VARAN 1

69 3 0
                                    

Bugün de dünler gibi aynı geçen bir gün. 4 yıllık işletme oku sonra evde geç televizyonun başında dizi izle. İyice monotonlaşmaya başlayan günlerim daha sıkıcı olmaya başladı. O nerede üniversite hayatım güllük gülistanlık günlerim arkadaş çevrem şimdi herkes başka yerde başka hayatlara yelken açmışlar oysaki ben maceranın doruklarına yaşayacağım diye hava atardım. Deli dolu olduğumu kabul ediyorum. Kavga olan yerde oturup izlemeyi çok severim bir de çekirdek varsa işte doyma keyfime ayırın şunları izleyeceğiniz yere diyenlere kulak asmadan dudağı patlamış kızın kanlar akarken karşıdaki kızın bunu görmezden gelip sen misin bana laf atan kendini bir şey sanan yelloz cadı bağırmasıyla kıza üşüşmesi işin doruklarını yaşayan ben ah ah . Ama şimdi ki hayatıma bakıyorum da ne kavga ne başka bir şey. Önce Türkiye sonra Dünya turu yapacaktım. Şuan doğru dürüst bir işim bile yok üniversiteden mezun olduktan sonra bir çok yere CV bıraktım size döneceğiz dediler 3 yıl oldu ses seda yok. Acaba benim Cv'ler karaborsa mı oldu ki.

Alev böyle düşünürken kapı zili çaldı. Televizyonu kapatıp kimin geldiğine bakmak için kapıya doğru git. Kapı dürbününden kim diye baktı ama bir şey göremedi sonra zil tekrar çalınca açtı ve karşısında çok sevgili üst komşusu Hatice ninesini gördü.

Elinde tabak "Kızım sarma yapmıştım sana da getireyim dedim.'' Alev Hatice ninenin elinde ki tabağı alıp " Geç ninem bende çay yapmıştım beraber içelim hem az laflarız olmaz mı ?'' Hatice nine gülümseyip " Çok sağ ol kızım çok isterdim ama benim kızlar yukarda beni bekliyor istersen gel bize hem sizde tanıştırmış olurum '' Alev de aynı içten gülümsemeyle " Yok ninem şimdi ben gelmeyeyim sonra bir ara tanışırız. Aa sarma için teşekkür ederim çok severim.''

" Ne demek kızım sen iste her zaman yaparım. Neyse o vakit ben gideyim bir ara uğra ama '' demeyi unutmadan asansöre bindi. Her ne kadar aralarında bir kat olmasına rağmen yaşlı ve bacaklarından rahatız olduğu için merdivenlerden çok asansörü tercih ediyordu Hatice nine. Alev de kapıyı kapatıp sarmaları yemeğe başladı en azından öğlen yemeğinden kurtulmuştu.

Alev her zaman ki gibi spor kıyafetlerini giyip evden çıktı. Her gün aynı saatler arası koşmayı çok severdi. Kış ve yaz ayları saat dilimleri değişse de sporunu aksatmadan koşardı. Dışarı çıktığında hafif üşüdüğü hissetse de ormanlık alana doğru koşmaya başladı. Ne de olsa birazdan sıcaklamaya başlardı.

Bayağı koştuktan sonra yürümeye devam etti. ve bir ses duydu. Bir kadın Veli diye sesleniyor bir o tarafa bir bu tarafa bakıyordu. Alev merakını gidermek hem de yardımı olur belki diye kadının yanına doğru ilerledi.

"Merhaba hanımefendi yardımcı olabilir miyim? Çok üzgün ve telaşlısınız '' dedi. Kadın tedirgin bir şekilde" kocam kocam kayıp gitti gelmedi '' diyerek Aleve baktı." Lütfen öncelikle sakin olun. Polisi aradınız mı? eminim bir şey olmamıştır kocanıza '' dedi. Kadın hemen polisi arayıp piknik alanın adresini verdi.

Alev o sıra kadının elini tutup sakinleştirmeye çalışırken kendi telefonu çaldı. Arayanın kim olduğuna bakınca biraz garipsedi ve açtı .

" Efendim''

"...''

"Tamam hemen geliyorum. ''

Alev hem çok üzgün bir şekilde " çok özür dilerim benim gitmem gerekiyor. Sizi böyle bir şekilde bırakmak istemezdim ama çok sevdiğim kişi kötü durumda gerçekten çok üzgünüm polisler birazdan gelir siz sakin olun ve polisleri bekleyin'' dedi. Karşısında ki kadın sorun yok der gibi kafasını salladı .

Alev biran önce hastaneye gitmek için koşmaya başladı.

30 dakika önce

Piknik alanında yenilen yemekler sonrası sohbete dalan aileyi bir hışırtı sesi dikkatlerinin dağılmasına yol açtı. Ailenin babası olan Veli bey gelen sese kulak kesilerek sesin olduğu yere doğru ayaklanmış iken eşi Naciye hanım: "Veli nereye? " dedi.

"Sese bakıp geleceğim." Naciye Hanım'ın içine düşen korkuyla "Boş ver börtü-böcektir gitmene gerek yok"

Veli bey :"Merak ettim bakıp gelirim hemen." Dedikten sonra sesin geldiği çalıların oraya doğru gitti. Etrafına baktı ama bir şey göremeyince geri dönmeye karar verdi. Arkasına döndüğü sırada ensesine yediği darbeyle bayıldı. Birazdan katili olacak Arel 'in yapacaklarından habersiz yerde sürüklenerek piknik alanın en ücra yerine çekildi. Arel yerde baygın halde yatan Veli beyi görünce gülümsemesi genişledi. İşte olayın en heyecanlı yeri başlıyordu. Öncelikle Veli Bey'in kazağını çıkardı ve bıçakla ufak çaplı derisinde çizimler yapmaya başladı. Veli bey bıçağın verdiği acıyla gözlerini açtı ama o kadar canı acıyordu ki karşısındaki kişinin kim olduğunu dahi göremiyordu. Kendinde güç bularak Arel'in bileğini tuttu fakat Arel bunu yapacağını tahmin ettiğinden kolayca bileğindeki elden kurtuldu. Kendisinden akan kanları gören Veli bey hem korkuyla hem de acıyla artık nefes alamadığını hissetti ve karşısındaki kişiye "Sen kimsin, benden ne istiyorsun" sorularını sordu ancak Arel cevap vermedi ve maskesinin altından sırıttı. Başının ağrısı ve dönmesi artık çıkılmaz bir yola girdiğini düşündü. Arel'in keyfi yerine daha çok geldi. Ve olayın ikinci perdesi olan Filistin askısı yöntemine geçti bu biraz Arel'i yoracaktı ama değecekti. Büyük bir ipin yardımıyla Veli Bey'in kollarını vücudunun arkasında bağladı ipin ucuna çengel geçirerek Veli Bey'i kucağına aldı. Veli bey son gücüyle ayaklarıyla tekmeler savurdu ancak çabası nafileydi artı kendi canı da yanmıştı. Arel artık işini halledip gitmek istiyordu. Ailesi aramaya başlamış olabilirdi çünkü on dakikadır adam ortalıkta yoktu ve polise bile haber verilmiş olabilirdi. Bundan dolayı çengeli ağaca geçirdikten sonra kucağındaki adamı bir anda bıraktı ve omuzların –kolların kırılma sesi artı Veli Bey'in çığlıkları arasında Arel kendini 10 saniye kadar müzik senfonisinde olduğunu hissetti ve kapattığı gözlerini açarak adamın çığlık seslerinin ardından kimseye görünmeden ortadan kayboldu. Veli bey artık gerçekten öldüğünü hissetti göğsündeki çiziklerden zaten nefes almakta güçlük çekiyordu ama omuzlarının kırılması ve kollarının çıkması nefes alamadığının kanıtıydı. Hemen bulunmazsa öleceğini hissediyordu. Naciye Hanım beş dakikadır beklemekte ama hala eşinin gelmemesi kendisini huzursuz hissettiriyordu. Dayanamayıp kalkıp çocuklarının bir yere ayrılmamasını tembihledikten sonra eşinin gitmiş olduğu çalılıklara doğru yürüdü. "Veli neredesin Veli '' diye etrafa durmadan bağırıyordu. İlerledikçe piknik alanından uzaklaşıyordu ama eşinden herhangi bir iz yoktu artık korktuğunu hissettiğinde piknik alanına eşi geldi mi diye çocuklarına sordu ama gelmemişti. O sırada yanına bir kadın geldi ve gelen kadın Naciye hanımın sakinleşmesini söyleyerek polise arayıp aramadığını sordu. Daha fazla dayanamayıp polise haber verdi. Bir yandan ağlıyor bir yandan çocuklar korkmasın diye sakin kalmaya çalışıyordu. Polisler piknik alanına geldiklerinde Naciye hanım her şeyi tekrar anlattı ve polis arama ekibi ormanın içine daldı. Naciye hanımda polislerle birlikte aramak istese de polisler buna izin vermedi. Polisler ormanda baya bir yol ilerledikten sonra karşılarına çıkan şeyle oldukları yerde kaldılar.

BÖLÜM SONU

MERHABALAR ARKADAŞLAR

Bu kurguyu iki kardeş yazıyor.

Düşüncelerinize ve önerilerinize açığız her zaman.

İlk bölümü nasıl buldunuz.

Yorumlarda görüşmek üzere. 🖐️

BİLİNMEMEZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin