Oturduğum yerde montumun içine daha da sokulup sıcak kahvemden bir yudum aldım.
"Gitmek zorunda mısın ?"
Dedi ablam
"Evet abla biliyorsun bir idolüm"
Dedim, ablam sıkıntıyla ofladı."In na gidelim hadi"
Arkadan ablama bağıran enişteme baktım.
"Bir dakika dong wook"
Dedi, bana dönüp elini omzuma koydu."Birşey olursa istediğin zaman ara çekinme, ben senin ablanım"
Demesiyle güldüm.
"Teşekkürler abla"
DedimAblam ayaklanınca bende ayağa kalkıp ona sarıldım. Ablamla eniştem gidince aynı yerime geri oturup yarım kalan kahvemi içmeye devam ettim.
Gözüm dışarıda kavga eden bir çifte takıldı. Aklıma yine o gün geldi. Beni terk ettiği, tek başıma bırakıp gittiği o gün, tamı tamına 5 yıl geçti ama ben hâlâ atlatamadım. Cidden hayatımda ilk kez birini bu kadar sevmiştim...
İşte en çok neyi kaybetmekten korkarsan onunla sınanırsın derlermiş. Çok doğru, onu kaybetmekten hep korktum ama o..
Kafamı iki yana salladım. Dolan gözlerime yelpaze yaparak ayağa kalktım. Kol çantamı masadan aldım ve kafeden çıktım.
Telefonum çalınca çantamdan çıkartıp arayana baktım. Lisa'ydı, sırıttım asla benden ayrı kalamazdı. Sesimi düzene sokup telefonu açtım.
+Alo
-Rose bugün dönüyorsun dimi ?
+Evet Lisa bugün ordayım merak etme
-Sevindim. Biliyorsun sen olmayınca jennie unnimle jisoo unnimi sinir edemiyorum
+Şimdi yola çıkarsam yarına anca ordayım Lisa
-Tamam o zaman eve git ve hızla hazırlan sonra da buraya gel lütfen
+Benim Lili'm beni çok mu özlemiş ?
-Evet ilk kez senden bu kadar uzak kaldım!
+Tamam yarın hemen kapıdayım
-Ş-şey Rose
+Hmm
-O konuyu-
+Lisa ne olursun başlama sonra konuşuruz kapatıyorum.
-Ama Ro-
Telefonu kapatıp çantama geri attım. Ben unutmaya çalıştıkça herkes bana onu hatırlatıyordu. Evren sanki benimle dalga geçiyordu. Şimdi önüme çıksa hiç şaşırmam. İlgimi televizyonda ki şey çekti.
Daha doğrusu televizyonda ki 'o' ilgimi çekti. Yaklaştım ve izlemeye başladım. Sahnede dans ediyordu. Hâlâ eskisi gibiydi hiçbir şey değişmemişti yüzü, saçları, elleri, sesi, onun herşeyini özlemiştim
Herkes buraya toplanınca ben uzaklaşmaya başladım. Sonuçta o da ünlüydü. Önümden geçen bir taksiye elimi uzatıp durmasını sağladım.
Taksi durunca kapıyı açtım. Son kez dönüp arkamdaki televizyonda dans eden o'na baktım ve taksiye bindim.
•••••
Otel odama girince elimdeki kartı yan taraftaki cihazın üstüne koyunca tüm ışıklar açıldı. Çantamı kenara koyup koltuğa uzandım.
Bileğimdeki saate baktım.
"Eyvah geç kalmak üzereyim!"
Ayağa kalkıp daha dünden hazırladığım bavulumu aldım.Hızlıca, birşey unuttum mu diye kontrol ettikten sonra kol çantamı ve oda kartımı alıp odadan çıktım.
Asansörü çağırma tuşuna basıp beklemeye koyuldum. Asansör kısa sürede gelince binip lobi katına bastım.
Asansör durunca etrafa baktım. Koşarak resepsiyona gittim. Elimde ki oda kartını uzattım.
"7. Kat 635. Oda"
Dedim, kadın kartı alıp saygıyla eğildi. Bende hafif eğilip otelden çıktım.Ağzıma tanınmamak için siyah maske kafamada siyah bir şapka taktım. Otelin önünde bekleyen herhangi bir taksiye binip havaalanına gitmesini söyledim.
Uzun bir yoldan sonra taksi durunca kafamı telefonumdan kaldırıp dışarıya baktım.
Gelmiştik, çantamdan bir miktar para çıkartıp adama uzattım saygıyla eğilip taksiden indim.
Taksiden inmemle bir çok hayran üstüme çullanmaya başladı. Havaalanı güvenlikleri onları zor tutuyordu. Hayranlara başımla selam vererek hızla içeri girdim.
Dışarısı kadar içerisi de hayranlarla dolup taşıyordu. Kiminin elinde pankart kiminin elimde ise hediyeler vardı. Onları kırmamak için yaklaştım ve bazılarının hediyelerini alıp teşekkür ettim.
Son anonsun edilmesiyle adımlarımı hızlandırdım birçok kamera beni çekiyordu. Güvenlik taramasından geçerken kameralara poz verdim. İşim bittikten sonra uçağa binip yerimi aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İş Birliği~
Fanfiction5 yıl önce kendime bir söz verdim. Artık hayatıma kalbimle değil beynimle yön verecektim. Ta ki onu yeniden görene kadar, onu görünce beynim yine işlevini kaybetti ve hakimiyeti kalbime devretti... -Rose