Sabahın ilk ışıklarıyla kardeşime her adımının raporunu vermiş olsam da huzurla uyanmıştım. Bütün geceyi onun yatağında, ona ait papatya kokusuyla geçirmek ruhumu dinlendirmişti sanki. Sehun'u ve onunla uyumayı çok özlemiştim her ne kadar kırgın olsam da. Şimdi havaalanında İtalya uçağına ilerlerken bu sabahın son sekiz yılın en iyi sabahı olduğunu düşünüyordum ve yine en güzel anımın kahramanı Sehun'du. O hayatımdaki en güzel anların hep kahramanıydı ne kadar inkar etmek istesem de. Sehun hayatımın en güzel anılarında saklanmıştı yıllarca, yokluğunda bile devam ediyordu buna.
"Seninle tanışabildiğim için mutluyum Jun, umarım bir gün o serseriyle düşer yolunuz buralara." Dedi Minseok tüm samimiyetiyle. Israrla beni havaalanına kadar bırakmıştı, şimdiyse veda vaktiydi.
"Ben de sizin gibi insanlarla tanıştığım için mutluyum ama bu söylediğin için önce onu bulmam gerekiyor sanırım." Söylediğimle burukça gülümsedim. Sehun saklambaç oyununda gayet başarılıydı ve ben genelde çabuk pes eden bir insandım.
"Onu bulmak için buradasın değil mi? Pes etme Junmyeon, inan bana tüm yolların ona çıkacak." Minseok içtenlikle tekrar gülümsediğinde, ona karşılık verdim. Bu defaki gülümsemem hiçte buruk değildi. Sehun'un da söylediği gibi onları sevmiştim. Uçak anonsunun ardından Minseok ile sarıldım. "Her şey için teşekkür ederim Minseok, umarım tekrar karşılaşırız." Dedim.
"Karşılaşacağımıza eminim, iyi yolculuklar Junmyeon." Ben ilerlerken ardımdan el sallamış ve gözden kaybolmuştu. Onun gidişiyle hayali Sehun ise beni yine yalnız bırakmamıştı. [İşte yeni bir maceraya başlıyoruz.] Bir anda belirip heyecanla söylediğinde, sessiz kalmayı seçip sadece gülümsedim. Bu defa kiminle tanışacağımı ya da nasıl bir anı edineceğimi çok merak ediyordum. Yeni hedefim, Daisy ve Leo'nun gecenin sarhoşluğunda birbirlerine tekrar tekrar aşık oldukları o barı bulmaktı.
Saatler sonra İtalya'daydık. Yine uzun bir yolculuk geçirmiş ve yorgun hissediyordum. Aslında günlerimin yollarda geçecek olmasını kabullenmiştim artık. Sehun beni götüreceğini söylediği her şehre peşinden sürüklüyordu beni, tek sorunsa peşinden sürüklendiğim ilk aşkımın nerede olduğuna dair pek bir fikrim yoktu.
"Evet nereden gidiyoruz?" Diye sordu bir anda oturduğum çeşmede yanımda beliren Sehun. Böyle ani çıkışları beni ürkütüyordu ama engel olamıyordum. "Şöyle birden ortaya çıkmalarını keser misin?" Sinirle söylediğimde sadece omuz silkti. Hayalimin bile pek umurunda gözükmüyordum. Önemsiz biriydim ve bulacağımdan bile şu sıralar şüpheli olduğum bir adamın peşindeydim. Delirmiştim, beni kim umursardı ki?
[Bu benim suçummuş gibi konuşma, sen ne zaman istersen o zaman geliyorum.] Güldü hayali Sehun alayla. "Bahanen de hemen hazır." Göz devirdim. Bu durumlar için kulaklığım yine kulağımdaydı. Delirdiğimin farkındaydım ama buna kimse dışardan şahit olsun istemiyordum.
"Bahane? Hayır sadece gerçekler, senin aksine yıllarca bahanelere ihtiyaç duymadım." Bu defa zafer kazandığına emince sırıttı. Ben ise alayla göz devirdim ve hıhladım. "Gitmek için bir bahanen yoktu yani? Öylece, ardındakini düşünmeden istedin ve gittin?" Dedim sinirle. Kimden çıkartıyordum yalnızlığımın acısını? Hayalimden mi? Saçmalık.
"Yalnızlığının sorumlusu ben değilim papatya. Bu peşinden gittiğimiz adamı bulduğunda sorman gereken bir soru. Şey tabii bulabilirsen." Umursamazca çevresine bakındı hayali Sehun, kalabalığın arasında gezindi gözleri. Söylediği ile gözlerim doldu, hayali bile acımasızdı ama haklıydı. Oh Sehun benim yalnızlığımın, çöküşümün sebebiydi ama yine de peşinden gidiyordum. Sonunda bir damla yaş süzüldü gözümden tutamadığım. "Hey, ağlaman için söylememiştim." Dedi Sehun telaşla. Gözleri kocaman açılmış kıvırcık saçlarını karıştırıyordu. Bu hali sevimli ve özlem doluydu benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyalar Sen Kokuyor / hunho
Fanfiction"Seni seviyorum Papatya, yakında tekrar kalbine dokunacağım.." - Avare Fest için yazılmıştır..