7

141 28 73
                                    

Her şeyin ortaya çıktığı bölümde yüz dostlaarrr

"Sıkıldım ben. Biraz mola verelim." Tsukasa yakınan sınıf arkadaşına baktı. Diğerleri de onu onaylayıp kitaplarını kapatırlarken Tsukasa soruyu çözmeye devam etti. Bir grup arkadaşıyla-5 kişilerdi-sınav için beraber çalışıyorlardı ancak onlar sıkılmıştı. 

"Çocuklar bizim okulun arkasındaki tepeye ilgili bir söylenti duydum. Anlatayım mı?" Tsukasa soruyu çözmeyi bırakıp başını kaldırdı. Sürekli gitmesine rağmen herhangi bir şey duymamıştı, 'Senku'ya da anlatırım belki.' diye düşündü.

Diğerlerinin onaylamasıyla çocuk konuşmaya başladı. "Okulun arkasındaki tepede kiraz ağaçları var, dediklerine göre içlerinden birinin yaprakları her mevsim pembeymiş ama bunu sadece çok az kişi görebiliyormuş. O ağacın altında oturan 15-16 yaşlarında bir çocuk varmış, bu okulun yapılmasından 20 yıl önce o çocuk o ağacın altında ölmüş ve 20 yıldır ağaçtan uzaklaşamayan bir hayalet olarak yaşıyormuş. Çocuk bizim okula ait olmayan bir forma giyiyormuş, çok zekiymiş, dahiymiş hatta." 

Tsukasa gözlerini devirip soruyu çözmeye devam etti. Ne saçma bir hikayeydi bu böyle? Biri anlatan çocuğa merakla sordu. "Nasıl ölmüş peki? Onu görenlere zarar veriyor muymuş? Kötü bir hayaletmiymiş?" 

"Nasıl öldüğünü bilmiyorum, ama çok acı verici olduğunu söylüyorlar. Dediklerine göre çocuk ölürken dakikalarca çığlık atmış. İyi mi kötü mü onu da bilmiyorum. Çocuğu gören çok az kişi varmış ve hepsi de bu okuldan kişilermiş." Çocuk anlatırken Tsukasa kendine engel olamadı ve yine dinledi. 

"Ah, ben böyle bir şeyi amcamdan duymuştum. O lisedeyken okuldan birinin feci bir şekilde yanarak öldüğünü anlatmıştı. Bu okulun yakınlarında olmuş diyerek beni korkutmaya çalışıyordu." Tsukasa'nın hemen yanında oturan çocuk konuşurken herkes-Tsukasa bile-dikkatini ona verdi. 

"Kimmiş o? Nasıl alev almış?" İçlerinden biri sorarken diğerleri de cevabı merakla bekliyorlardı. Tsukasa bile aklına gelen ihtimale karşılık kitabını kapatmış dikkatle dinliyordu.

"Şey, adını tam hatırlamıyorum. Şey gibi bir şeydi Seku ya da Saku. Ama soy ismi Ishigami. Onu çok iyi hatırlıyorum. Nasıl yandığında gelirsek, çok emin değilim, okuldaki söylentilerin nasıl çarpıtıldığını bilirsiniz. Amcamın duyduğu söylentiye göre kitap okumaya gittiği bir zaman bir grup serseri tarafından sıkıştırılmış ve bir arbede yaşanmış. Sonra da nasıl olduysa ağaç yanmaya başlamış. Ama çocuklar farketmemiş çünkü aşağılardan, küçük bir alevmiş. Üzerine basarlarsa sönebilecek kadar güçsüzmüş. Onlar İshigami isimli çocukla uğraşırlarken alev büyümüş ve çocuk ağacın altına düşünce gömleği alev almış. Üzerini çıkarmaya çalışmış ama çocuklar parmaklarını kırdığı için yapamamış. O sırada tepede onlardan başka kimse yokmuş, serseriler hemen kaçmış ve çocuk da orda yanarken yetişkinler itfaiye çağırmış ama onlar gelene kadar çocuk ölmüş." 

Tsukasa öyle bir şoktaydı ki bedenini hissetmiyordu. Beyni deli gibi çalışıyordu, kalbi daha önce hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu, gözleri açıktı ama görmüyordu, hiçbir şey duymuyordu. Arkadaşları konuşmaya devam ederken bir anda ayaklandı, sınıftan koşarak çıkarken arkasından seslenenleri duymadı. 

