ℂ𝕙𝕒𝕡𝕥𝕖𝕣 𝕥𝕨𝕠

1.1K 67 133
                                    

"İstersen benim suyumu verebilirim" ellerine bakıyorken gözlerim yavaşça onun gözleri ile buluştu. Her zamanki gibi yüzünde o samimi gülüşü, manidar bakışları ve aklımdan çıkmayan surat ifadesi vardı. Yanda bir hareketlilik hissedince gözümle yandan baktım. Ruby, Diana ve Josie Pye camdan bizi izliyordu. Durumun yanlış anlaşılamaması için geri çekilip yüzümdeki ifadeyi ciddileştirdim.

"Hayır teşekkür ederim." Hemen arkamı dönüp sinirli bir şekilde okula döndüm. Ne oluyordu böyle? Bazen sinir sınırlarımı en hat safhaya çıkartıyordu bazen ise bir bakışı yetiyordu beni sakinleştirmeye.

Kendime sinirleniyordum böyle olunca. Saçımla dalga geçtiği yetmezmiş gibi bir de onun yüzünden tüm sınıfın önünde rezil olmuştum üstelik Mr. Philips de adımı yanlış yazmıştı tahtaya.

Aklıma gelenlerle yeniden sinirlendiğimde çoktan içeri kızların yanına döndüğümü anca fark edebilmiştim.

"Anne ne oldu?" Diana meraklı ve endişeli bir yüz ifadesi ile bana bakarken merakı sesine de yansımıştı.

"Hiçbir şey olmadı Diana, su şişem kırıldı sadece." Diğer kızlar sohbet ederken ben ise çok farklı alemlerdeydim. Dalgınca yemeğimi yerken ders saatinin ne zaman geldiğini anlamamıştım bile.

"Hadi Anne sıraya geçelim." Diana beni uyardığında girdiğim transtan çıkıp eşyalarımı hızlıca topladıktan sonra sıraya oturup yazı tahtamı önüme çektim.

Mrs. Stacy sınıfa geldikten sonra kısa bir sohbet yapmıştık giriş olarak.

"Evet çocuklar bugün kelimeleri harflerine ayırarak söyleyeceğiz. Ama bunu bir oyun olarak düşünelim sizi iki gruba ayıracağım ve her gruptan bir kişi çıkacak, her çıkışta birer kelime soracağım ve yapamayan kişi elenecek. En sona en fazla kişi kalan grup ya da sona kalan grup kazanmış olacak. "

Enerjim yerine geldiğinde direk rakibime döndü bakışlarım. Jane bu yarışmanın sonucunda kazanan grubun ödülünün ne olduğunu sorunca hoca biraz düşünmeye başladı

"Aslında bunu düşünmemiştim fakat çok güzel bir fikir. Rekabet; oynama isteğinizi daha çok arttırır. Fakat aklıma bir şey gelmiyor fikri olan var mı?" herkes biraz düşündüğünde hemen elimi kaldırdım. Hoca izin verir bir şekilde başını salladığında ayağa kalkarak konuşmaya başladım.

"Okul gazetemizde bu yarışmamızdan bahsedebilir ve hangi grubun kazandığını da oraya yazabiliriz. Hatta siz grupları ayırdığınız zaman gruplarımıza isim de koyabiliriz." Bir yandan hocaya bir yandan da sınıfa bakıyordum. Billy göz devirerek bana baktığında onun arkasındaki Moody bu fikri beğenmiş gibi duruyordu. Gözlerim istemsiz bir şekilde ona kaydığında etkilenmiş gibi bana bakarak gülmüştü ve sonrasında önce aşağıya doğru bakmış sonrada gözleri yeniden gözlerime değmişti.

"Bu çok güzel bir fikir Anne. Bakalım arkadaşların ne diyor?" Herkes bu fikri beğendiğini söylerken mutlu bir şekilde yerime oturdum.

Bir süre sonra Mrs. Stacy grupları ayırmıştı. İlk grupta ben, Diana, Moody, Billy ve Prissy ; ikinci grupta ise Gilbert, Ruby, Jane, Josie Pye ve Tillie vardı.

Bu yarışmayı kesinlikle bizim kazanmamız gerekiyordu, ona yenilemezdim.

Gruplar belirlendikten sonra aynı gruptaki kişiler bir araya geldi. Hoca bize grup adı bulmamız için beş dakika vermişti. Kısa bir istişareden sonra takımımızın adının 'İhtimaller sonsuzluğu' olmasına karar vermiştik. İlk başta Billy bu fikrime burun kıvırmış olsa da diğerleri beğenince oy çokluğu ile kabul etmek zorunda kalmıştı. Beş dakika bittikten sonra hoca iki gruba da bulduğu isimleri sormuştu.

Mrs. Stacy tahtayı dikey bir şekilde ikiye böldükten sonra sol tarafta oluşan kutucuğun üstüne "İhtimaller sonsuzluğu" sağ kutucuğun üstüne ise de "Karanlık Cennet" yazmıştı. Grup adlarımızın altına da adımızı yazdıktan sonra elindeki tebeşirleri masanın üstüne bırakıp ellerini birbirine vurdu tozların gitmesi için.

