Merhabaa! Öncelikle uzun zamandır yeni bölüm ekleyemediğim için özür dilerim. Ama bazı olaylar atlattım ve kendimi iyi hissetmeye başlayınca güzel olacağına inandığım bölümler atmak istedim. Yeni yeni toparlıyorum ve hikaye yazarak sizle konuşarak daha iyi hissedeceğimi umuyorum. Pek güzel olmayabilir ama yorumlarınızı bekliyorum :*
Sabah ısrarla öten telefon yüzünden uykumu açmak zorunda kaldım. Yataktan düşmemek için mücadele vererek telefona ulaştım. Arayan Nialldı. "Sonunda uyanabildiniz küçük hanım." Sevimli gülüşünü duyabiliyordum. Ve sabah duyduğum ilk sesin onun sesi olması güne çok daha mutlu başlayacağım anlamına geliyordu. "Sanırım biraz fazla uyumuşum." "Biraz mı? Saat neredeyse 1 küçük hanım." Cidden de saat 1 olmuştu nasıl bu kadar uyuyabilmiştim. "Sanırım dün geceki mutluluktan dolayı uzun ve huzurlu uyuyabildim küçük bey." "O zaman tüm gününü bana ayırmak için oldukça enerjin vardır" Tüm gün ve Niall. Hayali bile mükemmeldi. Ama dün geceki gıcıklığı yanına kalmamalıydı. "Hm..Tüm gün sana katlanabilir miyim acaba?" Niall muzipce güldü. "Katlanamassan kapı açık" Ha? Bu kadar öküz olamazdı dimi "Demek öyle Niall?" Kıkırdadı. "Ah prenses, bugün yanımda asla sıkılmayacağına söz verebilirim." "O zaman size güveniyorum bayım" Sessizce güldüm. Hayatıma girdiği için kendimi şanslı hissediyordum. "Hazırlan bir saate seni almaya gelicem şimdi kapatmalıyım. Seni seviyorum." "Peki. Seni seviyorum. "
***
Aynada son kez kendime baktım. Hazırlanmam bir kız olmama rağmen kısa sürmüştü. Vaktimin çoğu dün olanları Kelly'ye anlatmakla geçmişti.. Kelly ne kadar geveze çılgın ve meraklı biri olsada her zaman benim mutlu olmamı isteyen kardeşim diyebileceğim kadar yakın hissettiğim biriydi. Birşey olduğunda hemen ona anlatırdım ve o da hiç şikayet etmeden ayrıntısına kadar dinlerdi. Kaybetmek istemediğim insanlardan birisi.. Bunları düşünürken kapı çalmıştı. Kapıyı açtığımda karşımda mavinin bu kadar yakışacağını ummadığım nefes kesici bir Niall vardı.
Niall ile hoş bir yerde yemek yemiştik. Yemeklere olan düşkünlüğü.. Ve sonra bir sinemaya gittik . Doğruyu söylemek gerekirse Niallın saçma bir filme getireceğini sanıyordum ama duygusal ve ona sarılarak ağlayabileceğim bir filmdi. "Ağladın mı sen" deyip beni üstünden çekerek yüzüne bakmamı sağladı. O mükemmel mavi gözlerine. "Böyle o kadar güzelsinki deyip dudaklarıma küçük ve sıcak bir öpücük bıraktı. Kendimi toparladım."Bugün gerçekten güzel geçti Niall. Herşey için teşekkür ederim." "Asıl ben teşekkür ederim. Hayatıma girdiğin için.." Güldüğünde gözleri o kadar güzel parlıyorduki.. Yanından gitmek istemiyordum. "Niall. Bu gece benimle kalsan? Film gecesi yapar ve film izlemeye devam ederiz deyip sırıttım. Niall güldü tam birşey söyleyecekti ki telefonuna mesaj geldi. Niall mesajı okuduktan sonra ciddileşti."Kötü birşey mi oldu?" "şey hayır. Neyse seni evine bırakayım." "Gelmiyosun yani? "Malesef belki başka bir gece yaparız?" "Olur" deyip zordan gülümsedim. O mesaj kimdendi ve ne yazıyordu?! "Anlayışlı meleğim" deyip yanağımı öptü.
Yatağa yatıp o mesajı düşünmeye başladım. Ne olabilirdi ki? Kötü bişeydir. Yoksa birden ciddileşmez ve öyle davranmazdı değil mi? Belkide bana öyle geldi. Belkide benimle bir film gecesi istemiyordu?? Saçmalama ashley. Belki normal bişeydir. Ve ben büyütüyorumdur. Sütümü bitirdikten sonra mutfağa indim. Birşeyler yemek istiyordum. Çünkü uykum yoktu ve o mesajı düşünmek istemiyordum. Biraz cips aldıktan sonra televizyonun karşısına geçtim. İzleyecek birşey bulamayınca kapatıp laptopu açtım. Biraz twitterda takıldıktan sonra Teen Wolf eski sezonları izlemeye başladım. Bu diziye aşığım..
Dün gece çok geç yattığım için okula neredeyse geç kalıyordum. İlk ders matematikti geç kalsam fena olmazdı aslında. O sırada sınıfa Bayan Maggie girdi. Ve yanında bir çocuk. Tatlı büyük gözleri. Büyük burnu. Ve dolgun dudakları vardı. O sırada Niall sınıfa girdi. Bana göz kırparak arkama oturdu. "Bu kim?" "Bilmiyorum Bayan Maggienin yeni zeki öğrencilerindendir" Niall güldü. "Zeki bir tipide yok ama." "Ama sevimli." "Sevimli mi? " Evet deyip güldüm. Niall birden kolumu tutarak beni kendine çevirdi."Bidaha hiçbir erkeğe bu tip kelimeler kullanmıycaksın." Çok ciddi duruyordu. Gözlerini ilk defa bu kadar duygusuz görüyordum. "N-Niall iyi misin?" "Korkma prenses" deyip güldü. "Sadece şaka" yüzündeki gülümseme gitti ve ciddi bir şekilde arkasına yaslandı. Bazen bu çocuğu anlamıyorum. Garip bela.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue-eyed Trouble
Fanficİngilterede tek başına yasayan bir kiz. Sinifindan basina bir cocugun bela oldugunu dusunmekte. Acaba bir belami? Yoksa hayatini degistirecek bir erkek mi? Eger merak ediyorsaniz hep birlikte bu macerada bunu ogrenecegiz. :)