Okuldan çıkıp tepeye nasıl gittiğini hatırlamıyordu bile. Oraya daha önce hiç olmadı kadar hızlı koşarak varmıştı. Derin nefesler eşliğinde ağaca yöneldi ve altında oturmakta olan çocuğa baktı. 

Senku ona önceki buluşmalarında getirdiği kitabı okuyordu, sırtını ağaca yaslamış ve sıcak olduğu için ceketini çıkarmıştı. Kendisine doğru korkunç bir şekilde gelmekte olan Tsukasa'yı görünce yutkundu, kitabını kaldırdı. "Selam Tsukasa. Neden buradasın?" Senku sakin tutmaya çalıştığı sesiyle konuştu.

"Senku, okulda bir şeyler duydum. Bizim okul yapılmadan 20 yıl öncesinde neler olduğuyla ilgiliydi." Tsukasa çocuğun tam karşısında durdu ve hiçbir mimiğini kaçırmamak için dikkatle yüzünü inceledi. 

Senku açıkça panik olmuştu şimdi, tepkilerini saklayamıyordu. "N-ne söylentisiymiş bu? Ben duymadım hiçbir şey." Tsukasa çocuğun tam önüne diz çöktü ve gözlerinin içine bakarak anlattı. "Bu ağaçtan uzaklaşamayan hayaletin hikayesi. Yanarak ölmüş ve ne tesadüfe ismi seninkiyle aynı." 

Senku başını eğdi, elleri titriyordu. "Öncesinde sana bahsettiğim kanıt var ya... O bendim. Ben bir hayaletim ve bu ağaçtan en fazla 5 metre uzaklaşabiliyorum." 

Tsukasa çocuğun yanına oturdu ve omzunu sıvazladı. "Neden seni sadece bu okuldan kişiler görebiliyor biliyor musun? Başka bir okuldan olmana rağmen hem de." Genç bunları sorarak çocuğu üzmek istemiyordu ama merakına engel olamadı.

"O konuda... Beni görebilen kişiler ölmeme sebep olan serserilerin akrabaları. Sadece bu okuldan olmaları konusu, diğer okullardakiler buraya gelmek gibi bir zahmet etmedikleri için. Sadece onların akrabalarının görmesi olayı, sadece beni görebilen insanlara dokunabilmemden dolayı olabilir. Belki de intikam alırsam sonunda huzura kavuşabilirim. Ama ben kimseyi öldürmek istemiyorum..." En başından beri durgun bir havayla anlattı ve son kısmı neredeyse fısıldadı.

Tsukasa duyduğu şeyle daha da şaşırdı. Akrabalından biri masum bir çocuğu mu öldürmüştü?! Üstelik ceza bile almamıştı anlaşılan, çünkü Senku huzur bulamış bir hayalet olarak hâlâ dünyadaydı. 

Senku birden bire ayağa kalktı, ellerini dizlerine koyarak önünde eğildi. "Sana yalan söylediğim için özür dilerim. Sen bana tam anlamıyla güvenme rağmen ben sana sürekli yalan söyledim. Lütfen beni affet!" 

Tsukasa şaşkınlıkla önünde eğilen çocuğa baktı ve kalkıp doğrulması için omzundan yukarı ittirdi. "Ne zaman yalan söyledin ki?" 

Senku gözlerini kaçırıp çekingen bir tavırla mırıldandı. "Eve senden sonra gittiğim, o tür yemekleri doktorumun yasakladığı ve bunun gibi diğer şeyler." 

Tsukasa güldü. "Boşver, böyle bir durumda o tür yalanlar normal. Eee sihirli güçlerin var mı?" Çocuğun neşesini yerine getirmek için şakayla sordu. Senku güldü ve ikisi yere otururlarken cevapladı. "Var işte bir-iki numaram." 

"Hadi be! Ne yapabiliyorsun?" Tsukasa merakla sordu. Gerçekten de şaşırmıştı. "Hasta olduğun zaman sana yaptığım minik büyüyü hatırlıyor musun? O gerçekti işte."

"Alnımı öpmenden mı bahsediyorsun?" Senku kızarık yanaklarda başını salladı ama yüzünü saklamaya çalışmadı. "Var mı başka numaran?" 

İkili konuşmalarına devam ederken artık aralarında hiç sır kalmamıştı. Tabii henüz itiraf edilmemiş sevgilerini saymazsak...

Tadaaaa! Umarım beğenmişsinizdir! Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın, Senku'nun anlattıkları hakkında ne düşünüyorsunuz??

Küçük bir duyuru:

OY VERMEK TAMAMEN ÜCRETSİZDİR

Cherry BlossomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin