ch.6
Liseden kalma bir alışkanlık olarak hep etek giyerdim. Ekoseli, kısa, pileli etekleri çok severdim.
Bu bir beta gibi davrandığımdan egomu tatmin etme şeklim değildi. Eteklerimin kısalığı alfaları etkilemek için değildi. Sadece, daha iyi hissettiriyordu.
Hiç kızgınlık yaşamasamda bir omegaydım ve her omega böyle şeyleri severdi.
Abim kıskanç birisiydi. Ben ne zaman eteklerimi kestirsem eteği parçalar ve bana giydirmezdi. Hayatımız zordu ve bunun yanında birde omega kardeşine sulananlarla ilgilenmek istemiyordu.
Ne zaman abim eteğimi parçaladığı için okula pantolonla gitmek zorunda kalsam masamda yeni bir etek bulurdum. O zamanlar kimin bıraktığını bilmezdim. Bedenimi yada etekleri sevdiğimi nereden bildiğini bilmediğim gibi.
Bunu sadece sapık birinin şakası olarak görürdüm ama yine de o eteği giyerdim. Uzun çoraplarım ve çocuksu sandaletlerimle bir ‘beta’nın daha ne kadar aptal ve pasif olabileceğini kanıtlardım. İnce bacaklarımı sergilemeyi sevmezdim ama etekler her zaman zayıf noktamdı.
O etekleri bırakanın Yoongi olduğunu uzunca bir süre öğrenmemiştim. Yoongi, kendisi olarak sık sık peşimde gezse de etekleri gizlice koyardı sırama. Çünkü ondan geldiğini bilsem giymeyeceğimi biliyordu.
Bana aslında çok kıskandığını ama mutlu olduğumu görmenin daha güzel olduğunu itiraf ederken yanaklarındaki kırmızılıkları unutmuyorum. Bir alfanın kızarabileceğini bile bilmezdim o zamana kadar. Sonra, her gün sırama etekler bırakmaya devam etti ama ben hiçbirini giymedim.
Yoongi’nin amacını tam olarak anlamamıştım; dalga mı geçiyor gerçekten sevdiğinden mi yapıyor hiç emin olamamıştım. En mantıklı çözüm ondan uzak durmaktı. Bu yüzden onu hep kırdım ve iyi niyetle bile olsa yaptıklarını kabul etmedim.
Böylece dalga geçiyorsa kendimi daha az rezil edeceğimi düşünüyordum. İçimde ufacık bir ‘ya seviyorsa?’ vardı fakat inanması güç geliyordu. Öyle olsa bile ümit vermemiş olurum diye vicdanımı rahatlatıyordum.
Fakat vicdanımın rahatlamadığı bir olay abimle ettiğimiz kavgadan sonra sıramda bulduğum etekle oldu. Tüm sinirimi Yoongi’den çıkarmıştım ve o zamanlar bundan hiç pişmanlık duymamıştım.
Eteği yüzüne çarpmış ve sapık olduğunu bağırmıştım. Tüm okul bizi izlerken, onun başta şaşkın olan yüzü keyiflendirmişti. “bu etekleri bırakmaktan bıkmadın mı? Sana bacaklarımı açayım istiyorsan bile bunu okulda mı yapayım? Nasıl bir alfasın sen? Utanmıyor musun?” dolu gözleri öyle mutlu etmişti ki. Kendimce onun oyununu bozduğumu sanıyordum.
Amaçlarını öğrenmiştim güya ve onu tüm okula rezil etmekte bir an bile şüphe duymamıştım. Ben havalı şekilde arkamı dönüp giderken sesli iç çekişlerini hiç duygusal anlamda düşünmemiştim. Abime olan sinirimi ondan çıkarmak, kötü hissettirmemişti.
Eve döndüğümde rahat bir uyku uyumuştum. Onun eve gidemeyip beni izlediğini bilmeden. Penceremin altında saatlerce ağladığını bilmeden.
Biraz hak ediyorum aslında yaptıklarını ama ben senin aşkına alıştıktan sonra yapman acımasızlık değil mi? Beta olduğumu sanarken katlandığın onca şeyden sonra, bir başka omegaya gitmen neden?
Eğer o gün seni ağlatmasaydım ve aldığın etekle yanındaki banka otursaydım, yine başkasına gider miydin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUST DIE FOR | Yoonmin
Fanfiction"Ölünmeli. İnsanlar birşeyler uğruna ölmeli. Ölüm değerli kılınmalı. Ölümün değeri bilinmeli." "Saçmalıyorsun." "Belkide." yukarı bakarak kıkırdadım. "Eskiden saçmalamamı severdin." "Artık sevmiyorum." ellerimi başımın altında birleştirip sandalyede...