-2.5-

784 31 27
                                    

Helloooo! Keyifli okumalar 💜Sizi seviyoreee 🥳

**
Küçük şeylerden mutlu olmayı bilmeliydi insan kimi zaman. Büyük heyecanların peşinden koşarken küçükleri hor görüp, boyunlarını bükmemeliydi;nankör olmamalıydı. Bugünün ilk,küçük mutluluğuydu adamın göğsünde yatan kadınla gözlerini güne açması.

Bir kadın vardı bağrında yatan, altında atan kalbe sahip;gülüşlerinin tüm sebebi olan. Bir kadın vardı, eğilse saçlarını koklayabileceği... Günlerce uzak kalmışken şu kokudan, savrulmuşken bilinmezliklerde, kalbi korkudan çarpmışken hızlı hızlı,nasıl mutlu olmayacaktı ki? Furkan asla nankör bir adam değildi... Şu gözünü açtığı manzaranın tadını uzun uzun çıkaracaktı.

Soğuk bir kış gününü sıcacık edebilecek tek kişiydi Aybüke,adam için. Bir pazarı anlamlı hale getirebilecek kadındı... Aklında kahvaltı hazırlama fikriyle kıpırdandığında Aybüke uykulu haliyle,gayriihtiyari uzanıp yanağını okşadı adamın.

"Nereye sevgilim?"

Furkan Aybüke'yi nazikçe göğsünden kaldırıp yerine yatırdı ve saçlarından,ensesinden,alnından öptü yavaş yavaş.

"Uyu sen bir tanem."

Üzerini itinayla örttü ve arkasını döndü. Kapının önünde son kez sevgilisine baktı, Aybüke'nin inatla bacağını yorgandan dışarı çıkarmasını izledi ve gülümsedi. İnadına aşık olunur muydu bir kadının? Furkan olacak kadar kendini kaybetmişti bu aşkta. Söz yüzüğünün soğukluğunu teninde hissettiği her an şaşırıyordu. Can'ın başına kaktığı,sürekli kendisiyle uğraştığı gibi evliliğe uzak,hatta karşıydı adam. Nasıl bu kadar vurulmuştu? Gerçi vurulmasaydı eğer sorardı benliğine,nasıl, diye.

Bu aralar Aybüke ile dinlemekten hoşlandıkları bir grubun şarkısını açtı hafiften. Dudaklarında şarkının sözleri dolanırken koydu çayın suyunu.

Şarkıyı tekrara almış, masayı da donatmıştı adeta. Ortaya goji berryli omletini koymuş ve bir adım geri çekilip bakmıştı hazırladıklarına.  Aybüke kendini toparlama sürecindeyken yediklerine ayrı bir özen gösteriyordu herkes. Remziye Hanım hemen her gün yemekler gönderiyordu Aybüke'ye. Asuman Hanım arayıp binbir nasihat veriyordu.

Furkan da ikiye böldüğü portakalların suyunu sıkmaya başladı sevgilisi için. Annelerden bir farkı yoktu açıkçası adamın da. Üzerine titriyor, iyi olması için gözünü üzerinden ayırmıyordu. Dün gece Aybüke'nin zoruyla dışarı çıkıp iki üç saatliğine arkadaşlarıyla görüşürken bile aklı kadındaydı.

Aklında Aybüke,gözü yaptığı işte, dudaklarında yine aynı şarkı vardı...

"Beni sev, beni gör, beni duy ve sarıl
Kokunu benle sarıp bağrıma basarım"

Sırtına yavaşça sarılıp ellerini göğsünde birleştiren kadına yaslandı adam. Daha dokunmadan evvel kokusunu işittiğinden irkilmemişti;aksine büyük bir mutlulukla karşılamıştı sevgilisini.

"Seni seviyorum." Bir öpücük bıraktı kadın adamın çıplak sırtına. Soğuk havaya inat sıcacıktı adamın teni. "Seni görüyorum." Bir kez daha öptü. "Seni duyuyorum." Parmak uçlarına kalktı,ensesine bastırdı dudaklarını bu defa. "Sana sarılıyorum." Sıkılaştı kolları. Daha sıkı sardı adamı.

Furkan döndü kollarının arasında kadına. Şiş gözleri, uyku sırasında dağılmış saçları, yastık izi çıkmış yüzü ile Aybüke'nin ömründe gördüğü en güzel kadını olduğuna yemin edebilirdi. Avuçlarıyla yanaklarını kavradı sevgilisinin. Alyansın soğukluğunu yüzünde hisseden Aybüke mutlulukla, umutla,aşkla yumdu gözlerini.

Saklanır NisanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin