●○○

532 63 223
                                    

Yaz tatilimiz için yoldayken radyoda çalan şarkı, Mingi'nin favorisiydi.

Kafamı sağımdaki koltuğa çevirip şarkıya gülerek eşlik eden sevgilime baktım. Saçları, açık pencereden giren rüzgarla karmakarışık olmuştu ama hiç umrunda değildi. Hatta hoşuna gidiyordu.

"Sus artık, kafamı şişirdin." dedim gülerek.

Amacım onu sinir etmekti ancak beni hiç umursamadı ve bağırarak söylemeye başladı. Güldüm. Yaptığı her şeyi seviyordum.

"Sen niye hiç söylemiyorsun?"

"Söylüyorum. Çok fazla bağırdığın için duymuyorsun."

"Hah, ben de yedim. Yarım saattir bir şeyler düşünüyorsun."

"Kampı nerede yapsak diye düşünüyorum."

"Çok basit. Geçen seneki yerde." dedi bilmiş bir tavırla.

Klasik Song Mingi.

"Olmaz. Bu sefer denizi görebileceğimiz bir yer olsun."

Dudaklarını büzdü.

"Ne fark eder ki?"

"Geçen sene öyle demiyordun."

Deniz nerede deniz diye başımın etini yiyen o değilmiş gibi konuşuyordu.

"Ben bir şey hatırlamıyorum." dedi muzipçe sırıtarak.

Gözlerimi yola çevirdim.

"Ya tabi tabi. Kesinlikle hatırlamıyorsundur."

Bütün yıl o sınav bu sınav derken bir şekilde geçmişti. Şimdi ise tatil zamanıydı. Üç yıldan beri olduğu gibi bu yıl da Mingi'yle beraber tatile çıkıyorduk. Ormanda cızırdayan ağustos böcekleri, yaktığımız kamp ateşinin başındaki sessiz ama bir o kadar da tutkulu öpüşmelerimiz... Düşüncesi bile kalbimi çarptırıyordu.

Birkaç dakika sonra, şarkı bittiğinde Mingi de sustu.

Kafamı çevirip ona baktım. Başını koltuğa dayamış beni izliyordu. Gözlerimi tekrar yola çevirdim.

"Ne oldu?"

İç çekti.

"Bilmem. Bakıyorum öyle."

Güldüm. Boğazım susuzluktan acıyınca elimi arka koltuğa götürdüm. Gözüm hâlâ yoldaydı, elimle şişeyi bulmaya çalışıyordum. Şişenin kapağını hissedince kendime doğru çektim fakat bir yere takılmış olmalıydı ki alamadım. İki saniyeliğine gözlerimi çevirip şişenin nereye takıldığını anlamak için arka koltuğa bakmıştım ki Mingi'nin panikle bağıran sesini duydum.

"Önüne bak!"

Hızla önüme döndüğümdeyse artık çok geçti. Her şey saniyeler içinde gerçekleşti.

Arabamın öndeki arabayla çarpışması, ters takla atıp metrelerce sürüklenmemiz, Mingi'nin öne doğru yığılmış bulanık görüntüsü, duman, siren sesleri, hastane kokusu, ışıklar...

"Oğlumu sen öldürdün! Katil!"

Sıçrayarak uykumdan uyandım. Gözlerimi birkaç kez kırpıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım.
Tavan. Mavi ay ışığının yansıdığı tanıdık tavan. Siyah yatak örtüleri, başımın altındaki yumuşak yastık. Gözlerimi kapatıp rahatladım. Odamdaydım.

Derin bir nefes alıp birkaç kez öksürdüm. Kalbimin atışları biraz olsun yavaşlamıştı.

"Yine mi aynı kabusu gördün?"

if i was born again ~ yungi ~ tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin