Öncelikle bu bölüm 2000 kelimeyi geçti ve şu ana kadarki en uzun bölümüm oldu :D Ve ilk defa media'ya video koydum.Bu arada yorumda veya özel olarak güzel yorumlar aldım , gerçekten o kadar mutlu oldum ki bunu seven birkaç kişi için bile yazmaya devam edebilirim.Her neyse daha fazla uzatmayayım , iyi okumalar ʕ•ᴥ•ʔ
Boşluktan düşüyormuş hissi yüzünden göğüs kafesimi parçalayacakmış gibi çarpan kalbimin uyarısıyla gözlerimi açtım.İlk başta ışık gözlerimi kamaştırdı ve tek görebildiğim karartılardı ama sonra ışığa alıştım.Neredeydim?Oturmakla yatmak arasında bir pozisyondaydım.Kollarım iki yana açılmıştı.Suratıma sertçe çarpan hava nedeniyle gözlerimi çok küçük aralık kalacak şekilde kıstım.Üzerimde pijamalarım vardı.Siyah kumaşın üzerine kırmızı kareli pijamalarım.Saçımı arkadan toplamıştım.Yani uyurken normaldi değil mi?
Ama nedense şu an uyumadığımdan emindim.Etrafta ışıklar vardı.Aşağı doğru düşüyordum.Hiçlikte gibiydim.Belirsiz şeyler,hiçlikler beni hep korkuturdu.Korkuyordum.Ne olduğu hakkında hiç bir fikrim olmadığı zamanlardan nefret ediyordum.Düşüş anı adrenalin hormonunu fazlasıyla salgılıyordu.Tehlikede olmaktan korkardım ve şu an aşağı düşüyordum.Kafamın içinde kendimi bulmaya çalıştım.Çok zor bir şeydi.İçinde bulunduğum durum düşünmemi engelliyordu.Konsantre ol,Luna.Bu durumdan kurtulmam gerekiyordu.Derhal.En son neredeydin Luna?Uyuyordum.Sıcak yatağımda.Burası soğuk değildi bu yüzden farketmemiştim.Ama sıcak da değildi.Hatta hiçbir şey değildi.
Hiçbir şey hissedemiyordum.
Aklıma ilk gelen düşünce olarak tırnaklarımı koluma batırdım.Otomatik olarak çığlık atmak için ağzımı araladım ama ses çıkarmadım.Canım yanmıyordu.Sence bunun nasıl bir açıklaması olabilir Luna?
Rüyadaydım.
Normalde rüyalarımı kontrol edemezdim.Bu konuda çok beceriksizdim.Ama böylesine garip bir rüyada kendimi bulmam mantıklıydı.
Bir anda ışıklar söndü ve bir yere düştüm.Bir yandan , Ah,sonunda artık güvendeyim. ,diye düşünürken diğer yandan da nerede olduğumu kestirmeye çalışıyordum.Etrafı incelemeden önce kafamı aşağı indirip düştüğüm yere baktım.Düzgün simetriyle dizilmiş kırmızı ve mavi minderler vardı.
Tatami.
Gözlerimi kırpıştırdım.Gözlerim yerdeki minderlerin üzerinde ilerlerken bir süre sonra görüş alanıma ayaklar girdi.Her yerde ayaklar vardı.Sakince bakışlarımı yukarı doğru çevirdim.
Ah Tanrım , bir turnuvadaydım.Bir karate turnuvasında.
Minderin üstünde pijamalarımla bağdaş kurmuş bir biçimde oturduğumu farkettim.Yanaklarımın kızardığını hissederek ayağa kalktım ve salonun en köşesine çekildim.Neler olduğunu kavrayabilmek için zamana ihtiyacım vardı.Gözlerimi kapattım ve tekrar açtım.Etrafa göz gezdirmeye başladım.Turuncu ve yeşil duvarlar vardı.Tatamilerin olmadığı bölgede , okul sıraları yan yana dizilmişti ve insanlar oturuyordu.Annemi gördüm.
Bir dakika , annemi gördüm !
Sonunda güvende olduğumu hissettiğimde şükredip , içinde bulunduğum nedenden dolayısıyla utangaç adımlarla anneme doğru yürüdüm.Yanına gelip elimi omzuna atmamla yere kapaklanmam bir oldu.Şok üstüne şok yaşıyordum.Anneme dokunmaya çalıştım , elim içinden geçiyordu.Tam karşısına dikilip gözlerinin içine baktım.Kafasını sola çevirip konuşmaya başladı.Kafasını takip ettiğimde ablamı gördüm.Ona da dokunmayı denedim ama işe yaramıyordu.Yeniden tehlike hissi içimi doldururken beynimin mantıklı kısmı bana ulaşmayı başardı ve , Bir rüyadasın aptal.Tabii ki onlara dokunamazsın veya seni göremezler. , bu kısmımın kaba olduğunu söyleyebilirdim.Onun da adrenalin hormonu yüzünden dengeleri şaşmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Possibilities.
Teen FictionHer zaman her konuda olasılıkların var olduğuna inanırdım.Umut denen duygunun kaynağı da olasılıklara dayanıyordu.Her zaman olasılıklar vardı ve bu da bir umuda kapılmamıza neden oluyordu. Peki umutsuzluk neydi? Olasılıkların yok olması mıydı? Olası...