Çilekli Papatya

40 9 3
                                    

Yüzüne yansıyan rahatsız edici güneş ışığıyla gözlerimi hiç tanımadığım bir odada araladığımda, şiddetli baş ağrısı beni öldürecekti. Kısa bir an kafasımı bedenimden ayırıp bir köşeye fırlatmak istemiştim. Uyanmak istemiyor, hatta sonsuza kadar yatakta kalmak istiyordum bugün ama nerede olduğuma dair bir fikrim de yoktu.

"Günaydın papatya." Duyduğum sesle yarım yamalak gözlerimi tamamen araladım. Hayali Sehun'um tam karşındaki pufa oturmuş beni izliyordu. "Gün aydı mı gerçekten?" Ağrıyan başımı ovaladım, bedenimdeki her zerre de doğeu orantılı ağrıyordu.

"Karşında olduğuma göre." Gülerek söyleyip göz kırptı.

"Eski haline dönmüşsün?" Diye sordum. Hatırladığım kadarıyla dün saçları turuncuydu. Ayrıca kıyafetleri ve o saçlarıyla daha olgun ve büyümüş görünüyordu. [Eski halim? Hiç değişmedim ki.] Omuz silkti ve ayaklanıp cama doğru yaklaştı. [Ama dün çok sarhoştun, ne gördüğünü bilmiyorum tabii.] İğnelercesine söylediğinde kaşlarımı çatıp hatırlamaya çalıştı. Kendime tamamen geldiğinde etrafıma baktım, burayı daha önce gördüğünü hatırlamıyordum. Üzerimdeki kıyafetler bile bana ait değildi.

"Neredeyiz biz?" Diye sordum yataktan kalkıp. Sehun söylediğim ile bana döndü. "İnan bana hiçbir fikrim yok. En son hatırladığım şey kontrolünü kaybetmiş olman." Omuz silkti hayali Sehun.

"Sağol çok yardımcı oldun." Dediğimde gözüm köşede duran eşyalarına ilişti. Hızla kontrol ettim, her şeyi tamdı. Hemen ardından titreyen telefonumla komidine döndüm. Ekranda yazan isimle gözlerim kocaman büyüdü.

"Kim?" Şaşkınca sordu hayali Sehun. İsmi tekrar tekrar okudu içinde ve sonunda fısıldadı. "Sehun." Dedim yutkunarak. Nuöarasını ne zaman kaydetmişti? Notlardan sonra bu ilk mesajımdı ondan, hızla açtım.

SEHUN;

Günaydın papatyam, uyandığında yanında olmak isterdim fakat hala zamanımız var. Muhtemelen dün yaşananları pek hatırlamıyorsun, bu yüzden beni hayal sanmış olmanı bu seferlik affedeceğim. İnan bana bende en az sana olan aşkım kadar gerçeğim. Bu arada sakın korkma, güvenli bir evdesin. Seni kendi ellerimle teslim ettim Jongdae'ye. Ona güven ve muhteşem sesinin karşılığı olarak yeni zarfı ondan alabilirsin. Seni seviyorum papatya, yakında kalbine tekrar dokunacağım.

Mesajı yüksek sesle okuduğumda hayali Sehun kahkaha atmaya başladı. "Gerçekten Sehun'u gördün ve sarhoş muydun? Hatırlamıyorsun yani?" Kahkahaları devam ediyordu. Şu an bu durumla eğlendiği açıktı. Sessizce mesajı tekrar okuyup anında numarayı aradım ama kapalıydı. "Kapalı." Diye bağırdım sinirle. Sehun'a baktım.

"Ne bekliyordun? Liseli aşıklar gibi mesajlaşmayı falan mı düşünüyordun? Numarasını kaydettiğine şükretmelisin."  Tekrar güldü keyifle. Zihnim bile benimle dalga geçiyordu, aklımdan geçen her şeyi biliyor olmasıysa sinir bozucuydu. "Ben bir süre notlarla devam edeceğiz sanmıştım, hızlı davrandı." Söylediğiyle elime geçen yastığı ona fırlatsamda sadece duvara isabet etmişti. O bir hayaldi sonuçta, değil mi? Bir anda aklıma gelenlerle üzerimi süzdüm. Kıyafetlerim değişmişti, utançla yüzümü kapattım. Yaptığım harektle Sehun olanı anlayıp kahkaha atmıştı. "Sonuçta gelecekteki eşin, erkenden görmesi sorun olmaz." Kahkaha atmaya devam etti zihnim.

"Eşmiş? Saçma sapan konuşmayı kes. Offf kahretsin ya, nasıl o kadar sarhoş olabildim." Mızmızlanarak kafama vurdum.

"Resmen Sehun'u gördün ve sarhoştun, hiçbir şey hatırlamıyorsun. Sana içme demiştim aptal." Sehun dalga geçmeye devam ederken saçlarımı çekiştirdim. Çıldırmak üzereydim, hoş zaten çoktan çıldırmıştım. Gerçek ve hayal algım tamamiyle birbirlerine karışmıştı.

Papatyalar Sen Kokuyor / hunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin