Kahve kupasını elime verdi ve yanıma oturdu. Onun en küçük kıyafetleri içinde yok olmuştum, üstelik dışarıda yağmur yağıyordu. Şömine yanıyordu ve sessizdi.
"Annene haber verdin değil mi?" Onun yumuşak sesini duyduğumda bakışlarımı ona çevirdim. Cildi çok güzeldi. Çilleri yoktu mesela, keşke benim de çillerim olmasaydı. Uzun sarı saçları çok güzel duruyordu. Ama ben saçlarımı uzatınca çirkin oluyordu. O tek kelimeyle kusursuzdu. Tanrının özenle yarattığı birisiydi.
"Evet."
Ortamda samimi bir sessizlik vardı. Normalde sessizliği seven ben, bu sessizlikten rahatsız olmuştum. Konuşsun, sesini duyayım istiyordum.
"Hyunjin?" Sesimi duyunca dalgın bakışları ateşten çekilmiş ve gözlerimle buluşmuştu.
"Hm?"
Midemde ki kelebekler bu sefer kalbime, oradan boğazıma uçmuş ve konuşmamı engellemişti. Yutkunup kelebekleri boğazımdan kovdum.
"Lana Del Rey dinliyor musun? Yoksa öylesine mi posterlerini astın?"
Yemin ederim, ağzımı açana kadar bunların söylemeyi planlamamıştım bile. Ona aramızda ne olduğunu soracakken derin bakışları altında resmen ezilmiştim. Bu kadar aptal olmamalıydım.
"Dinlerim, sen de mi dinliyorsun?" Buna sevinmiştim. Müzik zevklerimiz uyuşuyordu.
"Evet." Cevabını aldıktan sonra başını önüne çevirmiş ve kahvesinden bir yudum almıştı.
Yutkununca hareket eden adem elmasına kayan gözlerimi zar zor çekip ellerimde sabitlemiştim.
"Basit insanların, basit olmayan aşklarını en güzel notalarda birleştirip bize sunuyor." Söyledikleri ile midemdeki kelebekler yeni uyumuşken tekrar uyandılar.
Bu şeylere bir isim takmalıydım. Resmen parti veriyorlardı midemde.
"Peki, sen hiç basit birisine basit olmayan bir şekilde aşık oldun mu?" O kelebek var ya, o orospu çocuğu bedenimi ele geçirdi ve benden izinsiz bu soruyu sordu. Ne zaman söylediğimi bilmediğim şeyden sonra bana dönmüştü.
"Oldum." Gözleri gözlerimin en derinlerinde dolaşıyordu.
Ben, insanlarla göz teması asla kuramazdım. Ama yaklaşık üç saniyedir gözlerime bakıyordu. Hâlâ da devam ediyordu.
"Ama, o hiç basit birisi değil. O bir tanrı gibi." Ne güzel söylemişti. Söylediklerini üstüme alınmayı çok isterdim. Ama benden bahsetmediği barizdi. Ben hiç uyuşmuyordum bahsettiği kişiyle.
"Şanslıymış." Kısılmış sesim canımın yandığına kanıttı. Ağlamak istiyordum. Burnumdan gelen sızı göz bebeklerimi bulunca derin bir nefes aldım. O kişi olmayı istemiştim. Onun aşkını istemiştim.
Derin nefesi doldu kulaklarıma. Bakışları hâlâ üzerimdeydi, hissedebiliyordum.
"Evet, şanslısın."
-Feels geldi mi size de böyle bi kelebkler uçuşuyor mu midenizde
bu arada kitabı yayınladım adı daddy bakabilirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me | hyunlix
Fanfictionhyun: öp beni Hwang Hyunjin hoşlandığı çocukla konuşabilmek için çok saçma bir yola başvurmuştu. Felix'i öpmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Hwang Hyunjin, Lee Felix ➤hyunlix içinde #1