"Tamam çocuklar öyleyse başlayalım artık. Tillie ve Prissy geçin bakalım tahtaya." Prissiy'e güç vermek adına gülümsediğimde yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluşmuştu. Tillie ile yan yana durduklarında öğretmenimiz de bizim yan tarafımızda yani onların karşısında durdu.

"Müteşekkir" Hoca aklındaki kelimeyi söyledikten sonra Prissy sırayı Tillie'ye vermişti.

"M-ü-t-t-e-ş-e-k-k-i-r" onunla birlikte ben de söylemeye çalışıyordum. Yanlış söylediği için umutla Prissiy'e döndüm.

"M-ü-t-e-ş-e-k-k-i-r" doğru ayırmasıyla derin bir nefes alarak gülümsedim. Hoca Tillie'nin adının yanına bir çarpı koyduğunda ona döndüm.

"Hey üzülme zor bir kelimeydi." Gilbert onu teselli ederken içimde anlam veremediğim bir duygu oluşmuştu. Burnumdan soluyarak onları izlemeyi bıraktım.

"Billy ve Josie Pye sıra sizde." Hoca sıradaki kişileri söylediğinde Billy kalkıp ilerlerken durup bize döndü.

"Merak etmeyin bu oyun bende. Bir kızı mı yenemeyecekmişim?" onun bu kendini büyük görmesine sinirlenip elimi masaya vurarak ayağa kalktım. Herkesin bakışları bana döndüğünde çok umurumda olmamıştı bu durum.

"Erkek olman sana ne gibi bir ayrıcalık veya üstünlük veriyor? Hiçbir farkınız yok Billy bunu o aklına sok." sinirden göğsüm hızla yukarı aşşağıya hareket ederken Mrs. Stacy yanıma gelip omuzlarımdan tutarak nazikçe oturttu beni.

"Anne böyle bir çıkış yapmamalıydın. Sana gelirsek Billy kimseyi böyle küçük görmemen gerekir bu çok kaba bir tutum." Billy azarlanmanın verdiği mahcuplukla başını öne eğerek tahtanın önüne geçti.

"Fevkalade." Josie Pye önce Billy'e sonra da hocaya baktıktan sonra ellerini önünde tutuşturdu.

"F-e-v-k-a-l-a-d-e" her ne kadar karşı takımımda olsa da az önce olan olaydan sonra Josie Pye'ın kazanmasını istiyordum bu eli.

"F-e-v-k-e-a-l-a-d-e" Billy'in yanlış söylemesiyle her ne kadar gülmek istesem de gülmedim. Her ne kadar sevmesem de onu herkesin önünde böyle bir duruma düşürmek istemezdim.

Ayaklarını yere vura vura geldiğinde hoca az önce Tillie'ye yaptığı gibi Billy'in adının yanına da bir çarpı koymuştu

-_-_-

Billy ve Josie Pye'dan sonra Moody ve Jane oynamıştı ve Jane kazanmıştı. Sonrasında Diana ve Ruby çıktığında da Diana kazanınca en son sıra Bana ve Gilbert'a gelmişti. Kalan kişi sayısı eşit olduğu için hangimiz kazanırsa onun olduğu takım kazanmış olacaktı. Hemen yerimden kalkıp kısaca üstümü düzelttikten sonra tahtanın karşısına geçtim.

"Kronometre" Hocanın kelimeyi söylemesiyle önce aklımdan ayırdıktan sonra hızlıca söylemiştim. Doğru söylemenin vermiş olduğu rahatlıkla hocaya bakmaya devam ettim. Gilbert da doğru söyleyince berabere kalacağı için devam etmiştik.

"Mükemmelik" Gilbert'a döndüğümde sırayı yeniden bana vermişti.

"M-ü-k-e-m-m-e-l-l-i-k" okuduğum kitaplarda bu tip kelimelerle çok karşılaştığım için zorlanıyordum pek. Sıra Gilbert'a geçince kulak kesildim.

"A-n-n-e" yanlış söylemeye başladığında ilk başta alamayarak kaşlarımı çattım. Sonrasında harfleri birleştirince şaşırarak başımı çevirdim hızlıca.

"Ne?" o gülerek beni izlediğinde terleyen ellerimi elbisemin eteğine sildim.

"Evet kazanan takımımız İhtimaller Sonsuzluğu oldu." Herkes birbirini tebrik ederken biz ise hala tahtanın önünde yan yana durmuş birbirimize bakıyorduk. Gilbert biraz bana yaklaşıp önümde durduğunda elini uzattı.

"Tebrik ederim." önce eline bakıp sonrasında ona baktıktan sonra yarım ağız bir şekilde teşekkür ettikten sonra zilin de çalmış olmasıyla hızlı adımlarla çıktım sınıftan.

HELLOOOOOOO

Ay bu bölümü çok sevdim.

Anne With An "E" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin