Küçük noktalar halinde pürüzleri olan tavana gözlerimi diktim.Bir yandan bazı düşüncelerden kaçmaya çalışırken , diğer yandan düşünecek bir şey arıyordum.Dönüp dolaşıp aynı yere geleceğimi bildiğim halde.Sanki beynim ele geçirilmişti ve sürekli onu düşünmemi sağlıyordu.Bu haksızlıktı.
Tavana bakarak kaşlarımı çattım.Beynimin bir tarafına kilitlediğim üşüyor olduğum düşüncesinin beynime yayılmasına izin verdim.Üstüme bir kat daha battaniye çekerek ısınmaya çalıştım.Kafamdaki düşüncelere izin verdim.Yanlız hissediyordum.Fazlasıyla.Annemin çoğunlukla beni sevmediğini kardeşlerime olan tavrıyla bana olanı karşılaştırınca anlaması çok zor olmuyordu.Nadiren -ölmek üzere olup hastaneye kaldırıldığımda mesela- ilgileniyordu.Onun için önemli olan yaşıyor olmamdı.
Bozuk psikolojim ve soğuk tavırlarım yüzünden arkadaşlarımı da teker teker kaybetmiştim.Bethany hariç.Ama onunla da yaklaşık bir haftadır aramız soğuktu.
Ayrıca beni dost anlamında sevginin dışında seven biri de yoktu.Zaten bu konuda imkansızı istiyordum.
Hala üşümeye devam ediyordum.Büyük ihtimalle yastığın üstünde havluya sarılmış olan ıslak saçlarım yüzündendi.
Sağ tarafımdaki komodinin üzerindeki saate baktım.Saat 10.45'i gösteriyordu.Yarın pazartesiydi.
Lanet olsun!Aklımda bir ampul yanıp söndü.Ama kırmızı renkliydi ve beni uyarıyordu.Yarına bir araştırma ödevimiz vardı ve unutmuştum.Evdeki herkes çoktan uyumuştu.Bazen bu yüzden evlatlık olduğumu düşünüyordum.
Homurdanarak yatakta doğruldum ve istemeye istemeye yataktan çıktım.Sıcak battaniyenin ardından soğuk parkeye basınca orada buza dönüşeceğimi sandım.Ayaklarıma ev pabuçlarımı geçirip üstüme kalın bir hırka giydim.Odanın köşesinde duran çantamın fermuarını yavaşça açıp dosyamın içinden bir A4 kağıdı çıkartıp kalemliğimi aldım.Yatağımın karşısındaki çalışma masasının sandalyesine yavaşça sindim ve derin ve çaresiz bir nefes aldım.Gri renkli Hp laptopumun kapağını kaldırıp açılma düğmesine bastım.Şu an en son istediğim şey bir matematik araştırması yapmaktı.
Bilgisayar açıldı ve kullanıcı ekranı karşıma geldi.Tuşlara hafifçe dokunarak parolayı girdim .
"Moon"Ekranda "Hoşgeldiniz" yazısı çıktı ve masaüstü ekranı açıldı .Google Chrome sekmesi açıp "Pythagoras" yazdım.Pisagor'u araştırıyorduk.Wikipedia'ya girip yazılanları kağıda geçirmeye başladım.Tabii ellerim yazarken beynim ne yazdığını umursamıyordu tek yaptığı ellerime komut vermekti.
Yarın pazartesiydi ve çarşamba bu yılın son günüydü.Bir yıl daha hayallerle ve kırıklarıyla geçmişti.Ayrıca yeni bir yıla girince onu görüşümün üzerinden bir yıl geçmiş olacaktı.Zaman geçtikçe onu bulma ihtimalimin azaldığını düşünüyordum ve bu yeni bir hayal kırıklığına yol açıyordu.Diğer yandan , yeni yıla insanlarla aram bozuk , yalnız bir şekilde girmek istemiyordum.Mutlu olmak istiyordum.Herşeyi düzeltmek için iki günüm vardı.İnsanların karşısına geçip samimi bir şekilde gülümseyerek "Naber?" diyen bir Luna düşündüm.Bu yüzümü buruşturmama yol açtı.Aslında tanıdığım insanlar şimdiye kadar hep çok güzel gülümsediğimi söylerdi.Belki doğru olabilirdi ama mutluluk verici bir olay olmadığı sürece gülümsemek zordu ve yapmacıktı.Eskiden çevremdeki insanların neşe kaynağı olduğumu düşünürdüm.Espriler yapıp herkesi güldürürdüm.Ama şu son bir yılda kurumuştum resmen.
Yazının sonuna geldiğimde kısa sürdüğünü düşündüm.Düşüncelere dalmak işe yaramıştı.İnternetten bir tane de fotoğraf buldum ve yazdırdım.Çekmeceden yapıştırıcı alıp yazının alt kısmına yapıştırdım.Son olarak da kırmızı kalemle sağ üst köşeye "Luna Morgan" yazıp kağıdı şeffaf bir dosyaya koydum.Belki biraz baştan savma olmuştu ama cidden umrumda değildi.Sadece düşük not almamak için yapmıştım.Bilgisayarı kapattım ve sandalyeden kalktım.Dosyayı ve kalemliğimi çantama geri koydum.Ayağımdakileri çıkarttım ve yine battaniyenin altına girdim.Tabii ben gelene kadar soğumuştu.Saçlarım da artık çok ıslak değildi ama hala nemliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Possibilities.
Roman pour AdolescentsHer zaman her konuda olasılıkların var olduğuna inanırdım.Umut denen duygunun kaynağı da olasılıklara dayanıyordu.Her zaman olasılıklar vardı ve bu da bir umuda kapılmamıza neden oluyordu. Peki umutsuzluk neydi? Olasılıkların yok olması mıydı? Olası...