1.bölümde sadece giriş niteliğinde olsun diye hayatıma giren ve bana hikaye yazdıracak kadar önem verdiğini hissettiğim kızı biraz tanıdınız. Şimdi esas konulara geliyoruz esas yaşanmışlıklara devam eden konuşmalara ve aldırmadan geçen zamanlara.
Ne olursanız olun hayatınıza aniden gelip renk veren insanları kesinlikle bırakmayın. Günümüz diğerlerinden çok farklı geçiyor diyemem ama herkes gibi sıradan bir boyutta da geçmiyor tabi ki.
Batum da bir akşam vakti. Buradan bu hikayeyi yazdığım yerden tek farkı orada saatin buraya göre 2 saat kadar ileride olması ve Batum'un bembeyaz kar örtüsün de olması. Bunun dışın da konuşmalar düşünceler gülüşmeler anlatmalar tamamen aynı.
En çokta ben gecenin bir yarısı ona hayır uyuma dediğim de direndiği halde uyumaması belki de.
İnsan söz dinletebildiği bir insanla çok çok iyi anlaşabilir ama söz dinlettiği kadar söz dinlerse de tabi ki.
Bana hiç söz dinletmedin. Çünkü öyle bir konuşma içerisine de girmedik biz hiçbir zaman. Ama şu var ki , ben uyuma dediğim zaman fazladan bir 10 dakika kadar da bekledin ve yine her zaman ilk mesaj atma hakkını bana ayırdın. İlk önce bana mesaj atarak bana mesafenin aslında gereksiz olduğunu esas gerekli olanın düşünceler olduğunu bir kez daha o samimi hissin ile anlatışındı.
Yine bir akşam vakti.
Yine bir tarafta sen.
Artık alışkınım ;
Artık alışkınım senle geçen günlere bazen klavye azizliğinden yazamadığın mesajlarına bana uzak gibi duran ama sanki tam ensemdeymişsin gibi bakan o yeşil gözlerine , samimi duruşuna..
Ya ben alıştım artık o buz gibi kış soğuğunda içimi ısıtan sımsıcak tavırlarına , beni saran o birbirinden masum kelimelerine..
Batum da bir akşam vakti şimdi.
Diğer akşamlardan tek farkı termometre de ki derecedir sadece.
Ama yine düşünceler aynı , konuşmalar aynı...