11. Bölüm: Gerçekler

2.3K 164 54
                                    

O olaydan sadece bir gün geçmişti. O fotoğrafları yırtıp atmıştım. Şimdi ise Dumbledore beni önemli bir şey için çağırmıştı. Ne olduğunu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tom'un bahsettiği odaya girdim. Harry ve Bakan'ın bulunduğu odaydı.

Harry ve Dumbledore'u gördüm. İkisi de bana bakıyordu. Harry'nin karşısındaki koltuğa oturdum. Dumbledore ikimize baktı.

"Harry ve Melody, ikinizinde ailelerini birkaç güne kadar bilmiyorduk ama şimdi... Öğrenmeniz gereken bazı şeyler var. Harry, babanın arkadaşı Remus Lupin, geçen gün Godric's Hallow'a, Lily ve James Potter'ın evine gitti ve bir mektup buldu. Lily Potter'ın herkes için bıraktığı mektubu... Mektupta denilenlere göre herkesten saklanılan ve seçilmiş olmayan bir çocuk daha var. Harry Potter'ın ikizi, Melody Potter."

Kaşlarım çatıldı. Harry'e baktım. Şaşkındı. Ben ise donmuş gibiydim ve ilk şoktan sonra zorlukla konuştum.

"Yani ben. Harry'nin ikizi miyim?"

Dumbledore kafasını salladı. Harry kafasını hızla bana döndürdü.

"Sen benim ikizim değilsin. Benim ikizim şeytan değil."

Onunla bütün yıl dalga geçmiştim. Üstüne Slytherinli olmam eklenince daha da benden nefret etmişti. Bana attığı nefret dolu bakış gözlerimi neredeyse dolduracakken ona izah etmeye çalıştım.

"Harry, her Slytherin'li kötü değil; aynı her Gryffindor'lunun iyi olmadığı gibi."

"Sen benim ikizim değilsin!"

Harry hızla ayağa kalktı ve odadan çıktı. Ben yerimde otururken birkaç saniye Harry'nin sandalyesine baktım, kendimde güç bulabildiğim de Profesör Dumbledore'a döndüm.

"İzninizle profesör."

"İzin senin."

Yerimden kalktım ve kapıya yöneldim. Dumbledore'un sesi beni durdurdu.

"Zamana ihtiyacı var."

Odadan çıktım. Kendi odama gittim. Yatağıma oturduğumda düşündüm. Neden bu kadar sakinim? Cevabı yok. Zaman mı? Bolca.

"Sakin ol Mel. Sen Potter değilsin. Sen Melody'sin. Sadece Melody."

1 Eylül Günü

"Bugün okula gideceğim, yuppi."

Ruhsuz bir şekilde söylemiştim. Yatağımdan kalktım ve bavulumdan bir mavi kot pantolon ve beyaz kısa kollu tişört aldım. Onları giydikten sonra üzerime verdiğim kiloların belli olmaması için beyaz bol bir hırka giydim. Beyaz ayakkabılarla hazırdım. Dün akşamdan bavulu hazırlamıştım.

Saate baktığımda daha onu çeyrek geçtiğini gördüm. Bavulumla beraber odamdan çıktım. Aşağı indiğimde herkesten uzak bir şekilde birkaç parça yemek yedim. Saat on bire geliyordu.

King Cross'a geldiğimde dokuz üç çeyrekten geçtim. Karşımda bütün ihtişamıyla tren duruyordu. Etrafıma bakmadan hızlıca trene bindim. Boş vagonlara bakındığımda hiçbir yer boş değildi. O sırada bir kompartıman gördüm. İçerisinde Theo, Blaise ve Pansy vardı. Kapısını açtığımda bana baktılar.

"Buraya oturabilir miyim?"

Pansy kafasını salladı. Yanına yani cam kenarına oturdum. Karşımda Theo vardı. Blaise ve Pansy kendi aralarında konuşuyorlardı. Theo sessizdi ve kitap okuyordu. Pansy bana baktı.

"Melody tatilin nasıldı?"

Pansy Gryffindor'lulara soğuk olsada bana sıcak davranıyordu. Hatta bazen neşeli olabiliyordu.

Potter İkizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin