra Joash annesinin yanına odaya girmişti. 

   Arkamı döndüğümde orada değildi. Kahvemi elime alıp bir yudum alırken gülümsüyordum. Kağın arkasında birşey var mı diye çevirdiğimde bir not gördüm.

   "Bana bu numaradan mesaj atabilirsin, Sam."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 11, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇEYREK KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin